Kamu Projelerinin “Yarışmalar” Yoluyla Üretimi

"İstanbul Metropoliten Planlama Toplantıları"nın bu haftaki konusu "Kamusal Projelerin Üretimi ve Yarışmalar" idi.

Arkitera Mimarlık Merkezi ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi Metropoliten Planlama ve Kentsel Tasarım Merkezi (İMP) işbirliği ile gerçekleştirilen “İstanbul Metropoliten Planlama Toplantıları”nın bu haftaki konusu “Kamusal Projelerin Üretimi ve Yarışmalar” idi.

30 Kasım Perşembe günü İMP Konferans Salonu’nda Yıldız Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Dekanı Dr. Emre Aysu yönetiminde gerçekleştirilen toplantıya, Prof.Dr. Necati İnceoğlu, Dr. Süha Özkan, Yılmaz Kuyumcu, Tülin Hadi, Bünyamin Derman konuşmacı olarak katıldılar.

Necati İnceoğlu’nun yarışma projelerinin, Türkiye’deki kronolojik tarihini ve geçirdiği dönüşümü anlatan konuşmasıyla başlayan toplantıda, kamunun üstlendiği rol, katılım, yarışma projeleriyle kazanılan birikim, ilgili mesleklerdeki sorumluluk paylaşımı ve ayrışma, sürecin Dünya ve Türkiye ölçeğinde karşılaştırılması gibi pek çok konuya değinildi.

1930’larla başlayan, mimarlar için tek çıkış noktası olan ve bugüne kadar uzanan yarışma sürecinin, 1970’lerde Bayındırlık Bakanlığı’nın aldığı kararla getirilen bir çok fiziksel sınırlandırma ve yönlendirmeyle önemli bir dönüşüm geçirdiği ve çöküntüye uğradığı ifade edilen toplantıda, bununla birlikte bugünkü entellektüel ve akademik birikimin oluşmasında önemli bir fonksiyona sahip olduğu vurgulandı.

Kentsel tasarım yarışmaları “kentsel mekan kültürü yaratacak mı?” sorusuna dikkat çeken Necati İnceoğlu, bunun projelerin uygulamaya dönüşmesiyle gerçekleşebileceğini; projelerin ütopik ve gerçeklikten uzak olmasının uygulanabilirliğin önündeki engeller olduğunu ifade etti.

Yarışma jürilerinin yarışmalar üzerindeki etkisine de dikkat çekilen toplantıda, gelinen noktada jüride ortak dil olmadığı, bu nedenle yarışmaların tek yönlü, tek bir bakış açısı ve hakim görüşle şekillenmediği, dolayısıyla jüri etkisinin az olduğu ifade edildi.

2005 yılında, Mimarlık Kongresi ile birlikte Türkiye’de mimarlık açısından yeni bir döneminin başladığını ifade eden Süha Özkan, yabancı mimarların gelişiyle birlikte oluşan yeni pazara dikkat çekti. Özkan, İMP’nin düzenlediği Kartal ve Küçükçekmece Dönüşüm Projeleri yarışma süreci ve “yabancı mimarlar” tartışmaları üzerine açıklamalar yaptı ve getirdiği öz eleştirilerle birlikte projelerin kent için yaptığı katkılara işaret etti. Projelerin kent için yeni ufuklar açtığını, kentsel dönüşüm ve yarışmalar söyleminde yeni bir gündem yarattığını ve söz konusu projelerle, yarışma sonrası süreçte kamunun katılımı ve bilgilendirilmesi bağlamında yeni konsorsiyumlar yaratıldığını vurguladı. Türk mimarlarının bu bölgelerdeki yatırımcılarla birleştirilmesi yönünde mekanizmalar geliştirileceğini ifade etti. Kentsel tasarım yarışmalarında artık iki kademeli bir sürece geçilmesi gerektiğini belirten Süha Özkan, bu modele göre, birinci aşamada öne çıkan “fikir” projelerinden sonra, ikinci aşamada projelerin uygulama elde etmeye yönelik yetilerinin sorgulanacağını ifade etti.

Ağa Han Mimarlık Ödülleri’nin, Güney Yarım Küre’deki mimarlık söyleminin gelişmesi üzerine yaptığı katkıya da dikkat çeken Süha Özkan, projelerin eğitim süreci ve sağladığı entelektüel-mimari birikim açısından üstlenmiş olduğu fonksiyonu vurguladı. Özellikle işveren eğitimi açısından projelerin çok önemli olduğunu, yarışma projeleriyle birlikte bir alana yönelik geliştirilen farklı çözümlemelerin farklı bakış açıları kazanılması açısından taşıdığı önemi ifade etti.

Yılmaz Kuyumcu, yarışmaların gerçekleştirilme süreci üzerinde odaklanan konuşmasında, kamunun hizmet satın alımında tarafların ayrışmış olması ve danışmanlık müesseselerinin artan önemi üzerinde durdu. Ayrışmayı işin sahibi olan kamu kurumu, hizmeti üreten taraf ve alım sürecini yönlendiren ve denetleyen taraf olarak tarifleyen Kuyumcu, kamu – profesyonel danışman firma – yarışmacılar arasında geliştirilen sürecin Dünya ve Türkiye’de taşıdığı farklılıkları vurguladı ve süreçle ilgili yönetmeliklere dikkat çekti. Türkiye’de, Bayındırlık Bakanlığı ve Mimarlar Odası tarafından oluşturulmuş iki yönetmelik olduğunu, bunlar arasında özellikle jüri seçim kriterleri açısından çatışmalar bulunduğunu ve yarışmayı düzenleyen kuruma göre yarışmaların sonucunun belli oranda tayin edilmiş olduğunu ifade etti. Mimarlık müşavirlik firmalarıyla ilgili hükümlerin de çok net olmayışının önemli bir eleştiri konusu olduğunu ifade eden Kuyumcu, mesleki sorumlulukların ve işlerin yönetmeliklerle tanımlı olmayışının getirdiği sorunlara dikkat çekti.

Toplantıda ayrıca, özellikle yabancı mimarların Türkiye’de giderek artan ağırlıkları, AB süreci ve Türk mimarların bu ortamda rekabet edebilme şansı üzerine de önemli görüşler, kaygılar ve soru işaretleri dile getirildi.

Yarışmalar ile ilgili ele alınan bir diğer konu ise, ihtiyaç programları ve isteklerin iyi tarif edilmemesi nedeniyle projelerin uygulamaya dönüştürülememesiydi. Danışman kurulların bu noktada önemli hale geldiği vurgulandı ve kurumların yarışma üretmek istedikleri ancak danışmalık alamadıkları için süreci yönlendiremedikleri üzerinde duruldu. Diğer taraftan mimari proje alma sürecinde; özellikle son dönemde giderek öne çıkan, yüklenicinin üreticiyi doğrudan seçtiği, ilişki ağlarıyla şekillenen, profesyonellikten ve kamu yararından uzak, tek alternatifli proje süreçlerine dikkat çekildi. Özellikle kamusal alanlarda yarışmalar yoluyla proje ediniminin önemi vurgulandı.

“Yarışmaları” oluşturan kamu fikrine de değinilen toplantıda, yarışma sürecinde, proje beklentileri ve ihtiyaç listeleri oluşturulmadan önce, kamunun bilgilendirilmesi, müzakere süreci başlatılması ve özellikle söz konusu bölgede yaşayan halkın beklentilerinin dikkate alınmasının, projelerin uygulamaya geçirilmesi üzerinde önemli bir etkiye sahip olduğu, projelerin tartışma ortamına getirilmesi gerektiği vurgulandı. Diğer taraftan yarışmaların mimarlar ve ilgili meslek grupları arasındaki iletişime olanak sağlaması ve diyalog potansiyelinin geliştirilmesi üzerinde duruldu.

İMP Yarışmalar Grubu Yürütücüsü Mimar Murat Vefkioğlu, kamusal alanlarda yeni açılacak yarışmalarda özellikle “açıklık ve şeffaflık” ilkesini uygulamaya geçirme çabasında olduklarını ifade etti. Kamuoyunun gelişmeleri izleyebilmesinin sağlanması, gizlilik ilkesinin sadece “değerlendirme” kısmıyla sınırlı olması gerektiğini vurguladı.

Toplantı’da güncel projelere de atıflar yapıldı ve ilgili meslek gruplarının sorumluluk alarak projelere eleştiri ve öneriler getirmeleri, çok boyutlu tepkiler geliştirmeleri, alternatifler üretmeleri, kamusal tartışmaların açılması; böylece çoğulcu bir proje tartışma süreci yaratılması gerektiği üzerinde duruldu ve “Kamusal Projelerin Üretimi ve Yarışmalar ” konulu toplantı, Galataport, Haydarpaşa projelerinin süreçleri de örnek gösterilerek, kamu yararı lehine dönüşümler yaratılabileceğine dikkat çekilerek, değişen kamu fikri üzerine tartışmalarla sona erdi.

Bir sonraki İMP toplantısı, “Haliç Kültür Havzası ve Tersaneler” başlığıyla, 07 Aralık 2006 tarihinde İMP Konferans Salonu’nda gerçekleştirilecek.

Etiketler

Bir yanıt yazın