Jan Gehl tarafından kurulan Gehl'in ekibi, COVID-19 salgını sırasında kamusal alan kullanımı üzerine 2.000'den fazla kişinin katılımıyla bir araştırma yaptı.
40 ABD eyaletinden, 68 ülkeden 2.000’den fazla kişinin görüş bildirdiği araştırma, salgın dönemindeki kamusal yaşama şaşırtıcı bir bakış ortaya koyuyor.
Çıkan sonuçlar arasında en belirleyici olanlardan birisi, insanların salgın süresince kamusal alanı kullanmadıklarını ortaya koyması. Görüş bildirenlerin %35’i temel işler dışında evde kaldıklarını belirtmişler. Kamusal alan olarak tabir edilen yerler ise komşu sokaklar, kapı önlerindeki kaldırımlar, yerel parklar… Katılımcılar mahallerinde sosyalleşmeyi fiziksel ve zihinsel sağlıklarını korumak için önemli bir dayanak olarak görüyorlar.
Aşağıda Gehl’in COVID-19 salgını sırasında kamusal alan kullanımı konusundaki küresel araştırmasından elde edilen en ilgi çekici bulgular bulunuyor. Önümüzdeki aylarda Gehl ekibi, dünyanın farklı şehirlerindeki müşterileriyle ortaklaşa, kamusal alan kullanımının değişimi araştırmasını derinleştirmeyi planlıyor.
Katılımcıların üçte birinden fazlası temel ihtiyaçlar dışında kamusal alanların dışında kalmayı tercih ediyor. Bu Amerika Birleşik Devletleri dışında yaşayanlar için daha doğru.
İnsanlar en çok mahalle sokaklarını, kaldırımlarını ve parklarını sosyalleşmek için kullanıyor.
İnsanların büyük çoğunluğu fiziksel ve zihinsel sağlıklarını korumak için için dışarı çıkıyorlar.
Katılımcıların yarısından fazlası hane halkı dışındaki kişilerle güvenli bir şekilde sosyalleşiyor. Riskli grup içerisinde olanlar özellikle yüksek oranda sosyal faaliyetlerde bulunuyor.
Katılımcıların üçte ikisi normalden daha fazla yürüdüğünü, daha az araç kullandığını, taksiye ya da paylaşımlı araca bindiğini belirtmiş.
Araştırmanın tamamını burada bulabilirsiniz.