11 Aralık'ta İş Sanat'ta yapılan T Buluşmaları'nın ilkinin konuğu Sou Fujimoto oldu.
Trakya Cam tarafından bu yıl ilk kez düzenlenen T Buluşmaları’nın ilk konuğu Sou Fujimoto oldu. Japonya çağdaş mimarlığının önemli temsilcilerinden biri olan Fujimoto, kendine has mimarlık tarzını ortaya koyan düşüncelerini izleyicilerle paylaştı. Projeleri üzerinden tasarım düşüncelerini aktaran Fujimoto’nun konuşması büyük ilgiyle izlendi.
Projelerinde şeffaflığı öne çıkaran ve zıt unsurları bir araya getiren tasarımlarıyla ön plana çıkan Fujimoto, konuşmasında şimdiye kadar hep karşı kutuplarda görülen doğa ile mimarlık arasındaki ilişkinin yeniden düşünülmesi gerektiğini belirterek aynı zamanda mimarlık aracılığıyla farklı şeffaflıkların kurgulanabileceğini de vurguladı. Doğa ile yapılı çevre arasındaki benzerliğe dikkat çeken Fujimoto, iki ortamın da küçük parçalarla çevrili olduğunu ve bunların tasarımın kaynağı olarak değerlendirilebileceğini söyledi.
Fujimoto projelerini anlatmaya, Serpentine Gallery 2013 pavyonu tasarımı ile başladı. Çelik boruların birbirine tutturularak grid sistemde yükseltilmesiyle ortaya çıkan tasarımını bir buluta benzeten mimar, duvar veya cam ile bölünmeyen bu mekanda şeffaflığın çok sağlam bir kurguyla oluşturulduğunu söyledi. Bu yapıyı bir kütle gibi tasarlamadıklarını, bulunduğunuz yere göre şeffaflığın etkisinin değiştiğini vurgulayan Fujimoto, “içerisi ile dışarısı arasında bir şey inşa etmek istedik” dedi.
Tasarımın nasıl geliştiğinde dair de bilgi veren Fujimoto bu süreçte önerilerinin Gallery yöneticilerden aldığı tepkileri aktardı. İlk önerilerinin fazla Fujimoto tarzı olduğu için beğenilmediğini, ikinci önerisinin ise hiç Fujimoto tarzına benzemediği için beğenilmediğini söyledi. “Sonunda hem Fujimoto tarzı olan hem de Fujimioto tarzı olmayan bir şey ortaya çıktı” diyerek bu mekanın hem mimarın kariyerinden beslenmesi gerektiğini ama aynı zamanda da yeni bir şey olması gerektiğini düşündüğünü belirtti.
İki farklı konut tasarımı deneyimi olan House N ve House NA projelerini anlatan Fujimoto, çok küçük bir alanda tasarladıkları House NA projesinde katları yükseltip alçaltarak 20 farklı mekanın oluşturulabildiğini söylerken projeyle birlikte “oda”nın anlamının değiştiğini, her alanın kullanıcının isteğine göre yatak odası, çalışma odası gibi farklı fonksiyonlarda kullanılabildiğini söyledi.
Üç farklı boyutta kutunun iç içe geçirilerek oluşturulduğu bir tasarımın öne çıktığı House N projesini ise Fujimoto, en dıştaki kutunun evi sokaktan ayırdığını ama aynı zamanda kullanıcıya dilediği gibi hareket edeceği dışarıya açık bir mekan sağlandığını, onun içindeki kutunun ev mekanını, en içteki kutuların ise odaları yarattığını söyledi. Projeyi “hem çok korunaklı hem de çok açık bir alan” şeklinde tanımlayan Fujimoto yine kullanıcıların içeride ve dışarıda olma halini deneyimleyebileceği bir mekan yaratıldığını vurguladı.
Orta Doğu’da tasarladığı ilk projesi olan Souk Miraje’dan bahseden Fujimoto, bir yarışma önerisi olarak geliştirilen bu tasarım hakkında farklı ölçek, farklı coğrafya ve iklim koşullarında çalışmasını yaratıcılığını geliştirmek için iyi bir fırsat olarak değerlendirdi. Bu projede kemer formunu ilk kez kullandığını belirten Fujimoto, ama tıpkı grid sistem gibi kemerlerin de aynı sistemde tekrar ederek bir geometri oluşturduğunun altını çizdi.
Projede amacın bir nirengi yaratmak olduğu kadar zorlu iklim koşullarında insanlar için bir mola mekanı yaratmak olduğunun da altını çizdi. Projenin ödül alamadığını ve uygulanamayacağı için üzüldüğünü söyleyen Fujimoto, gittiği her konferansta böyle bir projeyi uygulayabilecek müşterilere çağrı yaptığını söyleyerek salonda da çağrısını bir kez daha yineledi.
Fujimoto’nun projeleri arasında şüphesiz salonda en çok ilgi gören Toilet in Nature tasarımı oldu. Cam bir tuvalet kabini olarak tasarlanan kamusal tuvalet projesinde de şeffaflığı farklı bir açıdan yorumlayan Fujimoto tasarımını, bu kadar güzel bir mekanda görüşün sınırlanmaması gerektiği düşüncesinden yola çıkarak geliştirmiş. Projeyi görenlerin “bu tuvalet nasıl kullanılabilir?” diye içinden geçirdiği şeffaf tuvalet kabini tasarımında kullanıcıların gözetlenme endişesi olmaması için etrafını çeviren çitler yaratılarak çözüm bulunmuş. Kullanıcılari çitin kapısını kilitleyerek kendine ait geniş, yeşil bir alana sahip oluyor.
Tuvaletlerin hem herkes tarafından kullanılan kamusal mekanlar olduğunu ama aynı zamanda da kullanıcılar için oldukça özel bir mekan olduğunun altını çizen Fujimoto, bu projede özel ile kamusal arasındaki sınırları bulanıklaştırmak için mimarlığın da önemli bir strateji olduğunu vurguladı. Bu mekanın kamuasal bir tuvaletten ziyade turistler için bir ziyaret noktası oluşturduğunu belirtirken, etrafında tuvalet ihtiyacı için geçici tuvaletlerin inşa edildiğini itiraf etmesi de salonda kahkahalarla karşılandı.
Musashino Sanat Üniversitesi Kütüphanesi tasarımını anlatan Fujimoto, duvar gibi mekanı bölen elemanlar kullanmadan tamamen kitaplıklardan oluşturdukları bu tasarımda en önemli şeyin sonsuzluk duygusu olduğunu ifade etti. Bir labirent gibi döşenen kitaplıkların sonu gelmeyen bir kitap ormanı oluşturduğunu ifade eden Fujimoto, “kitapları seviyorsanız burası bir cennet, ama sevmeyenler için cehennem olabilir” dedi.
Konuşmasının sonunda bir izleyicinin “Peki bu rafları kim temizleyecek?” sorusuna ise Fujimoto, “Daha önce neredeyse 10 yıldır temizlenmeyen eski bir kütüphane gezmiştik, neredeyse 1 mm toz vardı. Bu projenin tasarım sürecinde aynı soruları sorduk ama sonuç olarak 10 yıl sonunda o kütüphanedeki gibi raflarda bir 1 mm toz olacağını kabul ederek bu tasarıma karar verdik” dedi.
Fujimoto, projelerini Monpellier’de tasarladığı yüksek katlı konut projesinden bahsederek sonlandırdı. Binadan dışarı çıkan geniş balkonlar yaratılan tasarımı yerel halkın yaşam biçimine saygı duyarak geliştirdiklerini söyleyen Fujimoto, projede teras kullanımını öne çıkardıklarını belirtti. “Mimarlık yaparak sadece bina değil aynı zamanda içindeki yaşamı da tasarlamış oluyorsunuz” diyen Fujimoto, bu projede ana konseptin tüm kullancıların farklı birçok aktiviteyi yapabilecekleri balkonların yaratılması olduğunu söyledi. Fujimoto, projenin inşaatının da çok yakında başlayacağını belirterek sözlerini sonlandırdı.
Salonda geniş bir öğrenci kitlesinin izleyici olarak yer aldığı konferansın sonunda Fujimoto, genç mimar adaylarının sorularını cevaplandırdı. Bir izleyicinin Fujimoto’nun öğrencilik yıllarına dair sorması ve öğrencilere önerilerini merak etmesi üzerine Fujimoto, “Mimarlık tutku işi, ben mimarlığı seviyordum. Mimarlığı seviyorsanız mimarlık yapın, aksi taktirde yöneleceğiniz birçok meslek alanı var” diyerek öğrencilere tavsiyelerde bulundu. Aynı zamanda İstanbul gibi bir kentte yaşamanın da oldukça ilham verici olduğunu belirten Fujimoto, “En önemli şey mimarlık tarihini sevmeniz; öğrenmeniz değil” dedi.