Sağır öğrencilere sosyal bilimler eğitimi veren tek üniversite olan Gallaudet Üniversitesi'nin mimarları DeafSpace/SağırMekan kavramını yeniden tanımlıyor.
Washington DC’deki Gallaudet Üniversitesi, farklı seviyelerde işitme engeline sahip öğrencilerine lisans, yüksek lisans ve doktora derecelerinde eğitim veren 150 senelik bir kurum. Tüm derslerin işaret diline çevrildiği üniversitenin eğitim programı sosyal bilimler, fen bilimleri ve sanat programlarını kapsıyor. 1864’te kurulan üniversitenin bugün toplam 1900 öğrencisi var.
Sağır öğrenciler için sosyal bilimler programına sahip dünyadaki tek okul olan Gallaudet Üniversitesi aynı zamanda yeni doğan bir akıma da öncülük yapıyor: DeafSpace. Türkçeye SağırMekan olarak çevirebileceğimiz kelime, sağır olma durumunu eksiklik değil “bir var olma biçimi” olarak gören ve bu durumun kendine has özellikleriyle gurur duyan bir bakışın ürünü. 10 senedir üzerinde çalışılan DeafSpace araştırmaları, sağır insanların mekânı algılama ve yaşama biçimleriyle şekilleniyor.
© Dangermond Keane Architecture
“SağırMekan” araştırmaları ilk olarak küçük atölyelerle başlamış. Bu atölyelerde sağır insanların iyi bilinen fakat o zamana kadar kodlanmamış duyarlılıklar belirlenerek sonunda bir çeşit anahtar prensipler listesi oluşturulmuş. Gallaudet University DeafSpace Project ve mimar Hansel Bauman yönetiminde, Dangermond Keane Architecture’ın da yardımıyla, yeni yapılacak binaların tasarımında ve iyileştirme projelerinde kullanılmak üzere geliştirilen temel prensipler, masterplan kararlarından yapı ölçeğine kadar kullanılabilecek bir kitapçığa dönüşmüş.
Araştırmanın ilk senelerinde, araştırmacıların “visu-centric” diye söz ettikleri, duymayan insanlar için görmenin önemine işaret eden DeafSpace kavramı zamanla dönüşüm geçirmiş. Kampüs planlamasını yöneten ve yeni kurulan DeafSpace Institute’ün de yöneticileri arasındaki Hansel Bauman artık görme duyusuna odaklanan bu tanımdan kaçındıklarını söylüyor. Son yıllarda sadece sağır değil görme engelli öğrencilerin sayısında da artış olduğunu söyleyen Bauman, DeafSpace’in sadece duyma yetisini görme yetisiyle ikame etmekle ilgili olmadığını; bu tip mekanların zengin ve çok yönlü duyumsamaya açık, hareketi kolaylaştıran, tanımlı ve mutlu eden mekanlar olduğunu belirtiyor..
© Dangermond Keane Architecture
DeafSpace belli kurallar koymaktansa, tasarımcılar için sürekli araştırmaya ve gelişime açık bir çerçeve sunuyor. Alandaki araştırmalar duyular arası ilişkiler üzerine de önemli bulgular sağlıyor. Şu ana kadar araştırmada gelinen noktada, mekanla ilişkili 5 temel başlık belirlenmiş: Mekan ve yakınlık, duyusal erişim, hareketlilik ve yakınlık, ışık ve renk, akustik.
Duyusal Erişim:
Çevreye dair mekansal oryantasyon ve farkındalık kişinin kendini iyi hissetmesi için temel bir gereklilik. Sağırlar etraftaki aktiviteleri, gölgelerin hareketi, titreşimler, etraftaki insanların küçük hareketleri gibi kendini hemen belli etmeyen görsel ve dokunsal veriler aracılığıyla okuyabiliyorlar. Yapılı çevreler, bu mekansal farkındalığa 360 derece olanak sağlayacak ve mekansal oryantasyonu kolaylaştıracak şekilde tasarlanıyor.
Mekan ve Yakınlık:
İşaret dili iletişimi için taraflar arasında işaret dilinin görsel olarak algılanabilmesine uygun bir mesafe gerekiyor ki bu sesle anlaşan iki kişinin arasındaki mesafeden bir miktar daha fazla. Grup iletişiminde ise bu mesafenin bütün grubu görebilecek şekle bürünmesi gerekiyor. Bu ihtiyaçlar mekanın büyüklüğünü ve kurgusunu değiştiriyor.
Hareket ve Yakınlık:
Hareket halinde iletişime geçenlerin hem karşılarındakini görmeleri hem de çevredeki diğer hareketleri algılayarak tepki verebilmeleri gerekiyor. Dolaşım ve toplanma alanlarının kesintisiz hareket etmeye uygun olmasına önem veriliyor.
Işık ve Renk:
Kalitesiz ışık hem göz yorgunluğuna hem dikkat kaybına neden oluyor. Sağır insanların ihtiyaçlarına göre şekillenmiş yumuşak ve dağılan ışık kaynakları ve gün ışığının kontrolü önemli bir tasarım girdisi oluyor. Renk ise ten rengiyle tezat seçilip, işaret dilinin daha net ve anlaşılır olması sağlanabiliyor.
Akustik:
Farklı türlerde ve seviyelerde duyma yetisine sahip sağır kullanıcılar için sert yüzeylerde yankılanan sesler oldukça dikkat dağıtıcı ve rahatsız edici olabiliyor. Bu yüzden yankının ve arkaplan gürültüsünün en aza indirilmesi sağırmekan tasarımının önemli bir gerekliliği.