İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi Başkanı Cemal Gökçe, İstanbul'un belediyeler değil merkezi hükümet tarafından yönetilmesinin kentin en önemli sorunu olduğunu vurguladı.
İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi Başkanı Cemal Gökçe, “İstanbul’un arazileriyle, yaşam alanlarıyla ilgili hukuk, yerel yönetimler tarafından değil merkezin baskısıyla şekilleniyor. Son dönemdeki merkezin İstanbul’u örgütlemesine bakınca da Deprem Komisyonu’nun bir işlevi var mı diye düşünüyorum?” dedi.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) bünyesinde oluşturulan Deprem Komisyonu’nu için çok geç kalındığını ilk bir kaç toplantıdan sonra da komisyonun toplanmadığını söyledi. Deprem Komisyonu’nun merkeze “İstanbul’dan elini çek” diyebilmesi gerektiğini ama hiçbir belediye başkanından böyle bir talep gelmemesini eleştirdi.
İstanbul’un depreme hazırlanabilmesi için merkezi yönetimin de desteğini alması gerektiğini ancak sürecin bu şekilde işlemediğini dile getiren Gökçe, “Hiçbir kurum ve kuruluşun deprem hazırlığı noktasında başka bir kurumu dışlama lüksü yoktur. Buna odalar, üniversiteler, sanayi. sivil toplum örgütleri, yerel yönetimler de dahil. Topyekün bir seferberliğe ihtiyaç var. Bu çerçevede merkezi yönetimin de İstanbul’a desteği olabilir olmalı. Fakat bu yerel yönetimi devre dışı bırakarak olmaz” diye konuştu.
Kentsel Dönüşüm Yasa tasarısında Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın yerel yönetimleri devre dışı bıraktığına vurgu yapan Gökçe “Yasa meclisten bu haliyle geçerse yeni sorunlarla karşı karşıya kalacağız. Yasaya göre yerel yönetimlerin tamamen kapanması gerek” dedi. Mevcut yapı stoku yenilenirken kente yeni yoğunluklar getirilmesine karşı çıkan Cemal Gökçe, 3, Köprü, 2 yakaya 2 kent, gibi projeler hayata geçirilirse İstanbul’un nüfusunun 25 milyona dayanacağını vurguladı.
Gökçe İstanbul’un 25 milyonluk nüfusu taşıyamayacağını, yeşil alanlarının, su havzalarının, ormanlarının yok olacağını söyledi. İstanbul’un nüfusunun artmasına bağlı olarak Trakya’nın nüfusunun da 40-45 milyona çıkacağının altını çizen Gökçe “Türkiye topraklarının yüzde 8’in oluşturan bu bölge toplam nüfusun neredeyse yarısını taşıyamaz. Kentin kuzeyinin yapılaşmaya açılacağı ifade ediliyor. Oysa 1999 depreminden sonra kentin boş alanları yapılaşmaya açılmasın, yapı stoğunu depreme karşı güvenlikli hale getirecek bir plan yapılsın demiştik. Kentsel dönüşüm bütünlüklü bir planın sonucu olmalıydı. İstanbul’da kentsel dönüşüm planlamanın yerine geçti” dedi.
Merkezi hükümetin İstanbul için öngördüğü yoğunluğu ancak 500-600 km’lik metro ağının taşıyabileceğini vurgulayan Gökçe, projeler hayata geçtiğinde kentteki 2 milyon 800 bin olan araç sayısının 6 milyona çıkacağını belirtti. Bu artışın yaratacağı ulaşım sorununun boğazın üzeri betonla kaplansa bile çözülemeyeceğini dile getirerek şunları kaydetti:
“İstanbul’un temel sorunu köprüler değil yeni göçün önüne geçilmesi ve toplu taşımanın entegre edilmesi. Metronun biran önce tamamlanması gerek. O zaman İstanbul rahatlar. Metronun temeli 1992’de atıldı. İBB kendi imkanları ile her yıl 15 km metro yapabilirdi, yapmadı. Yapsa bugün 300 km metromuz olurdu. Marmaray’ın da bir an önce tamamlanmalı. Sögütlüçeşme-Sirkeci arasındaki Marmaray önemli bir ihtiyacı karşılayacak. Söğütlüçeşme’den 4. Levent’e de bir bağlantı yapabilirler bu hiç de zor değil.”