Foça'da tarihi kaledeki restorasyon "Keşke hiç dokunulmasaydı" dedirten çalışmalara örnek oldu. Kale, kazıda çıkan orijinal taşlarla, yapıldığı dönemin harcı ve teknikleriyle yeniden doğdu.
Foça’da harabe durumda bulunan Ceneviz Kalesi’nin restorasyonuna geçen yıl yeniden başlandı.İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından finanse edilen restorasyon, 25 yıldır Foça’da bilimsel kazılar yapan Prof. Dr. Ömer Özyiğit başkanlığında sürüyor. Çimento yerine orijinal horasan harcı kullanılarak yapılan restorasyon, kaleyi UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’ne kaleyi sokmayı başardı. Eski ve yeni duvarları arasında çıplak gözle ayrım yapılamayacak şekilde orijinal görünen kalenin önümüzdeki yıl, restorasyon tamamlandığında asıl listeye de girmesi bekleniyor.
Bölgede Ege Üniversitesi’nden Prof. Dr. Ömer Özyiğit başkanlığındaki kazılar 1989’dan beri sürdürülüyor. Kazılarda İon medeniyetine ait çok önemli buluntular elde edildi. Yeldeğirmenleri, Herodot Sur Duvarı, Ceneviz-Osmanlı Kalesi ve Athena Tapınağı restorasyonları da devam ediyor. Özyiğit geçen yıl ise hem bilimsel kazılara hem de kalenin restorasyonuna başladı. Restorasyonu bir müteahhide ihale etmek yerine bilimsel ekibiyle birlikte yapma kararı alan Özyiğit, arkeolojik kazılarda bulduğu kale taşları ile kaleyi ayağa kaldırdı. Restorasyonda horasan harcı kullanan Özyiğit, Fransa ’dan da özel hidrolik (söndürülmüş) kireç getirtti. Harç, hidrolik kireç, tuğla tozu, mermer tozu, kum ve toprakla hazırlandı. Özyiğit, Foça taşının yumuşak olduğunu ve 1993’te yapılan çimentolu onarımda harcın taşları erittiğini söyledi.
1275’ten itibaren Foça’da Ceneviz egemenliği başladı. Cenevizliler Foça Dağları’ndaki şap madenlerinden büyük gelir elde etti. Gelirle Foça Kalesi 1298 yılında ciddi onarım geçirdi. 1455’te kale Osmanlıların eline geçti. Beş Kapılar üzerindeki yazıttan da anlaşıldığı üzere, Kanuni Sultan Süleyman’ın oğlu Sultan Mustafa, Manisa’da Saruhan Sancak Beyi iken Silahdar Ağası İskender tarafından 1538-1539 yıllarında kalede çok büyük bir onarım daha gerçekleştirildi. Ancak 1772 Depremi’nden sonra surlar kendi kaderine terk edildi.
Prof Dr. Ömer Özyiğit:
“Müteahhit eliyle restorasyon yapılmasına karşıyım. Onlar eser değil inşaat gözüyle bakıyorlar. Restorasyonları bilimsel heyetler yapmalı. Aksi durumda restorasyon değil yenileme yapılıyor. Çimento tuzlarının burada yerli tüf taşına nasıl etki ettiğini ve onu nasıl yediğini görüyorsunuz. Bütün bunlar yanlış restorasyonlardır. O bakımdan restorasyonda orijinal malzeme kullanmak gerekir. Kireç harcı son derece doğru ve sağlam bir harçtır. Yüzyıllarla gitgide de sertleşir ve duvarın ömrünü, taşın ömrünü uzatır.”
“Daha önceleri burada bir Ceneviz kule kalesi olduğu bilinmiyordu. Çalışmalarımız sırasında dönem analizleri yaptık ve burada Bizans, Ceneviz dönemi ve Osmanlı dönemlerinin ayrı ayrı olduğunu saptadık. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin büyük finansman desteğiyle çalışmaya başladık.”
“Şimdi burada görmüş olduğunuz daha evvelki kale doğru dürüst görülmüyordu. Yaptığımız restorasyon sonucunda Ceneviz Kalesi ortaya çıkmaya başladı. Onun için (UNESCO) Dünya Kültür Mirası Geçici Listesi’ne girdi Foça Kalesi.”
“Kesinlikle çimento yok burada ve orijinal dönemlere özgün ne malzeme kullanılmışsa o malzeme kullanıldı. Örneğin Bizans döneminde toprak harç vardı, biz sağlamlaştırılmış toprak harç kullandık. Sonra Ceneviz döneminde horasan taş kullanılmıştır ve orijinal özgün horasan harcı yarattık koyduk, onu uygulamaya çalışıyoruz. Osmanlı döneminde de yine kireç harcı kullanılıyordu.”
“Ayrıca kullandığımız malzeme ve taşlar da orijinal. Eski taşlara daha sonra da eskitme de yapıyoruz. Ve (kale yapısının) tamamlamasını da öngörmüyoruz. Çünkü üst kısımların nasıl olduğunu bilmiyoruz, o yüzden tamamlama da yapmıyoruz. Orijinale sadık bir biçimde restorasyonu yaptığımız için sanıyorum ki bakanlığımızın da beğenisini sağlamış durumdayız. Bakanlığımızın önerileriyle Foça Kalesi’nin UNESCO’nun Dünya Kültür Mirası Geçici Listesi’ne girdiğini görüyoruz.’’