Hangisi Eser Hangisi Değil?

TMMOB'ye bağlı odaların yönetim kurulu başkanları 27 Temmuz 2013 Salı günü saat 11.00'de Taksim Hill Otel'de bir basın toplantısı düzenledi.

Cumhurbaşkanı onay sürecinde olan yasa değişikliği konusunu değerlendiren oda temsilcileri adına ilk olarak sözü Makina Mühendisleri Odası (MMO) Başkanı Ali Ekber Çakar aldı ve ortak basın bildirisini okudu.

Basın açıklamasında öne çıkan noktalar torba yasa kapsamında önerilen (i) ve (j) bentlerinin değişikliği oldu.

İmar Yasası’nın 8. maddesine eklenen (ı) bendi ile odaların çok önemli bazı yasal yetkilerinin ortadan kaldırıldığını belirten Çalar; (i) bendinde, ilim ve edebiyat eseri sayılan imar planlarının değiştirilmesinde plan müellifinin izninin alınmayacağını; (j) bendinde ise Fikir ve Sanat Eserleri Yasası’nda bilim eseri olarak tanımlanan mimari projelerin eser olup olmadığını Bakanlık bünyesindeki bir Estetik Kurul’un keyfiyetine bırakılacağını belirtti.

(i) bendinin değişikliğinin mesleki denetimin huku dışı ihlali olacağına vurgu yapılırken, (j) bendinin değişikliğinin mimarların öncelikle İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinden de kaynaklanan en doğal ve evrensel bir hak olan eser sahipliği hakkına ve 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasası, 4117 sayılı Edebiyat ve Sanat Eserlerinin Korunmasına Dair Bern Sözleşmesi’nin Kabulüne Dair Yasa ile Anayasa’ya aykırı olduğu belirtildi.

Hangi Yapı Estetik?

Bu ayrıntılar mimarı hayatını kaybetmiş önemli binaların telif hakkı hakkında soru işaretleri de yaratıyor. Bern sözleşmesi fotoğraf ve sinema eserleri hariç tüm eserlere eserin yaratıcısın ölümünün ardından en az 50 yıllık koruma sağlıyor. Türkiyede ise 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasası’na göre sahibinin ölümünden sonra eserlerde koruma süresi ölüm tarihinden sonra 70 yıl. Dolayısıyla telif hakkı ile ilgili yapılan değişiklik önerileri önemli binaların kentsel yağmaya kurban edileceğine dair soru işaretleri oluşturuyor…(AKM vb) Bir yapının mimari eser olup olmadığını belirleyen, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’ndaki kurul kimlerden oluşacağı ise bir diğer konu. Estetik kurul hangi kriterlere göre bir yapıya “eser” statüsünü layık görecek? Bu sorular yasanın çıkmazlarından sadece bazıları….

Bir diğer dikkat çekici unsur 6235 TMMOB Yasası’nda yapılacak bir değişikliğin 3194 sayılı İmar Yasası özelinde ele alınamayacağı, bunun iç tüzüğe aykırı olduğu yönündeki açıklamalardı.

Oda başkanları basın toplantısından sonra odaların İstanbul şube başkan ve yöneticileri ile birlikte toplu olarak Gezi Parkı’nı ziyaret ederek parktaki son durumu denetlediler. Parkta Gezi direnişinde hayatlarını kaybeden gençlerin isimlerinin yazılı olduğu temsili taşların önünde MMO Başkanı Ali Ekber Çakar ve MO Başkanı Eyüp Muhçu kısa birer açıklama yaptılar. Ali Ekber Çakar, Gezi Parkı’na AVM ve rezidans yapımını engelleyen toplumsal muhalefetin ön saflarında yer alan TMMOB’nin mücadelesinin devam edeceğini, Gezi direnişi sırasında hayatını kaybeden gençlerin anıları önünde saygıyla eğildiklerini ifade etti.

Cumhurbaşkanı’na çağrıda bulunan Eyüp Muhçu ise yasayı Meclisteki muhalefet partileri aracılığı ile Anayasa Mahkemesi’ne götüreceklerini ve Anayasa Mahkemesi’nin yasayı iptal edeceğine inandıklarını söyledi.

Basın Açıklmasının Tam Metni;

CUMHURBAŞKANI, TMMOB VE ODALARININ ANAYASAL YETKİLERİNİ ORTADAN KALDIRAN DÜZENLEMEYİ ONAYLAMAMALIDIR!

Değerli Basın Mensupları,

Bilindiği üzere 09.07.2013 tarihinde TBMM Genel Kurulunda kabul edilen “torba yasa” içindeki 3194 sayılı İmar Yasası’nın 8. maddesine eklenen (ı), (i) ve (j) bendleri ile, TMMOB ve biz bağlı Odalarına yönelik kapsamlı bir operasyon daha yapılmıştır.

Yine AKP iktidarı tarafından üç yıl önce ve yine bir gece yarısı operasyonuyla ve yine bir “torba yasa” içinde yapılan değişiklikle, yabancı mühendisler ülkemiz mühendislerinden ayrıcalıklı kılınmıştır. İktidar, iki yıl önce de Kanun Hükmünde Kararnamelerle TMMOB’yi otoriter bir tarzda vesayet altına alma yönünde adımlar atmış, bütün ülkeyi ranta dayalı bir şekilde imara açma politikaları kapsamında yeni yasa ve yönetmelik değişiklikleri yapmıştır.

6235 sayılı TMMOB Yasası’nın bütününü değiştirme girişimi ise TMMOB ve Odalarımızın yürüttüğü kampanya üzerine bizzat Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından ertelenir gibi gösterilmiş ancak çok önemli bir düzenleme, Gezi Parkı direnişinin ardından intikamcı bir tarzda, İmar Yasası içinde yapılan bir değişiklikle gündeme gelmiştir.

İmar Yasası’nın 8. maddesine eklenen (ı) bendi, biz Odaların çok önemli bazı yasal yetkilerini ortadan kaldırmakta; (i) bendinde, ilim ve edebiyat eseri sayılan imar planlarının değiştirilmesinde plan müellifinin izninin alınmaması getirilmekte; (j) bendi ise Fikir ve Sanat Eserleri Yasası’nda bilim eseri olarak tanımlanan mimari projelerin eser olup olmadığını Bakanlık bünyesindeki bir Estetik Kurul’un keyfiyetine bırakmaktadır. Bu kurulun kimlerden oluşacağı, hangi kriterlere bağlı olarak çalışmalarını yürüteceğinin belirlenmemiş olması ise hukuk devleti ilkesine aykırıdır. Belirlilik ve öngörülebilirlik özellikleri taşımayan, hukuki güvenlik sağlamayan bu gibi kurallar Anayasa’nın 2. maddesi ile bağdaşmamaktadır.

Söz konusu (i) ve (j) bendlerindeki düzenlemelerin 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasası, 4117 sayılı Edebiyat ve Sanat Eserlerinin Korunmasına Dair Bern Sözleşmesi’nin Kabulüne Dair Yasa ile Anayasa’ya aykırı olarak; mimarların İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinden de kaynaklanan en doğal ve evrensel bir hak olan eser sahipliği hakkını, İmar Yasası yoluyla ortadan kaldırmaya yönelik olduğu görülmektedir.

İmar Yasası’nın 8. maddesine eklenen (ı) bendi ise tam olarak şöyledir: “Harita, plan, etüt ve projeler; idare ve ilgili kanunlarında açıkça belirtilen yetkili kuruluşlar dışında meslek odaları dahil başka bir kurum veya kuruluşun vize veya onayına tabi tutulamaz, tutulması istenemez. Vize veya onay yaptırılmaması ve benzeri nedenlerle müelliflikler veya bunlara ait kuruluşların büro tescilleri iptal edilemez veya yenilenmesi hiçbir şekilde geciktirilemez. Müelliflerden bu hükmü ortadan kaldıracak şekilde taahhütname talep edilemez.”

Bu bend, öncelikle, Anayasa’da tanımlanan kamu kurum ve kuruluşu niteliğindeki, kamu tüzelkişiliği bulunan, yerinden yönetim özerk kuruluşları olarak tanımlanan ve bu nitelikleriyle Türkiye’nin kamu idari yapısı içinde yeri bulunan, kamu adına üyelerinin ve kamunun yetki devri ile verdiği hizmetlerin mesleki denetimini yapan biz Odaların ve üst Birliğimiz TMMOB’nin Anayasal-yasal dayanaklarının hukuk dışı bir şekilde ihlali anlamına gelmektedir.

İmar Yasası’nın 8. maddesine eklenen bendlerle yapılan değişiklikler, özetle;
•· Ülke kaynaklarının talanına karşı çıkan Meslek Odalarını ve TMMOB’yi işlevsizleştirmeyi,
•· Odaların üyeleriyle ilişkisini zayıflatmayı, giderek ortadan kaldırmayı,
•· Odaların gelirlerine el koymayı,
•· Kamusal-toplumsal yeraltı-yerüstü kaynak ve varlıkların talanını iktidarın elinde merkezileştirerek piyasaya açmayı, metalaştırmayı,
•· Kentsel dönüşüm, kentsel rant programlarının önündeki bilimsel, teknik mesleki denetimi ve toplumcu engelleri ortadan kaldırmayı,
•· Birbirinden farklı özerk yerinden yönetim kuruşları olan Meslek Odaları ve Belediyelerin Anayasal hak, yetki ve görevlerini ellerinden almayı,
•· Mimarların Fikir ve Sanat Eserleri Yasası kapsamındaki mimari projelerini eser olmaktan çıkarmayı, telif haklarına el koymayı,
amaçlamakta ve ele geçirilemeyen, rant politikalarına karşı duran TMMOB’yi etkisizleştirmeyi amaçlamaktadır.

Bilindiği gibi bugünkü iktidar, sermaye birikim ve rant sürecini, büyük oranda, kentsel-kırsal alanlar ve koruma altındaki alanların dönüşüm programlarına bağlamıştır. AKP iktidarı her şeyi metalaştırma, piyasalaştırma peşindedir. TMMOB ve bağlı Odaları ise söz konusu yasa bendinde anılan “harita, plan, etüt ve projeleri”, mühendislik, mimarlık, şehir plancılığı disiplinlerinin bilimsel-teknik gerekleri ve kamu-toplum yararını gözeterek denetlemektedir. Ancak bu son operasyonla Odalar ve TMMOB’nin Anayasal ve yasal mesleki denetim yetkileri elinden alınmakta, sınırsız bir talanın önü açılmaktadır.

Kentsel, kırsal, yeraltı ve yerüstü doğal kaynakların talanına karşı çıkan meslek odalarını işlevsizleştirmenin, Odalar ile üyelerini, üyelerin projelerini mesleki denetim ilişkisi dışına çıkarmanın sonucu, bilim dışı piyasa keyfiyeti ve serbestisini egemen kılmak olacaktır.

Ayrıca Odalarımızca gerçekleştirilen mesleki denetim uygulamaları sonucunda, sahte lisans diplomaları ve/veya sahte diploma denklik belgeleriyle kayıt olan, kayıt olmak üzere başvuran birçok sahte mimar-mühendis olduğu tespit edilmiştir. Bugüne kadar tespit edilen bu kişiler hakkında sahte resmi belge düzenlemek ve kullanmak ile 3458 sayılı Yasaya muhalefetten dolayı suç duyurusunda bulunulmuş, yapılan yargılamalar sonucunda 21 kişi hakkında mahkûmiyet kararı verilmiş olup, diğerleri ile ilgili takibat devam etmektedir.

İmar Yasası’nda yapılan değişiklikle Meslek Odalarının denetim yetkilerinin budanması, böylesi sahteciliklerin tespit edilmesini de engelleyerek, kamusal denetimin önünü tıkayacak ve halkımızı sahte mimar ve mühendislerle karşı karşıya bırakacaktır.

Bu değişiklik, iki yıl önceki, TMMOB’yi ve yerinden yönetim özerk kuruluşları olan meslek kuruluşlarını otoriter bir tarzda vesayet altına almaya yönelik Kanun Hükmünde Kararnamelerle yapılan düzenlemelerin devamı niteliğindedir ve Anayasa’nın başta 135. maddesi olmak üzere 2, 5, 123, 124, 138. maddelerine açık bir şekilde aykırılık oluşturmaktadır.

Söz konusu değişiklik önergesinin TBMM Genel Kuruluna sunuluş biçimi de yanlıştır. Zira 6235 sayılı TMMOB Yasası, İmar Yasası’nda değişiklik kapsamında ele alınamaz. Bu husus Meclis İçtüzüğü’nün 87. maddesine açıkça aykırılık oluşturmuştur. Ayrıca 6235 sayılı TMMOB Yasası’nı ilgilendiren bir konuda TMMOB ve bağlı Odaların görüşlerinin alınmamış olması da mevzuat hazırlama usul ve esaslarına aykırıdır.

Değerli Basın Mensupları,

Biz Odalar ve TMMOB, tam bir birlik içinde, ülke, kamu, halk çıkarları, mühendislik, mimarlık, şehir plancılığının bilimsel teknik gerekleri doğrultusundaki çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Bunu hiçbir antidemokratik güç ve düzenleme engelleyemeyecek, durduramayacaktır.

Yukarıda belirttiğimiz nedenlerle Anayasal tabanı bulunmayan bu düzenlemenin Cumhurbaşkanınca onaylanmaması, reddedilmesi gerektiği açıktır.

Kuvvetler ayrılığı ile özerk kamusal, mesleki ve toplumsal yapıları ortadan kaldıran antidemokratik düzenlemelerin devamı olan bu konunun Cumhurbaşkanınca ele alınışı, AKP’nin uyguladığı neoliberal politikaların ulaştığı nokta açısından, duyarlı herkese yeni bir değerlendirme olanağı da sunacaktır.

Demokrasi, kuvvetler ayrılığı, yerinden yönetim özerk kuruluşlarının görev ve yetkileri, Türkiye’nin imarında mühendislik, mimarlık, şehir plancılığının yeri ve rant politikaları gibi, kamuoyunun önem verdiği son derece önemli konular, Cumhurbaşkanını bu konu özgülünde önemli bir karar vermenin eşiğine getirmiştir.

Cumhurbaşkanı’nı, TBMM’nin 09.07.2013 tarihli 135. birleşiminde görüşülen “Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” içindeki 3194 sayılı İmar Yasası’nda değişiklik yapılmasına dair düzenlemeyi, Cumhurbaşkanı’nın görev ve yetkileri kapsamında onaylamaması yönünde kamuoyu önünde duyarlılığa davet ediyoruz.

30.07.2013

Bilgisayar Mühendisleri Odası
Çevre Mühendisleri Odası
Elektrik Mühendisleri Odası
Fizik Mühendisleri Odası
Gemi Makinaları İşletme Mühendisleri Odası
Gıda Mühendisleri Odası
Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası
İç Mimarlar Odası
İnşaat Mühendisleri Odası
Jeofizik Mühendisleri Odası
Jeoloji Mühendisleri Odası
Kimya Mühendisleri Odası
Maden Mühendisleri Odası
Makina Mühendisleri Odası
Metalurji Mühendisleri Odası
Meteoroloji Mühendisleri Odası
Mimarlar Odası
Petrol Mühendisleri Odası
Peyzaj Mimarları Odası
Şehir Plancıları Odası
Tekstil Mühendisleri Odası
Ziraat Mühendisleri Odası

Etiketler

Bir yanıt yazın