3. Köprü Yerine Yaşam Platformu, Ankara'da yapılacak Boğaz'a 3. Köprü ve Kuzey Marmara Otoyolu ihalesi öncesi protesto çağrısı yaptı.
Ankara’da Karayolları Genel Müdürlüğü’nde yapılacak ihaleyi protesto edecek Platform, tüm 3. Köprü karşıtlarını bir araya gelerek protestoya katılmaya çağırdı. Yapılan çağrıda, “Cinayetin ihalesi 10 Ocak’ta. 3. Rant köprüsüne karşı İstanbul’u ve yaşamı savunmak için 10 Ocak’ta Ankara’dayız.” denildi. Başbakan Erdoğan’ın İstanbul Belediye Başkanı iken 3. Köprü için sarf ettiği , “”İstanbul’a karşı cinayet” sözü de çağrıda hatırlatıldı. Platform, taleplerini de çağrının sonuna ekledi: “Bizim teklifimiz çok açık: İnsanca bir yaşam, yaşanabilir bir İstanbul için köprü değil orman, köprü değil su, köprü değil toplu ulaşım istiyoruz.” AKP döneminde nereden geçeceğinden, güzergâhlarına, ihale sürecinden, maliyetine kadar tartışılan İstanbul’a 3. köprüye neden karşı çıkılması gerektiğini gelin 10 soruda hatırlayalım…
İstanbul’un ilk boğaz köprüsü 1973’te, ikincisi 1988’de açıldı. O zaman gösterilen gerekçeler, iki kıta arasındaki ulaşımı kolaylaştırmak ve trafik sorununu çözmekti. Ama sorun daha da içinden çıkılmaz hale geldi. Çünkü köprüler trafiği azaltmıyor, aksine kendi trafiklerini yaratıyor.
Doğru değil. Çünkü 3. Boğaz köprüsünün yapımına gerekçe gösterilen transit trafiğin boğaz geçişlerindeki payı sadece yüzde 2-3.
Kentte toplu taşımacılığa gereken önemin verilmemesi. Dolayısıyla köprüler, insanların değil, araçların karşıdan karşıya geçişlerine hizmet ediyor. Özel araçların yarattığı trafik sıkışıklığını karşılamak için İstanbul Boğazı’na 2020 yılında 7 köprü, 2040 yılında 70 köprü yapılması gerek!
İstanbul, ortasından büyük bir su yolu geçen bir deniz kenti. Böyle bir kentte, özellikle boğaz geçişlerinde deniz, toplu ulaşım için başta gelen hızlı, etkin ve düşük maliyetli seçeneklerden birisi.
İki yaka arasında daha dengeli bir nüfus dağılımı yaratılmalıdır. İnşasına başlanan raylı geçişin bir an önce hizmete geçirilmesi sağlanmalı. Köprüler üzerindeki karayolu toplu taşımacılığının kalitesi arttırılarak özel araç kullanımını caydırıcı tedbirler alınmalıdır.
Boğaz köprüleri İstanbul’un plansız ve sağlıksız biçimde kuzeye doğru genişlemesini teşvik ederek planlanmamış nüfus artışına neden olacak. Çarpık nüfus dağılımı ve plansız arazi kullanımı, kentin yaşam damarları olan ormanlar ve su kaynaklarının yok edilmesiyle ve kentte yaşayanların tümünün yaşam koşullarını bozulmasıyla sonuçlanacak. 3. Köprü bu çarpık gelişmeyi daha da hızlandıracak. Daha şimdiden köprü güzergâhı üzerindeki araziler el değiştirerek büyük sermaye grupları tarafından satın alınmaktadır.
Büyük inşaat şirketleri, arazi spekülatörleri, bankalar, petrol devleri, otomotiv şirketleri… 3. Köprü’nün bağlantısı olan Kuzey Marmara otoyolu projesinin yüzde 12’lik bölümünü aslında orman olan ve 2-B olarak anılan arazilerinden oluşuyor.
3. Köprü kentin kuzeyinde yoğunlaşan son doğal yaşam alanları üzerinde geri dönülemez yıkıcı sonuçlar yaratacak. Sadece köprünün yapımı sırasında, 2 milyon ağaç kesilecek. İstanbul’un su sorunu daha da ağırlaşacak; geçimini ormandan sağlayan çok sayıda orman köylüsü yoksullaşacak; hava kirliliği artacak ve yaban hayatı daha da tahrip olacak.
Doğa ve insanlar üzerinde yıkıcı sonuçlar yaratacak bir karar olan 3.Köprü projesinin yapımı için 6 milyar dolarlık bir maliyet biçiliyor. İktidarın otoyolları ve boğaz köprülerini özelleştirme planlarıyla birlikte ele alındığında, 3. Köprü halktan toplanan vergilerin ve kamusal kaynakların talan edilmesi demek. 3. Köprü, Marmara bölgesinin tamamını etkileyecek olan Kuzey Otoyolu projesinin bir parçası.
Bugüne kadar hiçbir bilim insanı, bilimsel kurum ya da meslek örgütü, 3. Köprü’nün İstanbul için bir ihtiyaç olduğunu savunmadı. Aksine 3. Köprü’nün İstanbul’a vereceği zararlar bilimsel açıdan kanıtlandı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi bünyesinde çalışan bilim insanları ve mühendisler tarafından hazırlanan kentleşme planında bile, 3. Köprü kente karşı bir tehdit olarak belirlendi.
Köprü’nün 29 Ekim 1973’te, Cumhuriyet’in 50 yıl anıtı olarak hizmete girmesinden itibaren Boğaz’a köprü her zaman tartışılan gündemlerden biri oldu. İlk köprüden birkaç yıl sonra 2. Köprü gündeme geldi. İkinci Köprü’nün kullanıma açıldığı 1988 yılından yine kısa bir süre sonra 3. Köprü tartışmaları başlamıştı. 3. Köprü’yü kamuoyunun önüne ilk kez bir proje olarak çıkaran Bedrettin Dalan’dan sonra, İstanbul Büyükşehir Belediye başkanlarının 3. Köprü’ye karşı tavır sergiledikleri; bunu çeşitli vesilelerle ifade ederek, tüp geçişten yana tavır aldıkları biliniyor. Şimdi Başbakan olan Recep Tayip Erdoğan, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı yaptığı dönemde, 3. Köprü’ye sıcak bakmadığını belirtmiş, Boğaz’dan geçişe köklü bir çözüm getirmek için tüp geçişin takipçisi olacağını ifade etmişti. Ancak Erdoğan ve AKP döneminde de Boğaz’a köprü tartışmaları bitmedi. Başbakan Erdoğan ve Bakanlar katıldıkları davetlerde ve açıklamalarında 3. Köprü’ye methiyeler düzdü. Gerçekleşecek ihale, siyasette ‘Dün dündür, bugün bugündür’ anlayışının devam ettiğini gösteriyor.
2 yorum
Bir mimar ya da şehir plancısı olmamama rağmen şunu diyebilirim; 3. köprü büyük görgüsüzlük. Hangi gelişkin ülkede karayolu bu derece kullanılıyor? Sadece ve sadece gayrimenkulle ilgili bir hadise bu ötesi yalan! Yazık; kültür ve turizmle trilyonlar kazanabilecek bir şehre yazık oluyor!
İstanbulun karisik duzenine ihtiyaci oldugu bir koprudur,siyasetciler popilizm projelerini gecmisten gunumuze isliyorlar,kent zamaninda metropol olarak tasarlansaydi,kopruye hic ihtiyac olmazdi,ihtiyac var isede bu toprak altindan yapilmali,sehrin gorunumune bir katkidan ziyade,aslinda yollariyla istanbulu orjinalliginden ayiriyorlar,Sehrin kultur dokusu diye birsey kalmiyor,fakat kopruyu tasarlayanlarda mimarlar.!