Kent ve özellikle İstanbul için açılan önemli bir yarışma olarak heyecan yaratan Gelecek İstanbul Yarışması'nda akademisyen kategorisinde ödül alan projeler, Çarşamba Seminerleri kapsamında sunuldu.
İnanlar İnşaat’ın desteğiyle Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi tarafından açılan yarışmada amaçlanan, git gide büyüyen İstanbul için alternatif gelecek önerileri ortaya koymaktı. Yarışma, Çağlar Keyder, İlhan Tekeli, Murat Güvenç ve Sema Erder gibi kent çalışmalarında önemli katkıları olan isimlerin yer aldığı güçlü jürisi ile de dikkat çekmişti. Ödül alan projeler MSGSÜ’de Çarşamba Seminerleri kapsamında sunuldu.
Yarışma, kent özelinde açılan bir yarışma olarak hem planlama hem de mimarlık alanında ses getirirken açıldığı günden itibaren de bazı eleştirilerle karşılaştı. Bir taraftan farklı akademik mecralarda üniversite-sermaye işbirliği olarak öne sürülen bu yarışmada MSGSÜ’nün adının geçmesi tartışılırken diğer taraftan yarışma sürecinin pek de şeffaf biçimde ilerleyememesi önemli bir sorun olarak görüldü.
İlk sunuşu, projeleri eş değer ödüle layık görülen Yıldız Teknik Üniversitesi’nden Yiğit Evren gerçekleştirdi. Projelerinde zanaat eksenli canlandırma modeli geliştiren Evren ve ekibinin örnek çalışma alanı Kapalıçarşı’ydı. “Kuyumculuk Mahallesi” başlığıyla İstanbul tarihi kent merkezinin somut olmayan kültür mirasıyla sürdürülebilmesi üzerine öneri geliştirdikleri projelerinde, üretim geleneği ile mekanın birlikteliğine vurgu yaptıklarını söyledi. Aynı zamanda Kapalıçarşı’da bir üretim kültürünün geliştiğini, çarşıdaki sosyal ilişkilerin adeta kuyumculuğun yazılı olmayan müfredatını oluşturduğunu aktardı.
İkinci sunuş, projeleri eş değer ödüle layık görülen YTÜ’den Kerem Ekinci oldu. Projelerinde aslında kent ölçeğinde pek de değinilmeyen bir konu olarak mimarlık üretimini ele alan Ekinci ve ekibi, “Mimalık neden ele alınmıyor? Kentte iyi bir mimarlık üretimi gerçekleşirse yaşam için alan kazanılabilir mi?” sorularıyla yola çıkıyor. Projelerinde, son zamanların en çok konuşulan konularından biri olarak kentsel dönüşümde yerinde dönüşüm söylemine değinen ekip, yerinde dönüşümün hem bir gereklilik hem de zorunluluk olduğunu vurguluyor. Diğer taraftan kentsel alanlardaki yoğunluk artışına alternatif öneriler sunarken iyi mimarlığı içeren planlı yoğunluk artışının kentlerde sorun oluşturmayacağını belirtiyor.
Üçüncü sunuş, projeleri birincilik ödülüne layık görülen MSGSÜ’den Erbatur Çavuşoğlu ve Julia Strutz tarafından gerçekleştirildi. Projelerinin ana başlığını, Erol Tümertekin’i anarak “Kent dediğin insandan gayrı ne ola ki?” olarak belirleyen ekip projelerinde, herkesin faydalanabileceği, yaşanılabilir bir kentin kurulması için alternatif yaklaşımlar sunuyor. İstanbul genelindeki kentsel sorunların çözümüne odaklandıkları ve bu sorunların çözümünde insan odaklı bir bakış açısı geliştirdikleri projelerinde birçok öneri ortaya koyuyorlar. Kıyı ve ormanların kötü kullanımına karşılık çok fazla yatırım gerektirmeyecek şekilde insan kullanımına açılması, afet riskli alanların dönüşümünde insanları borçlandırmayan, düşük metrekarelere mahkum etmeyen kooperatif ve dayanışma modeli ile yürütülen bir dönüşüm, kent rantlarının kamuya aktarılması için adil bir vergilendirme sistemi, ücretsiz toplu taşıma bu önerilerden bazılarıydı.
Dördüncü sunuş, projeleri eş değer ödüle layık görülen MSGSÜ’den İnci Şahin Olgun ve Bahar Aksel Enşici tarafından gerçekleştirildi. İstanbul’da kent ve su ilişkisine odaklandıkları projelerinde ekolojiyi merkeze alan öneriler geliştiriyorlar. Kağıthane, Cendere Vadisi üzerinden geliştirdikleri projede su kültürünün kent yaşamıyla nasıl bütünleşebileceği, suyun bir risk olmaktan çok kentsel yaşam için önemli bir değer olduğunu vurguluyorlar.
Beşinci ve son sunuş, projesi eş değer ödüle layık görülen MSGSÜ’den Erdem Erbaş tarafından gerçekleştirildi. Projesinde Kartal bölgesine odaklanan Erbaş, Kartal Alt Merkezi’nde toplumsal-ekonomik-ekolojik sürdürülebilirlik çerçevesinde yerel ekonomik gelişmeyi sağlayıcı akıllı büyüme önerileri üzerinde duruyor. Öncelikle Kartal’ın içinde bulunduğu planlar ve kentsel tasarım projelerini detaylı biçimde değerlendiren Erbaş, bunları eleştirirken çözüm önerisinin neler olabileceğinin düşünülmesi gerekliliğinden yola çıkıyor. Proje gelişimi sürecinde plan sözleşmelerinde açık, şeffaf ve hesap verilebilir bir sürecin işlemesi, kamu özel ortaklıklarının geliştirilmesi, projenin getireceği değer artışının sosyal konut alanlarına, sosyal projelere veya teknik alt yapıya aktarılması Erbaş’ın önerilerinden bazılarıydı.
Jüri üyelerinden Haydar Karabey, gelecekte bu yarışmanın sürdürülmesinin istendiğini belirtti. Bundan sonraki yarışmaların daha spesifik konularla açılacağını, bu konuda da önerilerin beklendiğini ve sonraki yarışmalara daha geniş katılımın gerçekleşmesini ümit ettiğini vurguladı.
Yarışma katılımcılarından Aslı Kıyak İngin, sürecin doğru yönetilemediğine dair endişelerini aktardı. Yarışmaya katılırken bazı konuların yerel yönetimlere görünür kılınması amacıyla katılma kararı aldığını fakat bunun çok zayıf olduğunu, yarışmanın iyi duyurulamadığını söyledi. Bu sunumun karar vericiler tarafından da izlenmesi gerektiğini belirten İngin, ikinci yarışmaya geçmeden bu konunun iyi tartışılması ve gereken önlemlerin alınması gerektiğini vurguladı. Yarışma sürecindeki sorunlar hakkında konuşan İnci Şahin Olgun ise, yarışma sürecinin doğru yönetilememesinin amatör ruhtan kaynaklandığını söyledi. Organizasyonun yönetilmesinin çok zahmetli bir iş olduğunu, bazı iletişim kanallarının atlanmasının, duyuruda sorunlar çıkmasının amatörlükten kaynaklandığnıı belirtti.
Erdem Erbaş, İstanbul’da yaşayan herkesin bu kente dair fikirlerinin olduğunu, bu anlamda fikir olarak bu yarışmanın ortaya çıkmasının çok önemli olduğunu söyledi. İstanbul için yeni ve alternatif bir öneri sunmanın zor bir iş olduğunun altını çizen Erbaş, önemli isimlerden oluşan bir jürinin bu platformda bir araya getirilmesi, tartıştırılmasının da yarışmaya katılım kararını oldukça etkilediğini belirtti.
Erbatur Çavuşoğlu ise yarışmaya dair tartışmalarla ilgili şunları söyledi: “Hepimiz İstanbul’a dair çalışan, düşünen insanlarız ve bugüne kadar kimse bize fikrimizi sormadı. Bu anlamda İstanbul üzerine böyle bir tahayyül yarışmasının ortaya çıkması çok önemli ve bir ilk. Bu yarışmanın devam etmesi çok iyi olur. İnanlar sadece bu yarışmanın sponsoruydu, yarışmayı düzenleyen MSGSÜ’dür. Dolayısıyla bizim İstanbul’a dair sözümüz var ve soranlara selam olsun!”
Yiğit Evren ise, kamu desteğini arkasına alamayan plancının kentsel mücadeleye yenik başladığını, plancıların kamuya sesini duyurabilmesi açısından bu yarışmanın çok önemli olduğunu vurguladı.