Belediye seçimleri 2, genel seçimler ise 3 yıl sonra.
Yeni bir Anayasa yapabilir miyiz? Yaparsak neler değişir? Başkanlık veya yarı başkanlık sistemi gelir mi? Şu anda kestirmek güç. Ama seçimlere gelindiğinde AK Parti’nin elinde çok büyük kozlar olacağı açık. Seçimlerde konuşacağı gerçekleştirilmiş veya gerçekleştirilme aşamasında o kadar çok proje olacak ki.
3. Boğaz Köprüsü. Çevre yolları. İzmir-İstanbul otoyolu. Körfez geçişi… Üsküdar-Çekmeköy/Sancaktepe metrosu. Hizmete alınmış ve milyonlarca yolcu taşıyan Kadıköy-Kartal metrosu. Bitme aşamasına getirilmiş dünyanın en büyük yolcu kapasitesine sahip birkaç havalimanından biri olan 3’üncü havalimanı. Devreye giren Marmaray. Hemen yanı başında inşaatı süren araçların kullanacağı yeni bir tüp geçit. Taksim-Eminönü metrosunun Haliç üzerinden asma köprüyle geçişi…
Kanal projesi ve iki büyük şehir için atılmış veya atılacak adımlar da bu projelere ister ekleyin ya da hayal olarak kalsın. Fark eder mi?
Bununla bitmiyor.
Depreme hazırlık amacıyla çıkarılan dönüşüm yasası, İstanbul’u dev bir şantiyeye çevirecek. Pek çok bina yıkılacak yerine daha modern ve sağlıklı binalar yapılacak.
Tarihi bölgelerin yeniden aslına uygun imarı ise bir hayli yol almış olacak.
(Geçen gün Beyoğlu/Tarlabaşı’nı adeta yeni baştan şehrin merkezi haline getirecek bir projeyi inceledim. Yüzlerce bina yıkılıyor. Arka tarafta kalmış Süryani kilisesi ortaya çıkıyor. Cadde üzeri ve arka sokakları modern alışveriş merkezi haline getiriliyor. 5 yıllık zahmetli bir uğraştan sonra bina sahipleriyle anlaşılmış, bir yandan yıkım yapıyorlar, bir yandan yıkılmayacak binaları belirliyorlar. Cadde üzerindeki işyerlerinin metre karesini şimdiden 5 bin doların üzerinden satışa çıkarmışlar.)
Elbette iktidara ve belediyeleri yönetmeye talip olanlar yapılamayanları gündeme getirecek. İktidar da yapılanları dile getirecek. İstanbul ve büyük kentlerde çarpık kentleşmeden bahsetseniz, “yapıyoruz, değiştiriyoruz” diyen bir iktidar var. Artık insanı çileden çıkaran trafikten bahsetseniz, “toplu taşımaya önem verdiğini ispat eden projeler” dile getirilecek. Yani demem o ki muhalefetin işi gerçekten zor. Eğer ülke siyasi bir gerginlikle tercih yapmak zorunda kalınırsa muhafazakar-milliyetçi çizgi seçimleri kazanıyor. Yok eğer normalleşme sürecine girilince bu kez de hizmete destek ön plana çıkıyor.
Kimseye akıl vermek haddime düşmez. Ancak muhalefetin toplumu iktidar partisinden daha iyi yapacağına ikna etmesi gerekiyor. Konuyu şişli belediye Başkanı Mustafa Sarıgül’e getirmek istiyorum. Sarıgül’ün özelliği tam bu noktada ortaya çıkıyor. (Kendisi böyle bir işe talip mi bilmiyorum.) Yani var olan işleri devam ettirecek ve ileriye taşıyacak yerel belediyecilik tecrübesine sahip olması.
Yani iş yapar algısı onu potansiyel adaylar içinde öne çıkaran bir özellik. Bana göre halk belediye seçimlerinde çok basit anahtar sorularla karar veriyor. Hizmet üretiyor mu? Edecek mi? Daha iyisini yapar mı? Kimse yılların birikmiş sorunlarını papağan gibi tekrarlayandan hoşlanmıyor. Hayalci olanları da sevmiyor.