‘Post-modern darbe’, bundan 15 yıl önce Türk Silahlı Kuvvetleri ‘nin siyaset dünyamıza yaptığı müdahaleler bütününü tanımlamak için icat edilmiş çok yerinde bir tabirdi. Namı diğer ’28 Şubat süreci’nde klasik anlamda bir darbe olmamış ama TSK’nın varlığından memnun olmadığı hükümet görevden ayrılmak zorunda kalmış ve yerine gelen hükümet de askerlerin talep ettiği çeşitli uygulamaları gerçekleştirmişti.
Fatih Sultan Mehmet tarafından fethedilişinin 559. yıldönümünde İstanbul’un maruz kaldığı inşaat bombardımanı da bana buna benzer bir kavramı çağrıştırdı. Osmanlıların minare ekleyerek camiye dönüştürdükleri Bizans kiliseleri bir şekilde ayakta kalabilmiş olsalar da günümüz İstanbulu’nda da geri dönüşü pek mümkün görünmeyen değişimler yaşanmakta ve bundan tarihi cami siluetleri dahi nasibini almakta. Bugün kimse kimseyi kılıçtan geçirmiyor, şehri çevreleyen surlar toplarla dövülmüyor ama İstanbul artık net bir şekilde görünen bir ‘post-modern fetih’i yaşıyor.
Geleceğin tarih kitapları, eski İstanbul ‘un etrafını sarmış olan bölgelerde yoğunlaşan seçmen ordularının ilk büyük zaferlerini 1994 belediye seçimlerinde kazandıklarını yazacak. 2002’de yurt sathına yayılan bu galibiyet, İstanbul ‘daki dönüşümü de hem kolaylaştırdı hem hızlandırdı. Önce boğaz kıyısındaki bazı yalıların el değiştirmekte olduğuna dair haberler yansıdı basına. Bazı işadamlarına Allah “Yürü ya kulum” derken bazılarının işleri kesat gidiyordu demek ki. Sonra Zincirlikuyu’daki Karayolları ve Selamiçeşme’deki Meteoroloji arazileri gibi, daha önce yapılaşmaya açılmalarını kimsenin aklından dahi geçirmediği yeşil alanlarda dev binalar yükselmeye başladı. Aynı dönemlerde kentsel dönüşüm adı altında İstanbul ‘un hem çehresini hem de ekonomik dengelerini değiştirecek uygulamalar yaygınlaştı. Ve son olarak 2B arazilerinin satış sürecinin nasıl bir dönüşüme yol açacağı henüz belli değil.
Bu yıl Türk Telekom Arena’da gerçekleştirilen ve 29 Mayıs’ın hemen öncesine denk gelen 100 bin kişilik görkemli parti etkinliği, belki de bundan 15 yıl sonra dönüp bakıldığında İstanbul ‘un post-modern fethinin ilk büyük kutlaması olarak nitelendirilecek. Fetih sonrası dönemin sembol yapıları olmaya aday, uzaydan görülebilecek ‘Kanal İstanbul ‘ ve İstanbul ‘un her yerinden görülebilecek Çamlıca Camii projelerinin hayata geçiş süreçlerini ise hep birlikte yaşayacağız. İçinde bulunduğumuz tarihi günlerin kıymetini bilelim.