Kamusal alanda sanat gerçek olsun

İKSV kamusal alanda sanat uygulamaları için "İstanbul'da Kamusal Alanda Sanat Uygulamaları İçin Öneriler" raporu hazırladı. Vakıf bu raporla sanatın desteklenmesi için bir kurul oluşturulmasını öneriyor.

Heykel mevzuu bizde çok karışıktır, biliyorsunuz. Avrupa ülkelerinin birçok yerinde heykel görebilirsiniz, bir nevi açık hava müzesi gibi… Bizde heykellerin içine tükürülür, ucube diye kaldırılır, yıkılır, çalınır, hurdacıya satılır. Türkiye’nin kamusal alanda heykelle olan tarihini oturup yazmaya kalksak nice trajikomik olaylar okuyacağınıza emin olabilirsiniz. “Taş işte yahu” diyenler mi, “putperest”likle suçlayanlar mı dersiniz… Özgür ve Çağdaş Kadın Heykeli’nin vajina bölgesinin kırmızıya boyanmasını hatırlayanlar olur. Regl olan heykel daha sonra defalarca saldırıya uğramıştı. Eski Yüksek Öğretim Kurumu Başkanı Yusuf Ziya Özcan Gaziantep Üniversitesi’ndeki memeleri açık kadın heykelini müstehcen bulduğunu açıkladıktan kısa süre sonra heykelin kolu kırılmıştı. Kol kırılır yen içinde kalır gibi soğuk bir espri yapmayacağız elbette, ama tarih boyunca heykellerle olan ilişkimiz öyle “tuhaf” ki insan zor tutuyor kendini. Neyse, gelelim meseleye…

Kamusal alanda sanat için öneriler

Geçtiğimiz hafta İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) bir kitapçık gönderdi. İKSV’nin kültür politikaları geliştirme projeleri kapsamında hazırlanan “İstanbul’da Kamusal Alanda Sanat Uygulamaları İçin Öneriler” başlıklı bu kitapçıkta bir dizi öneri var. Öncelikli olarak kamusal alanın tanımı iki yönüyle yapılıyor. Birincisi; modern kamu hukukuyla tanımlanmış mekânlar. Bu ne demek? Resmî daireler, okullar, meydanlar, hastaneler, yani daha çok devlete ait olan alanlar. İkincisi; toplumsal yaşantı içinde fikirlerin, ifadelerin belirtildiği, üretildiği alan. Daha net tanımlamak gerekirse; “ortak, aleni, açık olan” anlamında. Burada Jürgen Habermas’a başvurabiliriz. “Kamusal alan, modern toplum kuramlarında, toplumun ortak yararını belirlemeye ve gerçekleştirmeye yönelik düşünce, söylem ve eylemlerin üretildiği ve geliştirildiği ortak toplumsal etkinlik alanına işaret etmek için kullanılan kavramdır” diyor Habermas. İKSV’nin “İstanbul’da Kamusal Alanda Sanat Uygulamaları İçin Öneriler” raporunda kamusal alanın, kent içinde kamusal alanlar yaratmanın sembolik ve fiziksel problemlere yönelik çözüm üretmeyi gerektirdiği hatırlatılıyor ve bunun en etkili yolu elbette “sanat” olarak açıklanıyor.

Kamusal Alanda Sanat Kurulu

En önemli sorun elbette kamusal alanda heykel… 2010 yılında anlı şanlı Avrupa Kültür Başkenti olan İstanbul için hazırlanan bu çalışma Türkiye’den ve Avrupa’dan konunun uzmanlarına danışılarak hazırlanmış. Sözü fazla uzatmadan asıl meseleye gelelim. İKSV Emek Sineması için “Bir de bizi dinleyin” önerisinden sonra şimdi de İstanbul Büyükşehir Belediyesi bünyesinde çalışacak Kamusal Alanda Sanat Kurulu öneriyor. Kentteki mekânlarda (yani kamusal alanda) plastik sanat uygulamalarından sorumlu bir özerk kurul bu. Bu kurulun benzerinden Amsterdam ve Londra gibi kentlerde var. Yedi kişilik bir kurul bu. Yerel yönetimi temsil eden ve belediyenin tayin edeceği bir bilirkişinin yanısıra üniversitelerin ilgili bölümlerinden, kent-kamu ve sanat konularıyla ilgili mesleki örgütlenmelerinden oluşan bir kurul. Öneride kurul; belediyenin kamusal alanda sanat politikasını ve yönelimlerini belirleyecek… Diğer kuruluşlar tarafından geliştirilen sanat projelerini değerlendirecek, belediyenin politikalarıyla uyumunu denetleyerek karar mercii olacak… Neden? İşte İKSV’nin haklı çünküleri;

Kentin kamusal alandaki kültür politikasına dair vizyon oluşturmak.

İstanbul’un uluslararası düzeyde ilişkilerinin geliştirilmesi.

Sanatçıların ve kamusal alanda sanat çalışmalarının desteklenmesi.

Kısa ve uzun vadeli etkinliklerin planlanması.

İstanbul’da açık alanlara bügüne dek yerleştirilmiş mevcut heykellerin korunması ve bakımının üstlenilmesi.

Açık alandaki sanat eserleri için karar ve onay vermek.

Öneriler nasıl değerlendirilecek

İKSV haklı olarak mesele edindiği kamusal alanda sanat uygulamaları için “nedeni”, “niçin”i olan bir dizi aklı başında öneri getirmiş. Kültür Başkenti etiketinin de ötesinde gerçekten kültür sanatın başkenti olma imkânına sahip olan İstanbul’un bu uygulamalara ihtiyacı var. Bakalım, bu öneriler İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından nasıl değerlendirilecek…

Etiketler

Bir yanıt yazın