Kentsel dönüşüm de SGK ve Sağlık Bakanlığı'nın 1930 model ilaç alım politikalarına benzerse memleket orta gelir tuzağında kalır.
Değildir. Bir süredir, bugüne egemen olan “İnşaat ya Resulallah” yaklaşımı ile başımızın nasıl belaya girebileceğini anlatmaya çalışıyorum. Arsa rantının sıkı bir biçimde vergilendirilmemesinin hem kayıt dışılığı arttırdığı hem de sanayimizin bir ileri aşamaya sıçramasını engellediği kanaatindeyim. Tasarruf oranları için de kötü olduğunu düşünüyorum. Bu ikinci rant ekonomisi döneminden çok şikâyetçiyim. Ama bakın bu inşaat furyası ille de ve bizatihi kötü değildir. Kentsel dönüşümün, Türk sanayii açısından iyiye de kullanılabileceğine inanıyorum. Sanayinin akıllı teşviklere ihtiyaç duyduğu bir dönemde, bizim sorunumuz daha akıllı teşvik tasarlamayı bilmemek. Gelin bakın, “İnşaat ya Resulallah” dönemi sanayimiz açısından nasıl olumlu olabilir?
İçinde bulunduğumuz çağın en temel eğilimi teknolojik gelişmedir. Teknolojinin ve sanayinin sınır tanımadığı bir çağdayız. Bunun manasını kafanızda canlandırabiliyor musunuz? Sanayi devriminden sonraki ilk iki yüzyılda, 1750-1950 arasında, sanayi ve teknoloji, dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 15’ini ilgilendiriyordu. O çağ bir ayrışma çağı oldu.
Bugün sanayi ve teknolojinin artık dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 75’inin yaşamlarını etkileme sürecinde olduğu bir yeni dönemdeyiz. Çağımız, artık bütün milletler için bir yakınsama çağıdır. Bunu sanayi ve teknolojinin yayılma hızına ve kolaylığına borçluyuz. Türkiye’nin bu yeni dünyada işinin neden zor olduğunu görebiliyor musunuz? Durgun bir tarım ülkesinden, 1980 reformları ile orta teknolojili bir sanayi ülkesi olarak çıktık. Bizim gibi pek çok ülkede artık bir sanayi tabanı var. Rakiplerimizin sayısı arttı. Eskiden ucuz emek rekabet için yeterdi. Geldiğimiz noktada yetmiyor. Şimdi bir yeni yapısal hamleye ihtiyacımız var. Türkiye önüne gelen fırsatı göz göre göre kaçırıyor. Halbuki fırsatlar cuma namazına benzer. Gitti mi gider.
Şimdi kafamızdaki en çılgın proje, kentsel dönüşümdür. Kentsel dönüşüm, daha fazla inşaat demektir. Kentsel dönüşüm sürecinde, yeşil binalar tasarlayacak, bu binaları yurtiçinde üretilen yüksek katma değerli inşaat malzemeleriyle inşa edebilecek yeterliliğe ulaşamazsak, olsa olsa bir ezikler cenneti oluruz. Halkı, orta ikiden terk, beceriksiz ama karnı tok, sırtı pek, siyaseti salı parti grup toplantıları tadında bir yer olur. Milleti orta ikiden terk ülkenin siyaseti meddah eğlencesinden öteye gidemez. Böyle bir ülkenin gözde sanayii demir çelik ve çimento olur. Bildiğiniz inşaat demirini üretip satarak kimse eziklikten kurtulamaz. Memleket, halen böyledir.
Peki, inşaat furyasından bir hayır çıkmaz mı? Çıkar. Türkiye’nin elbette bir kentsel dönüşüm sürecine ihtiyacı vardır. Depreme dayanıklı, içinde araba ile dolaşılmak zorunda kalınmayan, kadın ve çocuk dostu şehirlerde yaşamak bizim de hakkımızdır. Kentsel altyapıya sahip, birbirinden ayrılmış, TOKİ usulü kaleler toplamından ibaret olmayan kenti ben de isterim. On yılda yıkılıp yeniden yapılmak için değil; yüz yıl için tasarlanmış, enerji tasarrufuna önem verilerek inşa edilmiş yeşil binaları kim istemez! Türkiye’de önümüzdeki yıllarda elden geçirilmesi gereken bina sayısı 7 milyondan fazladır. Mesela, Macaristan ve Danimarka’nın toplam bina sayısı da bu civarlarda. Gecekonduya benzeyen binaları yapmaya devam edeceksek buradan ileri teknolojili sanayi için hiç iş çıkmaz. Ama bu fırsatı inşaat yapım ve inşaat malzemesi sektörlerimize çığır atlatmak ve de müşavirlik hizmetlerini çağa uygun hale getirmek için kullanacaksak gün bugündür. İş, düzenlemeleri doğru tasarlamak ve kamu alımlarını hedefe uygun kullanmakla alakalıdır.
Kentsel dönüşümle inşaat sektörü arasındaki ilişki, kamunun sağlık politikalarıyla ilaç sanayii arasında da vardır.
TEPAV araştırmacısı Selin Arslanhan’ın çalışmasında, SGK ve Sağlık Bakanlığı’nın fiyat ve geri alım politikalarının, ilaç sanayiinde yüksek katma değerli bir yapıya geçişi teşvik etmediği gösteriliyor. Kentsel dönüşüm de SGK ve Sağlık Bakanlığı’nın 1930 model ilaç alım politikalarına benzerse memleket orta gelir tuzağında kalır.
İnşaattan ileri sanayi hamlesi çıkar. Çıkarmasını bilen için çıkar elbette.