Herzog & de Meuron, Brooklyn'deki Gowanus Kanalı boyunca yer alan eski bir sanayi alanında bulunan enerji santralinin restorasyonunu ve dönüşümünü tamamladı.
Herzog & de Meuron, eyalet yönetimi tarafından başlatılan kapsamlı bir dönüşüm projesinin bir parçası olarak 115 yıllık bir elektrik santralini, Powerhouse Arts olarak adlandırılan bir sanat üretim merkezine dönüştürmekle görevlendirilmiş.
Ofis, alanda bulunan yapının kabuğunu kullanarak ve orijinal yapıdan ayrıntıları koruyarak sitenin tarihine ve endüstriyel peyzajına uygun altı katlı bir sanat üretim merkezi tasarlamış.
Santral 1950’lerde hizmet dışı bırakılmış ve daha sonra yerel grafiti sanatçılarının kullandığı bir nokta haline gelmiş. 2010 yılında Amerika Birleşik Devletleri Çevre Koruma Ajansı (EPA), sanayi bölgesinin dönüşümü için bir girişim başlatmış.
Ofis tarafından tasarlanan proje ise, Turbine Hall olarak adlandırılan tuğla kaplı bir binanın yenilenmesini ve yıkılan Boiler House’un yeniden inşasını içermiş. Herzog & de Meuron, Turbine Hall’u yenilerken ve Boiler House’u tarihi temeller üzerine yeniden inşa etmiş.
Turbine Hall cephesi, 20. yüzyılın başlarındaki endüstriyel binalara özgü duvar işçiliğini ve kemerli pencerelerini korurken, Boiler House’a tarihi tuğlaya uyması için kırmızı beton uygulanmış.
Yeniden inşa edilen Boiler House, Turbine Hall’un arkasına yerleştirilmiş ve bu şekilde her iki yapının da çeşitli açılardan görünmesi sağlanmış. Dikey bir duvarla iki bina birbirine bağlanmış. Sanat atölyelerinin çoğu bu duvar boyunca istiflenmiş ancak kullanımlarına göre farklı kotlarda konumlandırılmış.
Örneğin, ahşap ve metal atölyeleri zemin katta, yükleme bölgelerine daha yakın, seramik ve boya atölyeleri ise daha yüksekte, egzoz çıkışlarına daha yakın olacak şekilde konumlandırılmış. Mekanik sistemler ve merdiven boşlukları da bu merkezi bölüm boyunca yerleştirilmiş.
Üçüncü katta yer alan büyük salon, kırmızıya boyanmış yenilenmiş çelik kirişler ve çıplak tuğla duvarlardaki grafitiler dahil olmak üzere binanın tarihini gösteren ayrıntılara sahip olacak şekilde tasarlanmış.
Yenilenmiş çelik ve grafiti ile kaplanmış çıplak tuğla duvarların kombinasyonu, restore edilmiş yapının iç mekanlarında da devam ettirilmiş.
Büyük salonun bitişiğinde, yeniden inşa edilen yapıda daha küçük bir etkinlik alanı tasarlanmış. Bu alan, bembeyaz duvarları ve çıplak beton kirişleri ile Boiler House’un çağdaş bir versiyonu olarak hayata geçirilmiş.
Yapının altında bir de otopark alanı planlanmış.