Cezayirli Gazi Hasan Paşa Kışlası'nın, diğer adıyla Kalyoncular Kışlası'nın yıkıldığına dair çıkan haberlerin ardından, restorasyon projesinin müelleflerinden Saltuk Akatay sosyal medyada yıkımla ilgili bir kamuoyu açıklaması yaptı.
Dün, Cezayirli Gazi Hasan Paşa Kışlası’nın tamamen yıkıldığı haberlerini almıştık. Kışladan geriye sadece ortasındaki cami kalmıştı. İl Özel İdaresi’nin yıkılan kışlanın yeniden yapılacağına dair üstü kapalı açıklaması, tarihçilerin ve çevrecilerin tepkisine yol açmıştı.
Çıkan haberler ve verilen tepkilerin ardından, restorasyon projesinin müelleflerinden Saltuk Akatay, sosyal medyada kendi hesabından, yıkıma dair bir kamuoyu açıklaması yaptı.
Açıklama şöyle:
Mimari proje müellifi olduğum, Cezayirli Gazi Hasan Paşa Kışlası, gerek askeri gerekse mimari tarihimiz içerisinde, Osmanlı İmparatorluğu’nun ilk modern anlamdaki kışlası olarak, önemli bir yere sahiptir.
Yapıldığı zemin, Kasımpaşa dere yatağının doldurulmuş bir kısmıdır ve yapıldığı tarihten itibaren ciddi müdahale ve onarımlar görmüştür, 1960’lı yıllara dek.
Yaklaşık ikiyüz yıl boyunca ağır bir işlevle kullanılan, kullanım tercihi değişiklikleri nedeniyle de kapsamlı onarımlar görmüş, problemli zeminde bulunan, büyükçe bir yapıdır söz konusu olan.
İşte bu yapının problemleri, onarım kapsamının dışına çıktığı için, 1966 yılında, tamamıyla yıkılarak betonarme olarak yeniden yapılmıştır.
Sadece Kasr-ı Humayun ve Misafir Köşkü kısımlarının taş parçaları korunup tekrar kullanılmış, bu kısımlar dışındaki tüm kışla, temelden itibaren betonarme olarak yapılmış 1966 yılında.
Yani bu yapıda, zaten betonarme olarak rekonstrüksiyonu yapılmış yapının, teknik postrekonstrüksiyon problemlerinden bahsetmekteyiz.
Yapıdaki çalışmalar ilgili koruma kurulu ve belediyenin onayi ile, İstanbul Valiliği’nin deneyimli ve değerli kontrollüğüyle, proje müellifi olarak tarafımın kontrollüğüyle ve Kışla’nın kullanıcısı Kuzey Deniz Saha Komutanlığı’nın bilgisi dahilinde yürütülmektedir.
Tarihi eserlerimizle ilgili samimi hassasiyetin artmasını ve bu tartışmaların açık olarak yapılmasını son derece yararlı buluyorum. Ancak habercilik adına içeriği çarpıcılaştırarak gerçeği gölgede saklayıp manipulasyon yapılmasını, vatandaşlarımızın zekasına yapılan bir saygısızlık olarak görüyorum.
Saygılarımla
3 yorum
Arkitera’ay teşekkürler. Müşteri Deniz Kuvetleri olduğuna göre yeni yapılacak bina da AVM değil. Yeni binanın durumu çok önemli. Halil Onur’un çizdiği ve içinde buz pisti olan (demek ki içinde ağaç yoktu) Topçu Kışlasının yaklaşık %70’i ticari dükkandı. Yani o bina bir AVM idi. Bunun durumu merak konusu.
Dün çeşitli gazetelerden yazı istediler benden. Ben de konu tam anlaşılamadı, binanın 1966 yeniden yapım sürecini araştırdım. Hemen bir yazı girmeyelim dedim. İsabet oldu ama açıklayıcı bilgi alabiliriz.
Söz konusu açıklama Facebook’tan yapıldı ve müellifin arkadaşları da onu destekliyor. Yanlış bir şey olmadığı yönünde. Yerine yapılacak binanın projesi Anıtlar tarafından onandığına göre açıklansansa ya…
1966 yılında binanın tamamen yıkılarak betonarme olarak yapıldığına ilişkin bilginin teyidine ihtiyaç olduğu kanaatindeyim. Elimde bir kitap var: KAPTAN-I DERYA CEZAYİRLİ GAZİ HASAN PAŞA; Muzaffer Polat; TC Dz. K.K. Kuzey Deniz Saha Komutanlığı; İstanbul 1989. Sayfa 53’den aynen alıntılıyorum:
“1882 yılında çok harap bir halde bulunan kışla, bu tarihte yapılan onarımla birinci ve ikinci kat odaları arasındaki tuğla duvarlar yıkılarak yüzer kişilik koğuşlar haline getirildi. 1950 yılında önemli bir onarıma tabi tutuldu. 1966 yılında bir büyük onarım daha gördü ve bugünkü haline getirildi. Bu onarımda restorasyon olarak da çalışmalar yapılmış ve mimari niteliğinin bozulmaması için büyük gayret gösterilmiştir.”
Bu ifadelerden binanın kapsamlı müdahale gördüğü anlaşılmakla birlikte, komple yıkılıp yapıldığına ilişkin bir ibare yok. Kitabın tarih boyunca kışlanın geçirdiği değişikliklere oldukça detaylı bir şekilde temas ettiği düşünülürse, komple yıkılıp yapılmış bira bina için bu detaydan bahsetmemesi inandırıcı gelmiyor. Ben binanın komple yenilenmiş olduğu yönündeki ifadenin doğru olduğuna inanmıyorum. Ayrıca istediği kadar yeniden yapılmış olsun, sonuçta tescilli bir tarihi eserin komple yıkılıp yapılması çok da olağan karşılanması gereken bir durum değildir. Yani eserin bir kere yenilenmiş olması artık rahatlıkla yıkılıp yenilenebilir olduğu manasına gelmez. Belki de doğrudur; bina tamamen betonarme olarak yeniden yapılmıştır ama burada temel sorun, idarelerin artık inandırıcılıklarını, güvenilirliklerini tamamen kaybetmiş olmaları…
1966’daki “yeniden yapım”ın durumu bahsettiğiniz gibi önem kazandı. 1966’da olsa bile binanın dolgu zemine oturması durumunda önlem alınmıştır. Sonuçta müşteri Askeriye.
Bir de madem zemin kötü, bina eski, yıkıp yapmak gerekti, ortadaki cami nasıl ayakta duruyor. Nasıl yani?
Zamanında bir yarışmaya girmiştim. Tarbzon Tekel binası. Şartnamede eski Tekel vinası yıkılamaz deniyordu. Tescilli. Deli gibi çalıştık. Sonra elendik. Tamam olabilir. Sonra ne oldu? Hatta birinci bile eski binayı korumuştu. Tekel binası da yıkıldı. Toptan bir yeni bina yapıldı.
Yeni Cami bile kazıklarla durduğuna göre zemine bir müdahalede bulunmadan BA bina yapmazlar bence. Oratadaki cami nasıl duruyor? Anıtlardan istemek lazım, kamuya açık olmalı bu tür bilgiler. O zaman orataya çıkacaktır. Ben müellif olsam karşı tarafa gazetecilik hafiyelik yaptırmadan her şeyi şeffaf olarak sunarım.
Sanırım o yüzden müellif olamıyorum.
İdarelere güven kalmadı. Aynı fikirdeyim. İlk duyduğumda, olabilir ortadaki camiyi de yıkabilirler dedim.