Gazi Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Süleyman Yücel Şenyurt, Gülşehir ilçesinin Ovaören köyünde yaptıkları kazılar tamamlandığında Kapadokya tarihinin yeniden şekillenmesine katkı sağlayacağını söyledi.
Şenyurt, günümüzden 10 bin yıl öncesinde Neolotik döneme kadar uzanan tarihi sürecin, kazılarda bulunacak değerlerle birlikte daha da eski tarihlere kadar ineceğini kaydetti.
Türkiye’nin en önemli kültür ve inanç turizmi merkezlerinden biri olan Kapadokya bölgesinin bilinmeyen tarihi kimliğinin ortaya çıkarılması amacıyla 8 yıl önce başlayan Ovaören kazılarına bu yıl da devam ediliyor. Gazi Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Süleyman Yücel Şenyurt başkanlığında Gülşehir ilçesinin Ovaören köyünün 2 kilometre güney batısında yer alan Yassıhöyük ve Topakhöyük’deki kazı çalışmalarında bugüne kadar günümüzden binlerce yıl öncesine ait çok sayıda tarihi eserin yanı sıra önemli kalıntılar ortaya çıkartıldı.
Gazi Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Süleyman Yücel Şenyurt yaptığı açıklamada, günümüzden 8 bin öncesine kadar uzanan toplam 50 hektarlık bir alanı kapsayan iki yerleşim alanında, 1996 yılındaki yüzey araştırmalarının ardından 2007 yılında kazı çalışmalarına başladıklarını söyledi. Topakhöyük’te küçük bir yerleşim alanı oluşturulmasına karşın Yassıhöyük’te Hititlerden başlayarak şehir kimliğine uygun yapılanmaların ortaya çıkartıldığını kaydeden Şenyurt, şu bilgileri verdi: “1996’da Ovaören’de yaptığım yüzey araştırması sonunda 2007 yılında kazı çalışmalarına başladık. Gerçekleştirdiğimiz ön çalışmalarda ilk olarak Demirçağ dönemine ait surlara rastladık. Bin 200 metre uzunluğundaki surların Demirçağ’dan başlayıp Hititler dönemini de içine alabilecek düzeyde ve en önemlisi de Hititlerin yaşamlarını sürdüğü kalenin giriş kısımlarının ve sur yapılanmalarının dönemin özelliklerine uygun bir ahenk içerisinde konumlandırıldığını belirledik. Kalenin 7 metrelik taş duvarının hemen ardından Orta Anadolu’da bu döneme ait pek de gözlenmeyen 3 metrelik bir yükseltiye ulaşan kerpiç kale duvarı yapısını ortaya çıkardık.”
Topakhöyük yerleşiminin bölgenin tarihsel kimliğini Neolotik dönemden bile daha önceki dönemlere ulaştırmasını beklediklerini ifade eden Şenyurt, “İlk kazı başlangıç noktasını da oluşturan Topakhöyük, öyle inanıyoruz ki bizlere Kapadokya tarihinin de yeniden şekillendirilmesinde önemli bir katkı sağlayacak. Günümüzden 10 bin yıl öncesinde Neolotik döneme kadar uzanan tarihi süreci, Ovaören’de ortaya çıkacak değerlerle birlikte daha da eski tarihlere kadar ineceğine inanıyoruz.” diye konuştu.
Günümüzde bir köy olmasına karşın Ovaören’in tarihi süreçte birçok medeniyete ev sahipliği yapması açısından Doğu ile Batı’nın birleştiği orta bir noktada bulunmasıyla jeopolitik bir özelliğinin de bulunduğunu vurgulayan Şenyurt, sözlerine şöyle devam etti: “Kapadokya bölgesi, Milattan Sonra Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı medeniyetlerinin kültür, sanat ve sosyal yaşam düzeylerini ortaya koyan birikimleri ile ülke turizmimiz açısından önemli bir destinasyon merkezi. Burada yürüttüğümüz kazı çalışmaları ile Kapadokya bölgesinin bir yerleşim noktası konumundaki Ovaören köyü Demirçağ, Hititler, Tabal Şehir Krallıkları, Pers, Hellenistik dönemlerin önemli kalıntıları ile bezenmiş görüntüsü ile ilk çağların kültürel ve sosyal yaşamının köklü izlerini taşıyan önemli bir arkeoloji merkezi niteliğinde. Bu nedenle bundan sonraki turizm olgusu şekillendirilirken inanıyoruz ki İlk Çağ’a ait eserlerin oldukça canlı bir şekilde ortaya konulduğu bu bölge önemli bir gezi alanı olarak turizme kazandırılır.”
Şenyurt, yapılan kazılarda bölgenin bitki ve hayvan çeşitliliğinin de belirlenmesine yönelik önemli değerlerin bulunduğunu dile getirdi: “Tarihten önceki kentsel bir alanda ortak yaşam kültürü oluşturan insanların bugünlere taşınan birçok kullanım araç ve gereçlerini bu kazılarla ortaya çıkardık. Ağırşaktan, kemikten yapılı çekiş ve iğne gibi kullanım malzemelerine, değişik renk ve motiflerden yararlanılarak yapılan çok sayıda çanak ve çömleklere, bronzdan ve demirden yapılı çok sayıda mızrak ve ok uçlarına ulaştık. Kazı alanlarında çok sayıda hayvan iskeleti ortaya çıkartıldı. Diğer yanda katılaşmış toprak içerisinde çeşitli bitki katmanlarını belirledik. Bunları da önümüzdeki günlerde alanlarında uzman bilim adamları inceleyerek bölgenin bitki çeşitliği ve hayvan çeşitliliği konusunda bize bilgi verecekler.”
50 hektarlık alanı içinde 17’si akademisyen toplam 45 çalışan ile devam eden Ovaören kazısının bu yıl ki bölümü 15 Eylül’de tamamlanacak. Kültür ve Turizm Bakanlığının katkıları ile devam eden kazılardan elde edilen eserler, gerekli restorasyon çalışmalarının ardından sergilenmek üzere Nevşehir Arkeoloji ve Etnografya Müzesi’ne teslim ediliyor.