White Arkitekter tarafından tasarlanan gölet adeta doğanın bir parçası oluyor.
İsveçli mimarlık ofisi White Arkitekter’in Uppsala’da yapımını tamamladığı Exercisfältet Stormwater Pond, su arıtması ve olası taşkınlara karşı koruma sağlamasının yanında yerel sakinler için biyolojik çeşitliliğe sahip bir manzara yaratıyor.
Gölet, eskiden bir askeri talim alanının bulunduğu, yakın geçmişte ise su sızmasını azaltma girişimlerine ve bu alandaki önemli gelişmelere ev sahipliği yapan Exercisfältet’te bulunuyor.
Göleti tamamen altyapısal bir proje olarak ele almak yerine, White Arkitekter bu fırsatı biyolojik çeşitliliğe sahip bir ortam yaratmak ve gölet etrafında doğanın bir parçası olmayı mümkün kılmak için kullanmış.
Charlotta Råsmark’a göre, iklim adaptasyonu nedeniyle kamusal alanların ihtiyaçlarının değişmesiyle birlikte, peyzaj mimarlarının teknik gereksinimlerle yaratıcı biçimde ilgilenmeleri büyük önem kazandı. Bu yüzden hem sorunlara çözüm önerebilecek, hem de kullanıcıya güzellik ve keyif sunan mekanlar yaratmak gerekiyor.
Göletin şehre bakan tarafı, taşkınları önleyen beton duvar ile kuzey yönünde uzanan şehrin yeni yerleşim bloklarını takip ediyor. Güneyde kalan ve doğaya bakan tarafı ise peyzajın kıvrımlı formunu devam ettiriyor. Ayrıca tüm gölet çelik korkuluklu, dolambaçlı bir ahşap yürüme yolu tarafından çerçeveleniyor. Burada işlenmemiş ahşap ve çelik malzemeler kullanılarak hem suya kimyasal karışma riskini en aza indirmek hem de çevreyle uyumlu bir görünüm sağlamak amaçlanmış.
Rekreasyon faaliyetlerine daha fazla alan açmak, bunun yanında da suyun yükseldiğinde güvenli bir şekilde yayılabileceği bölgeler yaratmak için etrafındaki yeşil alanı maksimumda tutmak amacıyla göletin kendisi olabildiğince küçük tasarlanmış.
Råsmark’a göre biyolojik çeşitliliğin hızlı düşüşünü durdurmak için, şehrin yeşil alanlarını çimler ve parklar gibi sınırlardan çıkarmak, birçok insanın dağınık ve itici bulduğu ekosistemlerde kentsel yeşil alanlar tasarlamak gerekiyor. Ancak, şehirdeki dağınık bir ekosistemin bile ortalama bir kent sakinine davetkar ve ilgi çekici gözükmesi gerekiyor, bu noktada ise tasarımın önemi devreye giriyor.
Gölet çevredeki alanın devam eden gelişimine uyum sağlayacak ve Uppsala şehir merkezinden güneyde Mälaren gölüne kadar uzanan bir yeşil alan çemberinin parçası olacak şekilde tasarlanmış.