Hız ve Hareket, Siyah ve Beyaz: Karşınızda Trump Towers

ARKİV Buluşmaları'nın 13. toplantısı Mecidiyeköy'de yer alan Trump Towers'da gerçekleşti.

8 Haziran 2011 Çarşamba günü Kalebodur sponsorluğunda düzenlenen ARKİV Buluşmaları’nın 13. toplantısı Mecidiyeköy’de yer alan Trump Towers’da gerçekleşti. Projenin mimarı Brigitte Weber’in önderliğinde proje tartışıldı ve gezildi. ARKİV Buluşmaları’na katılanlar arasında Ömer Kanıpak, Tekeli – Sisa Mimarlık’tan Mehmet Emin Çakırkaya ve Dilgün Saklar, Swanke Hayden Connell Mimarlık’tan Burcu Şenparlak, Özge Saka ve Duydu Gülaydın, D-Yapı’dan İlder Tokcan, Kalebodur’dan Asiye Bodur ve Pelin Özgen, Arkitera Mimarlık Merkezi’nden Ömer Yılmaz, Emine Merdim Yılmaz, Pınar Koyuncu ve Özlem Duygu Çil ve basın mensupları da vardı.

13. ARKİV Buluşması Trump Towers’ta yer alan Rezidans Lounge’da gerçekleşti. Brigitte Weber toplantıya olan ilginin yoğunluğu nedeniyle katılımcılara teşekkür ederek sunumuna başladı. Yapının henüz tamamlanmadığının altını çizen mimar, projenin konumunun öneminden bahsetti. Mecidiyeköy’ün İstanbul’un kalbinde yer aldığını ve buradan günde yaklaşık 4 milyon insanın geçtiğini belirtti.

Çok amaçlı yapı grubu olan Trump Towers’ın alışveriş merkezi için bu konumun ne kadar avantajlı olduğunu anlattı.

Daha önce bu arazi üzerinde çadır ve bir sürücü kursu pisti bulunuyormuş. Arazinin gerçek sahipleri ise eskiden beri burada yaşayan ve artık sahiplenilen 20 köpekmiş.

Projede yol cephesinden 30 metre geri çekilip bir meydan yaratılmış. Weber, burada kahve, havuz ve lüks bir lokantanın yanı sıra ayrıca kioskların da bulunacağını ve insanların dış mekandaki merdivenlerde oturacaklarını öngördüğünü belirtti.

Arsa yaklaşık 300 metre uzunluğunda ve 80 metre genişliğinde. Yapıların çevresindeki yollar belediye planlarında çift yön olarak belirtilmiş durumda. Mimar bu konuyla ilgili “Türkiye’de önce yapı daha sonra çevresi yapılır” dedi. Yapıların çevresiyle uyumsuzluğuna dikkat çeken Weber, mahallenin Trump Towers’a göre değişmesini umduğunu belirtti. Daha şimdiden mahallede gayrimenkul fiyatları katbekat artmış durumda.

Yapıların bulunduğu bölgede çok yoğun bir trafiğin olduğu için çok fazla hız ve gürültü olduğunu kaydeden Weber, “hız ve hareket”in projenin teması olduğunu söyledi. Bu temayı yorumlarken mimar yapıların hafif gözükmesini ve ince – uzun olması gerektiğini düşündüklerini anlatırken farklı bir tanımlamada bulundu: “Bulut gibi dans etsin istedik!”

Projenin toplam inşaat alanı 260 bin metrekare. Arsadaki kot farkı yaklaşık 30 metreye varıyor. Bu yüzden inşaatın ilk evresinde toplam 650 bin metreküp hafriyat yapılmış. Projenin en derin yerinde 12 kat yerin altına iniliyor. Mimar inşaat başladığında kazılan hafriyatı gördüğünde projenin büyüklüğünün farkına vardığını ve az da olsa gözünün korktuğunu ifade etti.

1.880 araç kapasiteli ve 8 katlı olan yapının otoparkı toplam 115 bin metrekarelik yer kaplıyor. Transfer merkezi ise arsanın yoldan en uzak kalan arka kısmında bulunuyor. 900 araç kapasitesine ve 3.200 metrekareye sahip transfer merkezi belediye tarafından işletilecek.

Alışveriş merkezi ise toplam 7 kattan oluşuyor, 82 bin metrekare yer kaplıyor ve 207 mağazayı bünyesinde barındıracak. Weber yapımına başlanan AVM’yi klasik bir çarşı olarak tanımladı.

Teknik hacimler projede 3 farklı alanda yer alıyor. Bunların arasında en çok gürültü yapan en ağır makineler ise transfer merkezinin hemen üst kısmında yer alacak.

ARKİV Buluşması’nın gerçekleştiği Rezidans Lounge ise 550 metrekare alana sahip.

Weber projeyi anlatmayı sürdürürken projenin 2 ana kuleden oluştuğunu (Rezidans ve Ofis Kuleleri) belirtti. Projenin 2 ana çekirdeği olduğunu, yüksek yapılarda bu çekirdeklerin etrafının hep karanlık olduğunu ve bu durumu bu projede reddettiklerini açıkladı. Ayrıca yatay sirkülaasyon için koridorların önemini vurguladı. Projeyi sandviçe benzeten mimar, koridorların doğal ışık ve manzaraya açıldıklarını anlattı. Bu sayade aynı zamanda gün ışığından yararlanarak enerji tasarrufu da yapılabildiğini söyledi.

Rezidans Kulesi, 35 kattan oluşuyor ve toplam 34 bin metrekare. 203 daireyi bünyesinde bulunduruyor. Dairelere ilişkin önemli bir detay ise 30 farklı tipte tasarlanmış olmaları olduğunu belirtti Weber. Rastgele yerleşim nedeniyle her dairenin farklı bir durumu olduğunu, alt ve üst komşuların bile birbirinden farklı odalar ve tefrişlere sahip olduğunu da sözlerine ekledi.

Daireler 950 – 1.000 metrekare arasında değişiyor.

Dairelere 3 farklı tarz giydirilmiş:
– Stil 1: less is more
– Stil 2: sophiticated
– Stil 3: back to nature

Bu 3 farklı tarzın malzemeyle alakalı olduğunu, dairelerin Stil 1’de daha sade, Stil 2’de daha süslü, Stil 3’de ise daha doğal döşendiğini belirten mimar bu durumun tamamen satış amaçlı olduğunu da kabul etti.

Proje Brigitte Weber Mimarlık’a ilk verildiğinde kendilerinden 2 tane rezidans kulesi istenmiş. Kulelerden biri daha sonra ofise dönüştürüldüğünde zorlandıklarını ifade etti Weber.

Ofis Kulesi 35 katlı ve 86 ofisi bünyesinde barındıracak. Toplam 37 bin metrekare alan kaplıyor.

Projede toplam 250 bin metrekare betonarme ve 10 bin metrekare çelik malzeme kullanıldığını söyleyen Weber, projede kolon görmemek adına sürekli denemelerde bulunduklarına değindi.

Cephede panel sistemi kullanılarak kat yüksekliğine göre bu panellerin durumu ayarlanmış ve ankre edilmiş.

Mimar cephenin tamamen cam olmasını istediğinde makine mühendisinin buna karşı çıktığını, kendilerine cam malzeme için bir kullanım oranı verdiğini ve bu hesaplar dahilinde bu cephenin ortaya çıktığını da ekledi.

Cephe tasarımında projedeki diğer etmenler gibi hiçbir şeyin tesadüfler sonucu ortaya çıkmadığını, her bir birimin özel olarak düşünüldüğünü anlattı.

Sunumun ardından sorulara geçildi.

Weber’e sorulan ilk soru, cephelerde kullanılan renklerin neden siyah ve beyaz olduğuna dair oldu. Mimar maket üzerinde birçok denemede bulunduklarını, bölgedeki hareketi yapıya yansıtıp vurgulamak için bu karşıtlığı kullandıklarını belirtti. Ying-yang’a benzettiği cephe durumundaki renk kombinasyonunu kendisinin çok sevdiğini de ekledi.

Başka bir soruda ise kulelerin yüksekliği soruldu. Mimarın cevabına göre öndeki Rezidans Kulesi’nin 155 metre, arkadaki Ofis Kulesi’nin ise 145 metre.

Gelen bir diğer soru ise Sapphire İstanbul’daki gibi bir seyir terasının Trump Towers’ta bulunup bulunmadığı konusundaydı. Mimar, 3 adet teras bulunduğunu, ancak bunların penthouse’lara ait olduğunu söyledi.

Projenin transfer merkezinin nasıl işledğine dair bir başka soru soruldu. Mimar transfer merkezine gelenlerin alışveriş merkezi içinden geçilipn metro ve metrobüs duraklarına ulaşılacağını anlattı.

Başka bir soru üzerine Weber, projenin 2011 yılının sonbaharında tamamlanacağını belirtti. Mal sahibinin Ortadoğu Otomotiv olduğunu Trump isim hakkının alındığını, inşaat ve hizmet kalitesinin kontrol edildiği anlatıldı. Projenin her evresinde Trump’ın onayının gerektiğinden ve Türkiye standartlarına göre yumuşatıldığı bahsedildi.

Projede ofis ve AVM kısımları kiralanıyor, rezidans bölümü ise satılık. Rezidansların metrekare üzerinden yaklaşık %65’inin satıldığı belirtildi.

D-Yapı’dan İlder Tokcan, malzeme ve işçilik konusunda mimarlık ofisiyle hiçbir sorun yaşamadıklarının altını çizdi.

Başka bir soru üzerine Tokcan, son trende kendilerinin de uyum sağlayarak AVM içinde kısa süreli sergi mekanları yapılacağını anlattı.

Weber, ofisindeki ve bu projede birlikte çalıştığı ekipleri överek teşekkür etti ve toplantı sona erdi.

Brigitte Weber’in önderliğindeki gezi gerçekleşti.

ARKİV Buluşmaları Hakkında
Kapalı oturumlar halinde iki haftada bir düzenlenen buluşmalarda her oturumda farklı bir proje geziliyor ve tartışılıyor.

Buluşmaların kaydedildiği videolar, ARKİV’de ilgili projelerin başlıkları altında yayınlanıyor.

Etiketler

2 yorum

Bir yanıt yazın