Rotterdam merkezli mimarlık ofisi Studio RAP, Leiden’da ahşap ve masif mantardan sürdürülebilir bir yüzen ev tasarladı. Ağırlıklı olarak iki malzemenin, ahşap ve mantarın kullanımı, basit ama zarif detaylar yaratırken, evin yapısını da radikal bir şekilde sadeleştirmiş.
Ev sahibi Leiden şehrinin kanalında konumlanacak yenilikçi ve sürdürülebilir bir yüzen ev tasarlanmasını istemiş. Ana kütle tasarımı, evin canlı işlevlerini temsil eden ve aynı zamanda tek bir yüzen konteyner görünümünden kaçınan bir dizi atmosfer olabileceği fikrine dayanarak daha küçük modüller halinde planlanmış ve kanalın karşı tarafındaki yemyeşil doğaya doğru döndürülmüş. Daha sonra modüller arasına ekstra paneller eklenerek ve katlanarak karmaşık 3 boyutlu oluklu duvarlar ve bir çatı oluşturulmuş.
Yüzen evin standart olmayan yapısını tasarlarken, origami ilkelerinden ve katlanmış yapılardan esinlenilmiş. Bu yük taşıyan yapı, iç kaplama olarak açıkta bırakılan katı, ahşap ve biyo-esaslı bir malzeme olan Çapraz Lamine Ahşap (CLT) ile hayata geçirilmiş. Yapı mühendisleri ile yakın işbirliği içinde kıvrımlar tasarlanarak duvarlar ve çatı için parametrik olarak optimize edilmiş bu şekilde 2.000 kg’dan fazla keresteden tasarruf sağlanmış.
Ahşap yapı yalnızca mantarla kaplanmış, düşük yoğunluklu mantar yalıtım katmanı ve mantar harcı katmanıyla yapıştırılmış yüksek yoğunluklu mantar dış katman yoluyla sağlıklı ve konforlu bir iç iklim ile nefes alan duvarlar yaratılmış. Bu projede kullanılan genişletilmiş mantar, binaya son derece düşük karbon ayak izi sağlayan benzersiz bir ekolojik kökene sahip saf bitki bazlı bir malzeme olarak seçilmiş. Tüm mantar modülleri CNC ile kesilmiş ve aralarında düzgün bağlantılarla ısmarlama pencere detayları oluşturulmuş.
Projenin tüm aşamaları, tasarımdan inşasına kadar tamamen dijital olarak gerçekleştirilmiş. CLT ve mantar için tüm dijital üretim verileri ve yapısal hesaplamalar doğrudan dijital tasarımı üzerinden yapılmış. Tamamen dijital bir iş akışının avantajı, her şeyin dijital ve dolayısıyla değişken kalması ve böylece inşaat sürecinin sonlarına kadar herhangi bir sorun olmadan değişiklik yapmanın mümkün kılınması olmuş.
Bu sayede farklı tasarım senaryoları planlama, teknik ve finansal fizibilite açısından kolayca test edilebilmiş. Sürdürülebilirlik, bu dijital iş akışının merkezinde yer almış ve çoğu tasarım kararına da öncülük etmiş; bu şekilde proje, sektörü sürdürülebilir mimariyle daha ileriye taşımayı ve geleneksel inşaat malzemeleri ve yöntemlerinin kullanımının ötesine bakmayı hedeflemiş.