İtalya’nın, Frisa semtinde mikro-kentsel bir üzüm bağının yanındaki küçük bir tarihi merkezde bulunan antik yapıdaki bir ev, Arcari Cimini Architettura tarafından yenilenmiş.
Mimarlık ofisi ilk olarak binanın dokusunu bozan son dış eklemeleri kaldırmış. Bu şekilde oturma odasının, klasik İtalyan üzüm bağları ve ötesindeki ekili tepelere bakan geniş bir terasa açılması sağlanmış.
Binanın alt katı, kırsal tarımsal işlevlerini koruyarak büyük ölçüde bozulmadan bırakılmış.
İç mekanda, geçen yüzyıldan kalma müdahaleler, evin tarihi doğası ile modernlik ve çağdaşlık arzusu arasında bir denge kuracak şekilde yapılmış.
Eski sepetler ve geleneksel mobilyalar gibi unsurlar restore edilerek tekrar kullanılmış. İç mekanda farklı bir algı yaratmak için sıcak beyaz renkte mutfak masası, yatak ve büyük şifonyerler gibi yeni mobilyalara yer verilmiş. Bunların yanı sıra daha cesur tasarımsal ayrıntılar olarak yatak odasında Mart Stam imzalı konsol sandalyeler ile salonda Arne Jacobsen tasarımı renkli sandalyeler kullanılmış.
Özel tasarım mutfak, dönemsel ve öncelikli olarak yaz aylarında kullanılmak üzere tasarlanmış. Ev sahibinin kullanım amacına göre ayarlanan masif ahşap kütük ile mutfak bileşenleri, mutfağın nispeten küçük yaşam alanı içindeki varlığını en aza indirgeyen tek bir asılı hacim şeklinde basitleştirilmiş.
Tabak takımları ve çıkarılabilir indüksiyonlu ocak gibi mutfak gereçleri, boyalı çam ağacından yapılmış antika bir sandığın içinde planlanmış. Karşı duvara küçük bir bağımsız buzdolabı yerleştirilmiş.
Birçok eski evde olduğu gibi orijinal yapıya eklenen son oda olan banyo ise evin genelinde kullanılan terrazzo zeminle uyumlu olan Ceppo di Gré taş kaplama ile tamamen yenilenmiş.