IGARCHITECTS tarafından evli bir çift için tasarlanan konut Japonya Saitama'da yer alıyor.
Bu küçük mimari yapı, temelde tek bir odadan oluşuyor. Pek fazla bölücü duvar bulunmayan iç mekanda, alanlar, zemin ile tanımlanmış. Konut, evli bir çift için tasarlanmış.
Çiftin hayatında, özel hayat ve iş hayatı arasında net bir bariyer yer almamasından dolayı, her yerde çalışabilecekleri ve birbirlerinin varlığını hissedebilecekleri bir ev hayal etmişler. Bu yaşam tarzı onları, kompakt küçük alanlara bölünmüş konut tipinden uzaklaştırmış.
Bunun yerine geniş ve ferah açık alanlara sahip, iç mekan ve dış mekan arasında çok çeşitli etkileşim olanakları yaratan bir konut tercih etmişler. Sonuç olarak sağlam ancak esnek bir çerçeveye sahip evde, liberal bir yaşam tarzı yaratılmış.
Yapının kuzey duvarı, bitişikteki boş alana bağlanan bir alan yaratacak şekilde eğilmiş. Bu duvar boyunca her katın yüksekliği ve derinliği bina genelinde ayarlanmış. Farklı hizalanmış üç duvar ile farklı yükseklik ve derinlikteki döşemeler, üst ve alt uçları ayrılmadan üst üste binmiş.
Bu strüktür sayesinde, doğal ışık ve hafif rüzgarın iç mekana alındığı açıklıklar yaratılmış, aynı zamanda da diğer evlere bakan görüş açıları engellenmiş. Güney yönünde ise yakıcı güneşin içeri girmesini engellemek amacıyla açıklık bırakılmamış.
Günün her saati iç mekan günışığıyla aydınlanıyor; zaman, hava durumu ve mevsim değişiklikleri rahatlıkla iç mekandan hissediliyor. Açıklıklardan uzaktaki ve daha derinlerdeki bölgelere; mutfak, banyo gibi servis alanları yerleştirilmiş.
Ana yola yaklaştıkça açıklıkların büyümesi ve genişlemesiyle mekanda kontrast yaratılmış. Büyük bir şehrin ortasındaki konutta, bahçe ya da balkon yapmak için uygun ve yeterli alan bulunmuyormuş. Bu yüzden, tamamen açık olduklarında iç mekanda, bahçe ya da balkon hissi yaratan geniş açıklıklar oluşturulmuş.
Zeminler tek parça halinde tam olarak işlevini yerine getirmiyor. Her biri, ne kadar küçük olursa olsun, -belli bir yeri olmayan- diğer zeminlerle birlikte kullanıldığında tam potansiyellerini gösteriyorlar; oturma alanı, masa, raf ya da tavana dönüşebiliyorlar.
Neredeyse hiç bir alan belli bir işleve sahip olarak tasarlanmamış. İç mekan, belli bir yeri olmayan alanların ilişkisine bağlı olarak tasarlanmış. İlk olarak ön kapıdan giriliyor ve yukarı doğru ilerledikçe mekanda kademeli bir değişim hissediliyor.
Güçlü, büyük ve eski bir binaya benzeyen betonarme yapının içerisine, insan ölçeğinde merdivenler ve mobilyalar yerleştirilerek bina insan kullanımına uygun hale getirilmiş. Dahası, mekanda işlevsel yönü aşan zengin bir deneyim yaratmak amaçlanmış.
Duvarların dengelenmesi ve farklı yüksekliklerde etkileşime açık zeminler yaratılmasıyla elde edilen basit strüktür, 60 metrekarenin çok daha üstünde, ferah bir mekan algısı yaratıyor. Bu büyük oda, şehir merkezinde yaşamanın gerçek yüzü ve küçük metrekarenin sunduğu imkanları keşfetmek üzere tasarlanmış.
Uzak ve yakın şeylerin bir arada var oluşundan ve kimi zaman ayrık kimi zaman tekrarlayan ilişkiler bütününden, bir strüktür ve bir ev yaratılmış.
1 Yorum
Boğucu denecek kadar kasvetli