OMA New York'un eski ortağı Joshua Prince-Ramus'un ortaklıktan ayrıldığı, yoluna Eraz Ella ile Ramus Ella Architects (REX) olarak devam edecekleri geçtiğimiz Mayıs ayında açıklanmıştı.
Bilindiği gibi New York Ofisi 2000 yılında OMA’nın Amerika’daki projelerini yürütmek için kurulmuştu ve Prince-Ramus da ofisin başındaydı.
Arkitera Mimarlık Merkezi olarak ayrılma kararının ardından konuştuğumuz Prince-Ramus, Hani Rashid’e komşu olan ofisine yeni taşınmıştı ve hatta tadilat çalışmaları da devam ediyordu. Güncel projelerinden söz eden, projeleriyle ilgili kısa bir sunum da yapan mimar neden Rem Koolhaas ile ayrıldıklarını anlatarak söze başladı.
Prada Beverly Hills Mağazası’nın tasarımı bize ait değildi, IIT (Illinois Institute of Technology) projesinin uygulamasını biz yürütmüştük. Fakat Seattle Halk Kütüphanesi ve Guggenheim Las Vegas’ın tasarımları bize aitti. Ofisin vizyonu her zaman çalışmaktı. Amerika’daki bu işleri aldıktan sonra, süreç içinde gerekli olacak tüm yapı belgelerini ve görsellerini hazırladık, zaten New York Ofisi’ne uygulamaya ağırlık verebilmek için geçmiştik.
Zamanla işler artmaya başladı. 2,5 yıl kadar önce Dallas Tiyatrosu’yla birlikte işlereyetişememeye başlamıştık ve ekibimizde düzensizlikler vardı, bütçeyi takip edemiyorduk. Mayıs ayı gibi ortak bulmamız gerekiyordu. Ofis yarı yarıya Rem Koolhas ile paylaşıldı fakat bu daha fazla vergiyi ve çok daha karmaşık formaliteleri beraberinde getiriyordu. Zamanla, bağımsız fakat birbiriyle işbirliği yapan bir tutum izlemenin daha iyi olacağına karar verdik. Bu da insanların kafasını karıştırıyordu: Bağımsız mı çalışıyoruz, yoksa ortak bir kurum muyuz? Emin olamıyorlardı. İşte sonrası da sizin sorguladığınız ayrılık kararının sebebini açıklıyor.
Aslında üzücü çünkü Rem’le çok fazla ortak projemiz vardı, bazıları artık bağımsız yürütülüyor, kimi ise ortak devam ediyor.
Guggenheim Las Vegas’la 2 projemiz var, bir tanesi burada (New York) nazım planlaması ve diğeri iki yapı arasında kalan avluda bir proje.
Guggenheim Las Vegas işini Venedik Oteli’nin açılışından hemen sonra aldık. Otelin Venedik’e benzemesi gerekiyordu
Otel korkunç bir yapı, resmen plastik bir bina. Gerçekten ucuz görünüyordu. Fakat biz ona sanki Venedikmiş gibi davrandık.
Bu proje gerçekten ilginç, çünkü adeta çelik bir kutu gibi görünüyor. Aslında boyalı kutuyu bir mıknatısla erittik. Ve bu kutu, müzeyi daha güvenli hale getirdi, bununla beraber dış kabuğu bir buçuk günde değiştirme olanağı da verdi. Aslında normalde bu duvarları çizmemiz 2 haftamızı alırdı ve gün başına dış kabuğa 55.000$ ödemek zorunda kalacaklardı. Bu haliyle yılda 1,5 milyon Dolar kazandılar.
Bugün 3 proje üzerinde çalışıyoruz. Hepsi de New York’un dışında. Bir tanesi Louisville Museum Plaza, diğerleri Dallas Wyly Tiyatrosu ve Pasedana’daki Kaliforniya Teknoloji Enstitüsü.
Louisville Museum Plaza 120.000 m² alan üzerine oturan, üst katta lüks daireleri, ofisleri, çağdaş bir müzesi ve oteli olan karmaşık bir proje. Projenin işverenleri Laura Lee Brown, Steve Wilson, Steve Poe ve Craig Greenberg. Biz forma inanmıyoruz, esas olarak organizasyon ile ilgileniyoruz. Biz güzelliğin projenin acımasızca keşfedilmesi ve ekonomik kısıtlamalarda ortaya çıktığına inanıyoruz.
Joshua Prince-Ramus, OMA New York’un eski çalışanları ile yoluna devam edecek. Mimar, bilindiği gibi OMA’dan ayrılarak kendi ayakları üzerinde durmaya çalışan ilk isim değil. MVRDV’nin kurucusu Winy Maas, PLOT’un kurucuları Bjarke Ingels ve Julien De Smedt, Foreign Office Architecture’un kurucuları Farshid Moussavi ve Alejandro Zaera Polo, en son Bilgi’de ARKIMEET’e konuk olan Kees Christiaanse akla çabucak gelen diğer isimler. Ayrılığın hemen ardından New York Times’a konuşan Koolhaas, ayrılıkları artık olağan karşıladığını ve bunların kendinin genç kalmasını sağladığını söylemişti.