Sidney Opera Binası'nın mimarı Jørn Utzon tasarımı olan Ahm House'u yenileyen Coppin Dockray, Wallpaper* Design Awards 2019 Best Remastered dalında ödül aldı.
Sıradışı projelerde yer alan Danimarkalı yapı mühendisi Povl Ahm (1926 – 2005),1952’de Londra’daki Ove Arup & Partners ofisine katıldıktan sonra Coventry Katedrali yapımında mimar Basil Spence ile çalıştı. Oxford Üniversitesi’nin St. Catherine’s College yapımında ve daha sonra Londra’daki Danimarka Büyükelçiliği projesinde Danimarkalı mimar Arne Jacobsen ile birlikte çalıştı.
Povl Ahm’in kendi evi olan Ahm House, az bilinmesine rağmen en önemli başarılarından biri. Ahm House, Wallpaper* dergisinin Wallpaper* Design Awards 2019 Best Remastered dalında en iyi yenileme ödülünü kazandı. Ahm, Danimarkalı mimar Jørn Utzon ile Sidney Opera Binası’nın tasarım aşamalarında Ove Arup & Partners ile birlikte çalışırken tanıştı. Ahm, Utzon’dan Hertfordshire, Harpenden’daki evini tasarlamasını istedi. Utzon, 1960’ların başında evin planlarını Ahm ile paylaştı.
Ahm House, Jørn Utzon’ın İngiltere’deki tek tamamlanan projesi. Enine nazikçe genişleyen ev, çok az eğimli bir arazide yer alıyor. Evin garaj ve giriş tasarımının sokaktan görünüşünün verdiği gizemli etki sayesinde özel ve kamusal alan arasındaki denge kuruluyor. Ancak giriş holüne girildiğinde ve birkaç adım attıktan sonra, ev çarpıcı biçimde ortaya çıkıyor. Tuğla, beton ve cam malzeme kullanılan doğrusal biçimli konutun, bir cephesinde komşu yapılar yer alırken; diğer cephesi, büyük ölçüde arka bahçeye açılıyor.
Yaşam alanları ile bitişik teraslar arasındaki ilişki ve tercih edilen malzemeler, Utzon’un 1950’lerde Danimarka’da Helsingør yakınlarında iki aşamada tamamladığı kendi evini anımsatıyor.
Yapının merkezinde yer alan tuğladan şömine etrafında gezinirken; cömert oturma odası, evin en dikkat çekici özelliği olarak öne çıkıyor. Bu mekân, zeminden tavana kadar uzanan cam sırası sayesinde bahçelerle bağlantı kuruyor. Yapının içine giren doğal ışık, tuğla duvarları, zemindeki karoları ve beton ile çam kirişlerin birlikte kullanıldığı kaset döşemeyi aydınlatıyor.
Utzon’un tasarım geçmişi ile bağlantılı olarak yapılacak iç mekan tasarımı ve hassas bir restorasyon için ev sahibi, tasarım ofisi Coppin Dockray ile anlaştı. Coppin Dockray’in kurucuları Sandra Coppin ve Bev Dockray, mimarlık miraslarını yenileme konusunda tecrübeliler. Coppin Dockray daha önce,1938’de mimar Berthold Lubetkin’in tasarladığı Londra’daki Highpoint apartmanlarındaki daireleri ve 60’lı yıllarda mimar David Levitt’in bir başka Arup ortağı için tasarladığı Wiltshire’daki bir evi yenilemişti.
Coppin:
Ahm House’un misafirleri, eve sezgisel ve duygusal bir biçimde yaklaşıyorlar. Bu evin geçmişini bilmeye gerek kalmadan özel olduğu anlaşılıyor. Yapı iyi durumdaydı. Bu yüzden, iç mekân tasarımına yoğunlaştık. Temelde dikkat ettiğimiz konu, oturma odasının evin ilk ve en önemli izlenimi veren mekânı olacak şekilde dekore edilmesiydi.
Coppin Dockray, oturma odasını büyük ve küçük alanların bir birleşimi olarak değerlendiriyor. Büyük alan, şömine etrafında sıcak ve konforlu bir oturma bölgesiyle tanımlanıyor. Küçük alan ise, odanın diğer tarafında, iki basamakla yükselen ve bahçeye bakan ikincil oturma alanı. Bu alanda ve Arne Jacobsen tasarımı ikiz Egg Chairs, Poul Cadovius’un tasarladığı Royal System rafları ve Michael Boyd’un bu proje için özel olarak tasarladığı dairesel halı yer alıyor.
Dockray:
Ev, dik açılı ve doğrusal olduğu için ızgara düzeni içinde okunabilen; gözleri üzerine çekecek kıvrımlı elemanlar kullanmak istedik.
Danimarka teması, Hans Wegner tasarımı masa ve sandalyeler ile yemek alanı ve mutfakta devam ediyor. Coppin Dockray’in aydınlatmada yaptıkları güncellemeler ve bölgesel yenilemeler ile yaptıkları küçük müdahalelerle, mutfak, büyük ölçüde özgün halde bırakılıyor. Diğer odalarda da benzer uygulamalar tercih edilerek; özgün hali korunan dört yatak odasındaki eksik doğramalar, dikkatlice eski yerlerine yerleştiriliyor.
Coppin Dockray, daha önce Ulrik Plesner’in tasarladığı konuta Ahm’in 1970’lerde eklediği kanatta da benzer bir şekilde çalışmıştı. Ahm, iki oğlu için evin bahçeye yönelen L şeklindeki kanadını inşa etmişti. Evin bu bölümünde günümüzde ana yatak odası, banyo, sauna ve giyinme odası bulunuyor. Ahm’in 2005’te ölümünün ardından satılan evin yeni sahipleri, evin iki bölümü arasına yeraltı bağlantısı eklemişlerdi. Bu bağlantı, oyun alanı ve kütüphane olarak yeniden tasarlandı.
Utzon’un mimari ve doğanın birbiriyle uyum içinde olduğu başarılı tasarımlarından biri olan samimi ve misafirperver Ahm House, bir ailenin evi olarak yeniden hizmet veriyor.