Space Encounters, Hollanda'nın kuzeyindeki Broek op Langedijk'te genişleyen bir aile için, 1980'lerden kalma bir ev olan, AB House'un yenileme ve dönüştürme projesini üstlendi.
1970’lerin başındaki kırsal alan düzenlemesine kadar, Broek, Zuid ve Noord-Scharwoude’nin köyleri, tekneyle erişilebilen yüzlerce küçük adaya bölünmüştü. Zamanla adaların bir kısmı koruma alanı ilan edilmiş, bir kısmı ise yerleşim alanı haline getirilmiş.
Bu yerleşim alanı, üzerinde su ile çevrili müstakil bir evin bulunduğu birbirinden ayrı arazi parçalarından oluşuyor. Evlerin mimarisi, parçalara ayrılmış hacimler ve baskın eğimli çatılarla karakterize ediliyor. Eğimli çatıların ve pencere açıklıklarının şekil ve boyutlarındaki farklılıklar ve tuğla işçiliğindeki farklılıklar konutları birbirinden ayırıyor. AB House, mevcut konut stokunun dönüştürülmesi gibi zorluklarla birlikte, kırsal kesimde yaşamanın nasıl daha sürdürülebilir hale getirilebileceğinin ve çağdaş yaşam için değişen taleplere nasıl uyarlanabileceğinin mütevazı ama belirgin bir örneği.
Evin yenilenmesi ve dönüştürülmesinin tasarımı için önemli başlangıç noktası, mevcut zemin katın düzenini korumak ve kentsel düzenlemelerde izin verilen maksimum hacme kadar inşa ederek birinci kattaki evi genişletmek olmuş. Bunu başarmak için yeni bir çatı ve birinci kat tasarlanırken, evin zemin katta parçalanmış hacimler hissi korunmuş. Çatı ve birinci kat uzantısı, mevcut tuğla yapıyı örtüyor ve bir siyah çelik yapı üzerinde duruyor.
Birinci katın çelik hasır kaplaması ve zemin katındaki beyaz boyalı tuğla, hacimlerdeki farklılıklardan bağımsız olarak her katmana kendi karakterini ve bir bütünlük duygusu kazandırmış. Zemin kat hacimlerindeki derin görüş hatları ve cömert açıklıklar, mutfak, oturma odası ve ofis alanını dışarıyla bağlarken, daha kapalı bir cepheye, spesifik açıklıklara ve ahşap iç mekana sahip birinci kat, yatak odaları ve banyo ile sınırlı ve sıcak bir atmosfer sağlıyor.
Oluklu alüminyum kaplı eğimli çatı, eve karakteristik siluetini veriyor ve bütünü birbirine bağlıyor. Geleneksel olarak kırsal bölgelerdeki eğimli çatı mimarisinin belirgin bir özelliği olan yağmur oluğu, çelik bir kiriş aracılığıyla belirgin, ancak tuhaf bir mimari özellik haline getirilmiş. Ek olarak, ev siyah çelik yapı üzerinde daire, üçgen ve kare gibi soyut açıklıklar ve prizmatik formlarla donatılmış.
Alüminyum kaplamaların kusursuz bir biçimde detaylandırılması ve sınırlı malzeme ve renk paleti, planda, cephede ve kesitte farklı unsurların bir araya gelmesini sağlıyor. Bu, 1980’lerden kalma evi, çevredeki yeşil ve su açısından zengin ortamının niteliklerini tamamen özümsemeye çalışan daha katmanlı ve çeşitli bir mimariye dönüştürüyor. Sonuç, gelenek ve modernliğin kusursuzca harmanlandığı bir ev.