Tortum’da HES’e karşı açılan dava, mahkemeler arasında gidip geliyor. Sulh Ceza Asliye Ceza’ya, Asliye Ceza Sulh Ceza’ya gönderiyor.
Erzurum’un Tortum ilçesinde bölgede yaşayan herkesin karşı çıkmasına rağmen AKP’nin yapımında ısrar ettiği HES’le ilgili davaya bakacak mahkeme bile bulunamıyor. Türkiye’de ilk kez “Çevre Kanunu’na muhalefet”ten açılan davaya ilk bakan Sulh Ceza Mahkemesi, yetkisizlik kararı vererek dosyayı Asliye Ceza’ya göndermişti. Geçtiğimiz günlerde Asliye Ceza’da görülen davada ise mahkeme yasalara aykırı biçimde dosyayı yeniden Sulh Ceza’ya gönderdi.
Daha önce çevreyle ilgili davaların “çevreye karşı işlenen suçlar”dan açıldığını belirten avukat Mehmet Horuş, Çevre Kanunu’na muhalefetten açılan davanın bir bilinmezliğe neden olduğunu söyledi.
Davayla ilgili görüştüğümüz Horuş, projeye “ÇED gerekli değildir” raporu verilerek sadece “Proje Tanıtım Dosyası” hazırlandığını belirterek, “Ancak inşaat sırasında yaşanan felaketlerle gerçek ortaya çıktı” dedi. “ÇED gerekli değil” raporunda çıkacak atıklarla ilgili yanlış ve yanıltıcı bilgi verildiğinin belirlendiğini kaydeden Horuş, Çevre Kanunu’nun ihlal edildiğinin de böylece görüldüğünü ifade etti. Bunun üzerine dava açıldığını belirten Horuş, geçen sürede dere yataklarının milyonlarca ton atıkla doldurulduğunu söyledi.
Çevre ve Şehircilik Bakanı ile kentteki kamu yöneticilerinden de davacı olduklarını hatırlatan Horuş, Bakan’ın dokunulmazlığı olduğu için, kamu yöneticilerinin ise İçişleri Bakanlığı soruşturma izni vermediği için yargılanamadığını söyledi.
Mahkeme sürecini soL Gazetesi‘ne anlatan Horuş, Sulh Ceza’da açılan davanın duruşmasında suçun kapsamının farklı olduğu, resmi belge ve sahtecilik suçunun da işlendiği yönünüde bir görüş oluşunca davanın Asliye Ceza’ya gönderildiğini belirtti. Asliye Ceza ise hukuki bir yanlış yaparak dosyayı yeniden bir alt mahkeme olan Sulh Ceza’ya göndermiş. Mehmet Horuş, üst mahkemenin görevsizlik nedeniyle dosyayı alt mahkemeye gönderme yetkisi olmadığına dikkat çekerek, davanın hangi mahkemede görüleceğini Erzurum Ağır Ceza Mahkemesi’nin karar vereceğini bildirdi.
Bölgeye yapılacak HES’e karşı çıkan köylülere 5 yıl ceza verildiğini hatırlatan Horuş, yaşananların tam bir zulüm olduğunu söyledi.
Horuş şu an için HES inşaatından pratik bir faaliyet olmadığını ancak bunun hukuki süreçle ilgili olmadığını, taşeronla yaşanan anlaşmazlıktan kaynaklandığını belirtti.
Projeye kesinlikle izin verilmemesi gerektiğini altını çizen Horuş, “Proje yapılacaksa bile dere yataklarına dökülen atıkların oradan taşınması gerekiyor” dedi. Harfiyatın rastgele dere yataklarına döküldüğünü anlatan Horuş, bunu nedeninin ise şirketin atıkları 8-10 kilometre ileriye götürmenin maliyetinden kurtulmak istemesi olarak açıkladı.
Şirket yetkilileri beraat etse bile bu ihlalin sürdüğüne dikkat çeken Horuş, dere yataklarını dolduran harfiyatın bir an önce boşaltılması gerektiğini ifade etti.
Proje için verilen “ÇED gerekli değildir” kararının iptali için açılan davada Erzurum İdare Mahkemesi ret kararı vermişti. Yapılan itiraz üzerine Danıştay kararı bozdu. Danıştay’ın bozma gerekçesi ise yapılan bilirkişi incelemesinin uygun olmaması. Erzurum İdare Mahkemesi’ndeki davada bilirkişi olarak görev alan İTÜ’den Prof. İzzet Öztürk verdiği raporla davanın reddedilmesini sağlamıştı. Prof. Öztürk çeşitli davalarda bilirkişi olarak görev yapıyor. Kütahya’da Eti Gümüş tesislerindeki göçük sonrasında, tesise “tekrar çalışabilir raporu” veren de Öztürk. Öztürk, Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu ile yakınlığıyla biliniyor. Her ikisi de İTÜ mezunu. Öztürk 1972 yılında girdiği İstanbul Teknik Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü’nden 1977 yılında lisans, 1979’da yüksek lisans, 1982’de ise doktora diploması alarak mezun oldu. Halen aynı üniversitede görev yapıyor. Bakan Veysel Eroğlu ise 1980-1981 döneminde İTÜ Çevre Mühendisliği Bölümü’nde Dr. Asistan olarak çalışmaya başlıyor. Eroğlu, 1991’de profesör olana kadar aynı bölümde öğretim üyesi olarak çalışmayı sürdürüyor. Orman ve Su İşleri Bakanlığı tarafından projelendirilen HES’le ilgili açılan davaya, Bakanı yakından tanıyan bir öğretim üyesinin bilirkişi olarak atanması ve verdiği kararın da Bakan’ın istekleriyle uyumlu olması dikkat çekici. Bu ikilinin, ÇED konusunda uzmanlığıyla bilinen Vadi Mühendislik şirketiyle de doğrudan ya da dolaylı bağlantısı olduğu iddia ediliyor.