Manoj Patel Design Studio tarafından tasarlanıp inşa edilen, Hindistan’ın Vadodara şehrindeki konut, 1600 m²‘lik alan üzerinde yer alıyor. Konutun bir tarafı mahalleye bitişik, diğer iki tarafı açık şekilde konumlanıyor.
Basit geometrik formlar kullanılarak sağlam bir yapı olması, ayrıntılı desen ve dokularla yüzeylerin daha çarpıcı olması amaçlanmış. Konutun iç mekan duvarları açık mercan pembesi ve sarının tamamlayıcı bir tonuna sahip.
Planlama yaklaşımındaki varyasyonlar, müşterilerin yüksek tavandan yaratılan dramanın tadını çıkarabilecekleri açık planlı bir alan ortaya çıkarmış. Konut; iki farklı yükseklikte oturma alanı, bahçeye bağlı yemek alanı, mutfak ve yaşlı ebeveynler için bir uyuma alanı ile günlük işlevlere göre başarılı bir şekilde tasarlanmış. Üst katta da iki uyuma alanı bulunuyor. Büyük açıklıklar güneşi ışınlarını içeriye doğru almakla kalmaz, rüzgar tutucu olarak da işlev görüyor.
Yapı, arsanın batı tarafından bir girişe sahip. Cephe, yerel malzemeden yapılmış rustik bir taşla kaplanmış. Kil çatı kiremitleri, deseni kesişme noktasında birbirine kenetleyen çapraz açı olasılıklarına göre işlenmiş. Güneş ışınları ile duvarlarda bulunun dokulu malzemeler gölge oyunları yaratıyor. Geniş yüzey alanı, organik formlar ve çağdaş tarzdaki tasarımlarla kaplanmış olup dik yüzeylerde toprak tuvalinin deneyimini gösteriyor. Gömme köşe birleşim detayları bile aynı malzeme ile ince bir şekilde iç içe geçmiş. Tasarlanan cephe, oturma alanının ve üst kattaki bir uyuma alanının ısı radyasyonunu azaltıyor.
Paspaslar ise bir karşılama sembolü. Halıları bir sanat formuna dönüştürme fikri zemini kaplayan fayanslar üzerindeki oyulmuş oluk çizgileri aracılığı ile ortaya çıkmış. Güvenliği sağlayan şeffaf bir perdeye sahip olmak için, giriş kapısı küçük metal çubuklarla kaplanmış. İçeri girerken, çok daha geniş bir alanı simüle edecek bir algı oluşturmak için; oturma, yemek ve mutfak alanları sadece mobilya yerleşimleri ile ayrılmış.
Yüksek tavanın avantajı olarak TV duvar kompozisyonu için arka plan çerçevesi, merdivenin tepe bitiş noktasına kadar sanatsal bir şekilde uzanıyor. Genel tasarım fikri olarak minimum malzeme kullanımı amaçlamış, malzemenin yoğun renk veya malzeme kombinasyonları ile kullanılmasına dikkat edilmiş. Canlılığı dengelemek içi bazı duvarlar bilerek beyaz bırakılmış.
Oturma alanında gri döşeme ve modüler mobilyalar bulunuyor. Zemin, kesintisiz paleti tanımlayan beyaz, mat ve parlak terrazzo karolar ile kaplanmış.
Merdiven korkuluğu, dairesel metal boruların kullanımıyla tek başına ayakta duran heykelsi bir tasarım unsuruna dönüşüyor. İnce dairesel çaplı destekleyici korkulukları kamufle etmek için aynı mercan renginde boyanmış. Etrafı birbirine bağlayan merdivenlerin altındaki erişilebilir alan, evin çocukları için küçük bir kapalı oyun alanı olarak ortaya çıkıyor.
Yemek masası, aydınlatmalarla tamamlanan parlak mercan tonlu bir tezgahla döşenmiş. Yemek alanı, açık bahçe alanına bağlanan bir dış ortam oluşturuyor.