İkonik Sandalye Tasarımları serimizin ikinci derlemesi ile devam ediyoruz. Bu derlememizde tanıtacağımız tasarımlar, Marcel Breuer'dan Wassily Chair, Alvar Aalto'dan Paimio Chair ve son olarak Mies van der Rohe ve Lilly Reich'in ortak tasarımı Barcelona Chair olacak.
Marcel Breuer, Wassily Chair’i bisiklet kadrosunu oluşturan borulardan ve De Stijl akımının konstrüktivizm ekolünden etkilenerek tasarlamış.
Breuer, Wassily Chair’in doğuş hikayesini şöyle anlatıyor: “O zamanlar oldukça idealisttim. 23 yaşımda, genç bir mimarla arkadaş oldum ve ilk bisikletimi aldım. Bu genç arkadaşla bisiklet sürüp sohbetler ettik. Son 20-30 yılda mükemmel bir yapısı olduğu için bisikletlerin hiç değişmediğini söyledim. Bisikletlerin formu hala orijinalindeki gibi. Bu parçaları nasıl yaptıklarını hiç gördün mü? Bu gidonları nasıl büktüklerini görmek ilgini çekecektir, çünkü o çelik boruları makarna gibi bükerler.”
Ünlü ressam Wassily Kandinsky’nin tasarıma hayran kalması üzerine Breuer, Kandinsky için bir kopya üretmiş ve o günden beri tasarım ünlü ressamın adıyla anılıyor.
Kullanmak istediği malzemelerin yeterince esnek olmaması, rahat bir oturma elemanı tasarlamak isteyen Alvar Aalto’yu yeni yöntemler keşfetmeye yönlendirmiş. 1931-1932 yılları arasında tasarlanan Paimio Chair, kontraplak malzemesinin sınırlarını zorlayan bükümlü bir yapıya sahip.
Bu sandalyeyi ikonik yapan şey hem malzemeyi hem de tasarımcıyı özgür bırakan nitelikteki amorf yapısı. Rahatlığı kadar heykelsi duruşuyla da beğenilen sandalyenin adı güneybatı Finlandiya’da bir tüberküloz sanatoryumu ve tüm mobilyalarını tasarladığı kasabadan geliyor.
Aalto, hissi ve yalıtım özellikleri nedeniyle sandalyenin yapımında materyal olarak yerli huş ağacını tercih etmiş ve bunun için daha organik bir form geliştirmiş.
Aalto’nun en çok bilinen sandalye tasarımı Paimio Chair’in hastane koridorlarında kullanılması düşünüldüğü için sandalyenin sırt kısmındaki açı hastaların rahat nefes alabileceği şekilde tasarlanmış.
Bauhaus döneminde birçok tasarımcı ve mimar, seri üretimde üretilebilecek “herkes için” olabilecek ürünler ortaya koyma eğilimindeydi. Ancak Barcelona Chair bir istisna.
Seri üretim için değil belli bir statü için Mies van der Rohe ve Lilly Reich tarafından 1929 Uluslararası Barselona Sergisi’ndeki Alman Pavyonu için tasarlandı.
Modernist estetiğin ikonik örneklerinden olan bu sandalye Ludwig Mies van der Rohe’nin “less is more” sözünün vücut bulduğu bir tasarım.