Taşkışla Kolektif'in düzenlediği "İstanbul Bizim" başlıklı panellerin ilki olan "Kamusal alanın tasfiyesi: Taksim Projesi" paneli gerçekleştirildi.
Mimarlık Fakültesi akademisyenlerinin ve Şehir Plancıları Odası Şube Sekreteri’nin katılımıyla gerçekleşen panele Taşkışla öğrencileri oldukça yoğun ilgi gösterdi. Panel yaklaşık 300 üniversitelinin katılımıyla gerçekleşti
Taşkışla Kolektif’ten bir öğrenci “Çılgın projelerin üretildiği bir dönemde İstanbul’da bizim olan kamusal hiçbir alan bırakılmayacak. İstanbul’da kentsel dönüşüm planının oluşturulmadığı alan kalmadı. Bugün mimarlık fakültesi öğrencileri olarak; kentsel yağma projelerini tartışmak, çözümlemek, yorumlamak ve harekete geçmek için “İstanbul Bizim” başlıklı panellerin ilkini gerçekleştiriyoruz,” dedi.
İlk olarak sözü alan Şehir Plancıları Odası Şube Sekreteri Akif Burak Atlar konuşmasında Taksim projesi kapsamında yeniden inşası planlanan Topçu Kışlası’nın 2009 yılında 1/5000 ölçekli koruma planında yer almadığını ancak planda dokunulmamış önemli yerlerin olduğunu belirtti. 2012 Şubat’ında yenilenen planla birlikte diğer iki planın iptal edildiğini anlattı. Ayrıca Topçu Kışlası’nın kent merkezinde yeşil alan yaratmak için dönemin modernist bakış açısıyla yıkıldığını ve o günün aynı kafasının bugün de işlediğinin altını çizdi. Konuşmasının devamında Gezi Parkı’nın bugün az kullanıldığını ve parkın kente entegre edilmesinin, ayrıca parkın deprem için de açık alan ihtiyacını karşıladığının unutulmaması gerektiğini söyledi. AKM, Taksim Sahnesi, Emek Sineması gibi değerli kamusal alanlar yok edilirken Topçu Kışlası’nın kültür merkezi olarak sunulmasının yanlış ve anlamsız olduğunu belirtti.
Daha sonra sözü İTÜ Mimarlık Fakültesi öğretim görevlisi Doç.Dr. Arda İnceoğlu aldı. İnceoğlu konuşmasını “Kentler dönüşen organizmalar. Kentlerle ilgili yeni projelerin yapılması da doğal fakat kamusal alanların karakterinin değişmesi sorun yaratır. Boşluklar ve bunlar arasındaki ilişkiler proje aşamasına gelmeden daha proje aşamasında bile çok hassas ve zor. Bu projenin sıkıntılarından biri de sürecin şeffaf bir şekilde ilerlememesi. Kente dair yeni bir proje yapılırken, işlerin kapalı şekilde ilerlemesi sıkıntılı ve sorunlu bir durumdur. Yani burada kent ve kentle kurulan ilişki doğru değil. Aslında Taksim Meydanı için bir proje yapılmasına şu an gerek yok ya da Taksim Meydanı’nın böyle bir önceliği yok. Çünkü Taksim Meydanı İstanbul’daki en az sorunlu alanlardan biri. Hareketli, renkli, her türlü etkinliğin yapıldığı bir yer. Trafik sorunu var mı? Bence yok. Neye çözüm üretiliyor ki zaten!” diyerek bitirdi.
İTÜ Mimarlık Fakültesi öğretim görevlisi Yard.Doç.Dr. Yıldız Salman’ın konuşmasıyla devam eden panelde Salman: “3 başlıkta sorunlarımız var: planlama, koruma ve tasarım. Demirören’de de aynı sorunlar vardı. Planlama, koruma ve tasarım konusunda acınası durumlar oluştu. Yeni planda da önemli alanlara dokunulmamış, bütünü algılayamıyoruz. Talimhane’ye sadece turizm işlevi yüklendi, Talimhane’de insan kalmadı. Taksim için de katılımın olmaması bir yana ortada bir proje dahi yok. Bir yapının da (hiçbirimizin hafızasında yeri olmayan) yeniden üretimi söz konusu. Aslında bugün yapılmaya çalışılan şey meydanı ezip geçmek, bunun yerine meydana küçük dokunuşlarla günlük kullanıma kazandırılabilir.”
Son olarak İTÜ Mimarlık Fakültesi Yard.Doç Dr. Hüseyin Kahvecioğlu’nun yaptığı konuşmada 1950 sonrasında kente ekonomik eksende baskın gelen bakışın yoğunlaştığı alanlardan bahsetti. Kent arazisi ve kente müdahaleyle ekonomik değer üretimine yönelik operasyonel yaklaşımlara değindi. Kente müdahalenin iki eksende geliştiğini bunların da ekonomik ve sosyal alanlar olduğunu anlattı. Topçu Kışlası’nı eklektikti diye tartışmanın doğru olmadığını çünkü cin fikirlerin olmayan yapıyı 1.sınıf miras kabul ettiğini söyledi. Kahvecioğlu’nun konuşmasının ardından soru cevap kısımlarında öğrencilerin soruları ve değerlendirmelerine geçildi. Soru cevap kısmının ardından “İstanbul Bizim” başlıklı panellerin devam edeceği söylenerek Taksim projesi paneli sona erdirildi.