3XN tarafından Danimarka'da tasarlanan Lighthouse, yerel topluluğu desteklemek ve sahil yaşamını canlandırmak amacıyla konutlar, sosyal alanlar ve halka açık mekanları bir araya getiren deniz manzaralı bir tasarım olarak öne çıkıyor.
Lighthouse, Aarhus Limanı’nın ucunda, suya bakan ve Aarhus Körfezi’nden geçişi tam olarak belirleyen, konut odaklı, karma kullanımlı bir gelişme.
Açıklık, güvenlik ve çeşitlilik, topluluk ve etkileşimi teşvik etmek için yüksek katlı bir yapıyı bir grup orta katlı bina ile birleştiren gelişmeyi karakterize ediyor.
İki aşamada tamamlanan proje, özel konutların yanı sıra sosyal konutları da bir araya getiriyor.
Halka açık restoranların, kafelerin ve perakende satış alanlarının bulunduğu bir sahil gezinti yolu, ziyaretçileri siteye davet etmekte ve canlı ve çeşitli bir sokak manzarası yaratıyor.
Lighthouse, şehrin en yeni sahil mahallesinde oldukça önemli bir konuma sahip.
Geliştirme, alanın aktif bir sosyal topluluk haline getirildiği kentleşmeye tersten bir yaklaşımla karakterize ediliyor.
Bu, herhangi bir geliştirme öncesinde kurulan kafeler, su sporları, kentsel tarım gibi girişimler aracılığıyla yapılmış.
Bu girişimler, nihai projeye geri bildirim ve bilgi sağladı ve aynı zamanda bölgedeki sosyal topluluğun oluşmasına katkıda bulunmuş.
Ana planın başarısının merkezinde, kafe ve mağazaların bulunduğu halka açık sahil şeridi yer alıyor.
Suya güvenli kamu erişimi, yüzücüleri ve kanocuları bölgeye çekiyor.
Tüm yıl boyunca açık olan kordonda, cesur yerel halk Danimarka’nın popüler aktivitesi olan ‘‘kış banyosunun” keyfini çıkarıyor.
Kordon boyundaki kafeler, buz gibi bir dalışın ardından ısınmak ve sıcak bir içeceğin tadını çıkarmak için rahat bir yer sağlıyor.
Araştırma ve analiz aşamasında, toplumsal gelişim, kültürel eğilimler ve yaşam koşullarının yanı sıra konum, bağlam ve rüzgar ve hava koşullarının analizi üzerine kapsamlı çalışmalar yapılmış.
Sonuçta ortaya çıkan tasarım, tüm konutlara güneşli bir güney cephesi ve kuzey manzarası sağlamayı amaçlıyor.
Buna ek olarak, tüm daireler ya özel bir balkona ya da muhteşem manzaranın tadını çıkarmak için dış alana erişim sağlayan dış terasa erişime sahip.
Özel, yarı kamusal ve ortak alanlar aracılığıyla doğaya olan yakınlık, konut sakinlerine kendilerinin ve kullanım sonrasında “rahatlatıcı bir tatil hissi” olarak nitelendirdikleri şeyi sağlıyor.
Böylesine önemli bir konumda yer alan yüksek bir bina doğal olarak bir dönüm noktası olarak ortaya çıkıyor. Bu nedenle proje hem şehrin ölçeğine hem de yakın bağlamına hitap eden yüksek kaliteli bir tasarım gerektirmiş.
Tasarım ekibinin önündeki zorluk, Aarhus’un ilerici mimari geleneğini sürdürürken aynı zamanda olağanüstü bir kullanıcı deneyimi sağlayacak zarif bir yapı oluşturmak olmuş.
Hem şehirden hem de sudan bakıldığında zarif, ince bir profile sahip bir kule oluşturmak için ayrıntılı geometri çalışmaları yapılmış.
Sonuçta ortaya çıkan tasarım, iki köşesi yuvarlatılmış bir eşkenar dörtgen şeklinde olup ince bir görünüm yaratıyor ve manzaraya her açıdan hitap ederek ne önü ne de arkası varmış gibi bir izlenim veriyor.
Suyun desenlerinden ve yansımalarından esinlenen benzersiz cephe, görsel ilgi ve doku katıyor.
Ayrıca, geliştirme kapsamındaki çok sayıda binanın ortak bir mimari dil ve malzeme ile birleştirilmesine yardımcı oluyor.
Cephe deseni parametrik olarak optimize edilmiş ve hafif, yüksek hassasiyetli prefabrik elemanlar olarak üretilerek ağırlık tasarrufuna katkıda bulunmuş.
İkinci aşama, ziyaretçilerin şehrin ve Aarhus Körfezi’nin inanılmaz manzarasını paylaşmalarına olanak tanıyan halka açık bir çatı restoranı içeren Danimarka’nın en yüksek binasının tamamlanmasına tanık olmuş.
Kule ve bitişiğindeki teraslı kanatlar, sakinler için korunaklı bir özel avluyu çerçevelemekte ve bu da sahildeki daha yoğun kamusal alanlardan uzakta sessiz bir sığınak sağlamakta.
Bu ortak alan, bireylerin ve ailelerin buluşabileceği ve çocukların birlikte güvenli bir şekilde oynayabileceği, çevredeki apartmanlara bakan bir alan sağlayarak sakinler arasında bir topluluk duygusu oluşturmaya yardımcı oluyor.
“Projenin birden fazla anlamda bir deniz feneri olduğunu düşünüyoruz. Açıkçası, bina bir simge haline gelecek. Ama aynı zamanda kentsel gelişimi, faaliyetleri ve sosyal ilişkileri katalize edecek şekilde nasıl yapmamız gerektiğinin de bir örneği. Herkesin denizi güzel bulduğuna inanıyorum. Her zaman değişiyor, bu da onu büyüleyici kılıyor. Lighthouse’da yaşamak, her mevsim ve farklı hava koşullarında sürekli değişen denizle yüzleşmek eşsiz bir deneyim olacak.”