Haydarpaşa yangınının birinci yılında soruşturma hala sürerken yağmayı koruma planı onayladı.
Bugün haberlerde bolca yer tutan Haydarpaşa Garı Yenileme Projesi’ne ilişkin Mimarlar Odası İstanbul Şubesi’nin yaptığı yazılı açıklmanın tam metni şu şekilde:
“Kamuoyunca da çok yakından izlendiği ve bilindiği gibi; İstanbul’un en önemli simgesel değeri ve kent içi ulaşımın önemli bir unsuru olan tarihi ve kültürel varlığımız Haydarpaşa garı ve çevresinin uluslar arası emlak tacirlerine pazarlanma süreci 2003 yılından beri sekiz yıldır kesintisiz olarak sürdürülmektedir. Ve bu yağma savaşının uğrunda hiçbir fırsat kaçırılmamış, kamuoyunu yanıltmak amacıyla her türlü hile kullanılmış, anayasaya aykırı yasalar, yönetmelikler, kararnameler çıkartılmış, bütün ülkenin içini yakan ve birinci yılını dolduran 28.Kasım yangını dahi bu rant savaşının bir fırsatı olarak değerlendirilmeye çalışılmıştır.
100 yıllı aşkın geçmişinde tarihimizin önemli olaylarına sahne olmuş ve Anadolu’nun batıya açılan kapısı konumuyla toplumsal belleğimizde çok özel bir yer edinmiş olan Haydarpaşa Garı ve yakın çevresi tarihi, kültürel değerleriyle aynen korunması gereken 1. grup kültür varlığı olarak tescil edilmiş ve koruma altına alınmış olmasına rağmen; başta TCDD yönetimi olmak Haydarpaşa Gar Liman ve çevresi ile tüm demiryollarımızı Türkiye’nin en büyük özelleştirme projesi olarak ilan ederek uluslararası pazara çıkaran iktidarların elinde kasıtlı bir özensizliğe ve bakımsızlığa mahkûm edilmiştir.
Bütün uyarılarımıza,yasadışı yapılan tadilat çalışmaları hakkındaki savcılıklara yapılan suç duyurularımıza ve kamuoyunun süregelen yoğun ilgisine rağmen neredeyse kasıtlı olarak gerçekleştirilen özensizlik ve bakımsızlık sonucunda Haydarpaşa Garı 28.Kasım 2010 günü dünyanın gözü önünde TCDD’nin Teftiş Kurulu Başkanlığının raporlarına dahi yansıyan bir dizi tedbirsizlik, özensizlik sorumsuzluk ve ihmal sonucu yanmış ve çok ciddi bir hasar almıştır.
Yangın sonucunda gerekli yasal soruşturmanın yapılması ve suçluların cezalandırılması beklenirken; toplumsal tepkiler nedeniyle bugüne kadar gerçekleştirilemeyen ancak “bir türlü vazgeçilemeyen rantsal dönüşüm”, 28 Kasım 2010 tarihindeki yangın bahane edilerek yeniden gündeme getirilmiş, yangından sonra acilen ve bilimsel tekniklere uygun olarak yapılması gereken onarım sürecinde, “yeniden kullanım” adı altında “gar” işlevinin ve binaya yeni işlevler verilmesi fikri tartışmaya açılmıştır.
Bu konuda; Haydarpaşa dayanışması bileşenleri olarak; Haydarpaşa Garı çatısının yanmasından sonra hızla gerçekleştirilmesi gereken restorasyon uygulaması için yapılmakta olan işlemler hakkındaki kaygılarımızı kamuoyu ile paylaşmış; Restorasyon sürecinde garın “çekim merkezi” olması için “yeniden kullanım” adı altında “gar” işlevinin ve binaya yeni işlevler verilmesi fikrinin tartışmaya açılmasını, başka bir meşrulaştırma aracı olarak değerlendirildiğini bildirerek,
1-İstanbul II Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun 21.08.1997 gün ve 4542 sayılı kararı ile “1. grup korunması gerekli kültür varlığı” olarak tescil edilen Haydarpaşa Garı binasının tarihi ve kültürel değerleri ile fonksiyonları korunarak uluslararası koruma ilkeleri doğrultusunda restore edilmesini;
2-Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu’nun önünde bulunan ve kamuoyunun bilgisine sunulan “Koruma Amaçlı Plan” İstanbul V Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun 26.04.2010 gün ve 85 sayılı kararı ile “kentsel ve tarihi sit alanı” olarak tescil edilen Haydarpaşa Garı ve Limanı ile yakın çevresinin değerlerini yok eden ve yaklaşık 3.000.000 metrekare inşaat öngören bir yağma planıdır. Anayasa Mahkemesinin 5335 sayılı yasanın 32. maddesinin 1. fıkrasını iptal etmesinin ardından yasal dayanağı da kalmayan Haydarpaşa Koruma Amaçlı Nâzım İmar Planının derhal gündemden çekilmesini ve alanın katılımcı bir planlama anlayışı ile değerlerine uygun şekilde planlanmasını,
3-Gerek restorasyon ve gerekse planlama sürecinde evrensel planlamanın olmazsa olmazı olan “katılımcılık” ilkesi temelinde Haydarpaşa Dayanışması bileşenlerinin sürece gözlemci statüsünde katılımının mutlaka sağlanmasını talep ettiğimizi bildirmiştik.
Bu süreç sonunda aradan bir yıl geçmesine rağmen hala soruşturma sonucu ve sorumluları kamuoyuna açıklanmayan yangın ertesinde TCDD 1. Bölge Müdürlüğü ile İTÜ TechnoBee akademik firması arasında yapılan sözleşmeye göre başlatılan “Rölöve Restitüsyon, Restorasyon” ve “yeniden kullanım/işlevlendirme” projeleri süreci de Haydarpaşa Garı ve çevresindeki ticari dönüşümün gerçekleştirilmesi yolunda istenilen sonucu sağlayamamıştır.
Zira; İTÜ TechnoBee akademik firması bünyesinde oluşturulan ve İTÜ tarafından görevlendirilen 9 uzman üyeden oluşan Danışma Kurulu da; hazırlanan projelerde Haydarpaşa Garı ve çevresinin işlevsel tarihsel ve kentsel bütünlüğünün korunacağını, birincil olarak ta Haydarpaşa gar binasının yapılış amacı ve işlevi değiştirilmeksizin projelendirme yapılacağını ilke kararı olarak kayda geçirmiştir.
Ve bu ilkelere uygun olarak hazırlanacak projelendirme süreci bitirilmeden teknik, yangın ve doğal afetlere karşı alınacak önlemler dışında Haydarpaşa gar binası ve yakın çevresinde hiçbir onarım ve yenileme çalışmasının yapılmaması konusunda kesin uyarılarda bulunmuştur. Ancak bütün bu uyarılara ve tespitlere rağmen bugün Haydarpaşa gar binasında yine hiçbir kurala uyulmadan yapılan müdahaleler devam ettirilmektedir. Bu konuda da yasal mercilere gereken başvurular yapılacaktır.
Bu sorumsuzlukların nedenlerinden birisi ise; bugüne kadar başta yangın olmak üzere gerçekleştirilen yanlış uygulamaların nedenleri ve sorumluları hakkında yapılan suç duyurularının ve soruşturmaların sonuçlandırılmaması olmuştur.
Ancak bu duyarsızlık, umursamazlık, cesaret ve cüretin asıl nedeni ise: deprem yangın gibi afetleri dahi kendi girişimleri doğrultusunda fırsat olarak kullanmaktan çekinmeyen iktidarın kurum, kural, bilim teknik, kamu ve toplum yararı tarih ve kültür tanımaz rant girişimlerinin kesintisiz devam ettirilmesi konusundaki ısrarcı tavrıdır.
Bu ısrarcı tavır birtakım sorumsuz yetkililere cesaret ve cüret kaynağı olmakla kalmayıp kamu adına görev yapan kurum, kuruluş ve kişileri çeşitli yöntemlerle baskı altına alarak istenilen sonuca ulaşmak için yasa çıkarmak dahil her yolu mubah görmektedir.
Bu konuda ki en büyük örnek ise; Tarihi, kültürel değerleriyle aynen korunması gereken 1. grup kültür varlığı olarak tescil edilmiş olan Haydarpaşa Garı ve yakın çevresi olmuştur.
En son olarak ta Haydarpaşa Gar çatısının yanışının birinci yılına 3 gün kala Haydarpaşa Garı, Kadıköy Meydanı ve Harem otogarının bulunduğu bölgenin kültür, turizm, ticaret alanına dönüştürülmesini amaçlayan sözde “1/5000 Ölçekli Koruma Amaçlı Nazım İmar Planı”, İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi’nde oy çokluğunca kabul edilmiştir.
Daha önce alınmış bulunan kurul kararlarını, ulusal ve uluslararası bilimsel çevrelerin ve kamuoyunun tepkilerini yok sayan bu plan, 2003 yılından bu yana gündeme getirilen kamuoyunun büyük bir tepkisi ile karşılanan ve bugüne değin hayata geçirilemeyen yapılaşma kararlarını esas alan bir niteliktedir.
Bu durum ise İBB’nin web sayfasında “Haydarpaşa Garı, Kadıköy Meydanı ve Harem otogarının bulunduğu bölgenin kültür, turizm, ticaret alanına dönüştürülmesini amaçlayan “1/5000 Ölçekli Koruma Amaçlı Nazım İmar Planı”, İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi’nde kabul edildi.” şeklinde asıl dönüşüm amacı gizlenmeye dahi çalışılmadan haber olarak yer almıştır.
Söz konusu plan ile bütün tarihi ve kültürel özelliklerinin yan ısıra deprem bekleyen kentimizin Anadolu yakasında toplanma ve dağılım merkezi olarak kullanılabilecek nitelikte, deniz ve demiryolu bağlantısıyla bölgenin dünya ile temas kurabileceği tek alan olma özelliğini de taşıyan Haydarpaşa garı ve çevresi uluslararası rant merkezlerinin talebi doğrultusunda bütün ulusal ve evrensel koruma ve kullanma kuralları hiçe sayılarak turizm ve ticaret sektörünün hizmetine sunulmuştur.
Özellikle onaylanan “koruma planının” en dikkat çekici hükmü ise yıllarca topluma TCDD’ye Genel Müdürlük ve Bölge Müdürlüğü olarak hizmet vermiş Gar binasının otel yapılmasına vize verilmiş olmasıdır.
Ancak bu acımasız rant projesinde ısrarcı olan kesimler bilmelidirler ki başta Haydarpaşa Dayanışması olmak üzere toplumun tüm duyarlı kesimlerinin Haydarpaşa gar liman ve çevresinin işlevine tarihsel kentsel ve kültürel önemine uygun olarak korunup yaşatılması konusundaki toplumsal duyarlılığı ve ısrarı bu girişimi de diğerleri gibi sonuçsuz bırakacaktır.
Gerek hala soruşturma sonucu belli olamayan yangın, gerek garda sürdürülen hatalı uygulamalar ve gerekse son olarak onaylanan sözde koruma planı hakkındaki tüm yasal girişimler ve kamuoyu desteği dün olduğu gibi bugünde sürdürülecek sekiz senedir ranta açılmayan Haydarpaşa Garı daha nice yıllar İstanbul’a ve dünyaya hizmet vermeye devam edecektir.
Kamuoyumuzun bilgisine sunar, Haydarpaşa Dayanışması olarak, tarihi ve kültürel değerimizin, toplumsal belleğimizin bir parçası olan Haydarpaşa Garı, Limanı ve yakın çevresinin yağmalanmasına izin vermeyeceğimizi bir kez daha yineleriz.”
Fotoğraf: Pelin Derviş