Hassas Tundra Ekosistemini Koruyan Bir Konut Projesi

Bogota merkezli mimarlık ofisi ZITA, mimar Cristina Albornoz ile birlikte yıllarca süren titiz araştırmalardan sonra, Güney Amerika′nın kuzeybatı köşesinde bulunan bir tundra ekosistemi olan Andean Mooreland′de bir konut inşa etti.

Proje, yerel kırılgan ekosistemi ve yüksek çevresel değerini korumak için ayaklıklar üzerine oturan, kömürleşmiş ahşap kaplı prefabrik bir yapı olarak tasarlanmış.

Oğlak ve yengeç dönenceleri arasında, deniz seviyesinden 3.250 metre yükseklikte yer alan Andean Moorelands, atmosferden su emebilen eşsiz bitki örtüsü ve sürekli bulut ormanı durumu arasındaki ilişki sayesinde sürekli su üreten bir alan olarak öne çıkıyor. Bulut manzarası, ufukta kalıcı bir özellik olan bölgede görüş derinliğini değiştiriyor ve bununla birlikte dağları gizleyip ortaya çıkarıyor.

Alandaki ekosisteme zarar vermek istemeyen ZITA tarafından tasarlanan bu ev projesi birbirine bağlayan bir zemin kirişine ihtiyaç duymadan çalışmak üzere tasarlanmış beton sütunlar üzerinde oturtulmuş ve bu sayede yeraltı su akışlarında herhangi bir kesinti olmaması sağlanmış. Sütunların üzerinde, bir dizi prefabrik ahşap sundurma kurulmuş ve evin dış kabuğunu yapısının bir parçası yapan yapısal bir diyafram olarak çalışan bir prefabrik OSB duvar ve çatı sistemi vasıtasıyla birbirine bağlanmış. Evi prefabrike ederek hem inşaat süresi hem de atık azaltılmış. Evin montajı %100 el işçiliği ile yapılmış ve bu sayede ağır makine kullanımına gerek kalmamış.

Tasarım, yerden yüksekte camlarla çevrilmiş bir köprü ile birbirine bağlanan iki modüle bölünmüş. Ana modülde ebeveyn yatak odası ve banyo ile tüm ortak alanlar yer alırken, ikinci modülde iki oda ve iki banyo tasarlanmış. Ortak alanlar, kuzey Moorland manzarasına hakim olacak şekilde planlanmış ve elle çalıştırılan bir zincirli vinç kullanılarak, iç kısmın dışa doğru genişlemesine izin veren bir terasa dönüştürülebilen çelik bir kapama oluşturulmuş.

Sıcaklıkların 14°C ile 3°C arasında, yıllık ortalama 8°C ve ortalama nem oranı %85 olarak değişebildiğinden, Moorland′da bina yapmak aynı zamanda termal konfor açısından da bir zorluk oluşturmuş. Bu zorluğa göre inşa edilen projede elektrikli ve/veya mekanik ısıtma sistemlerine bağımlılığı ortadan kaldırarak ısıyı toplayan ve dağıtan bir dizi pasif konut stratejisi uygulanmış.

Çatının şekli ve duvar açıklıklarının konumu ile evdeki tüm alanların doğrudan güneş ışığına sahip olması sağlanmış. Çatı pencerelerinin altında bulunan beton duvarların gün boyunca ısıyı emerek geceleri serbest bırakması planlanmış. Konstrüksiyonu yerden kaldırmak aynı zamanda nem emilimini azaltmış ve döşeme plakalarını kuru kalması sağlanmış.

Dış cephe neme ve böcek istilasına dayanabilen kömürleşmiş servi çam levhaları ile kaplanmış. İçeride, duvarlar ve çatı, hem gün boyunca oluşan ısıyı koruyan bir kalkan oluşturan hem de evin dekorasyonu haline gelen kontrplak ile döşenmiş.

Etiketler

Bir yanıt yazın