İstanbul’un Sonu Kanal İstanbul

Marmara’dan Boğaz’a yaklaştığınızda, kesif bir koku çarpacak burnunuza. Şimdi Kadıköy’ün koktuğu gibi. Özellikle lodosta, kokuşmuş yumurta kıvamında.

Kokunun sebebi, suda oksijen tükenince ortaya çıkan hidrojen sülfit (H2S).

Kanalistanbul açılırsa, 10 yıldan itibaren İstanbul’un tamamı bu pis kokuyla kaplanacak.

Üstelik dip suyu kimyası değişti mi bir daha geri dönüşü yok. İzmit Körfezi’ne kadar etki edecek. Toplu balık ölümleri olacak… Ve balık artık göç etmeyecek. Çünkü besin yok, yaşam alanı kalmamış.

Kanal açıldıktan 30 yıl sonra ise Marmara’da hayat tamamen bitecek.

Peki, bu noktaya nasıl geleceğiz?

Bilime düşman

Prof. Cemal Saydam, Türkiye’nin sayılı deniz bilimcilerinden. 39 akademik yayından 910 alıntı yapılmış. ODTÜ’lü. Uzmanlığı, Türk denizleri.

Fakat, kimse onu veya başka bir meslektaşını arayıp “İkinci bir boğaz açacağız. Bilimsel değerlendirmesi nedir?” diye sormamış. Cumhurbaşkanı Gül’e yazdığı mektuba da cevap gelmemiş.

Haşmetlu devletlilerimizin bilime, bilim insanına karşı düşmanlığının kaynağı nedir, onu da ayrıca tartışmak lazım…

Hafta sonu Yeşil Düşünce’nin düzenlediği “Çılgın Projeler Konferansı”nda Türkiye, Balkanlar, Yunanistan ve İtalya’dan “mega proje” örnekleri konuşuldu.

Kanal İstanbul, başlıklardan biriydi… 15 yılını Marmara’yı gözlemleyerek geçiren Prof. Saydam, Kanalistanbul’un neden olacağı felaketleri bilimsel verilerle anlattı.

Tatlı su ve atık sorunu

Birincisi, kanal ekolojiyi kesinlikle değiştirecek. Nasıl olacağını, yukarıdaki senaryolar biraz anlatıyor. Yine de felaketin boyutlarını kestirmek güç.

İkincisi, kanal nüfus baskısına neden olacak ve yeni bir “ada” yaratacak… Peki, atık sularını nereye basacaksın? Marmara daha fazlasını kaldırmaz, Karadeniz’in dibine bassan çok pahalı . Yani sahile boşaltacaksın.

Üç: Hidrojeologlar, 25 metrelik kanal açınca adada var olan tatlı suyunun zamanla denizle dolacağını söylüyor. Istıranca Dağlarıyla bağlantıyı kestiniz. “Avrupa adasında” yaşayacak olanlara tatlı su nereden, nasıl getirilecek?

Dört: Deprembilimciler, kanalın İstanbul için yeni bir risk yaratacağından endişeli.

“Neresinden bakarsan rezalet. Bu proje unutulmalı. Çünkü sadece bizi değil, Karadeniz ve Akdeniz’in ekolojisini de değiştirecek” diyor Saydam.

Kuveyt’te palmiye yapanlara danışarak olmuyor bu işler.

MARMARA’YI KURTARAN DİNAMİK

– Prof. Saydam anlatıyor: Marmara Denizi’nin ilk 25 metrelik tabakası Karadeniz suyu. Buradan itibaren zeytinyağı gibi ikiye ayrılıyor, aşağısı Akdeniz’den gelen sular. Sistemi sürdüren güç, Karadeniz’in besin maddeleriyle dolu nehir suları.

– İstanbul’un en büyük şansı, Marmara’da üstteki suyun üç ayda bir yenilenmesi. Alt tabaka ise yedi senede bir yenileniyor. İşte bu dinamizm İstanbul’u kurtarıyor.

– Marmara, mega şehrin atıklarıyla baş etmek durumunda. Üç aylık dinamik şimdiye kadar İstanbul’u kurtarıyordu. 25 metreden itibaren tabakalaşma çok yoğun. Oksijen geçemiyor. Bu derinliğin altında yaşamaz balık.

Havuz problemi

– Karadeniz’den gelen su, boğazda hortum gibi daralarak Marmara’ya çıkıyor. Kandilli’de, Kuleli’deki suyun yüzeyde “kaynama”nın sebebi bu.

– Bu “jet akım”, hayati öneme haiz. Marmara’da balık olmasının nedeni bu! Alttan üste su jet akımla çıkınca organik madde fazlalaşıyor. Marmara çok özel, dünyada benzeri yok. Bu nedenlerle Süveyş Kanalı örneği tamamen yanlış.

– Karadeniz’i üç musluktan (Tuna, Dinyeper, Dinyester) dolan bir havuz gibi düşünün. 1 musluktan su boşalıyor; Boğaz. İkinci musluğu açınca, Marmara’ya giren Akdeniz suyu artacak. İlk 10 yıl organik patlama yaşanacak. Balık bollaşacak. Fakat sonrasında oksijen yükü alta inecek. Marmara böyle bitecek.

Etiketler

Bir yanıt yazın