Katılımcı Model İçeriği ile Farklılaşan Yarışma: Caferağa Spor ve Kültür Merkezi

Caferağa Spor ve Kültür Merkezi Yarışması kolokyumu, yarışma şekli, ihtiyaç programı ve ödül miktarı gibi konulara odaklanan tartışmalar üzerinden ilerledi.

18 Haziran 2016 Cumartesi günü Caddebostan Kültür Merkezi’nde yapılan Caferağa Spor ve Kültür Merkezi Mimari Proje Yarışması kolokyumu saat 14:25’te Kadıköy Belediye Başkanı Aykut Nuhoğlu’nun konuşmasıyla başladı.

Yarışmanın, ilan tarihinden 1,5 sene öncesinde Caferağa’da ortaya çıkan ihtiyaç üzerine açılma kararı alındığını anlatan Nuhoğlu bu projeye bulunduğu konum sebebiyle önem verildiğini ifade etti. Yarışma sürecinin diğer yarışmalardan farklı olarak katılımcı bir model üzerinden geliştirildiğini, jüri çalışmalarına Kadıköy Kent Dayanışması’nın da katıldığını ve bu sebeple sürecin normalden daha uzun bir zamana yayıldığını ekledi. Bu süreçte hem eleştiri hem de destek aldıklarını ifade eden Belediye Başkanı konuşmasını sonlandırdıktan sonra ödül törenine geçildi.


1. Ödül

Ödül töreninin ardından jüri başkanı Haydar Karabey kolokyum oturumunu yönetmesi için Mehmet Bozkurt’u davet ettikten sonra yarışma sürecinden kısaca bahsetti. Yarışmanın oluşum sürecinde Kadıköy Belediyesi’nin de desteğiyle 40’a yakın sivil toplum temsilcisinin ve Kadıköy sakinlerinin toplantılara dâhil edildiğini belirtti. Yarışmanın birinci aşamasında ortaya çıkan 5-6 tipoloji olduğunu ve çeşitlilik yaratmak adına bunların arasından seçilenlerin ikinci aşamaya geçtiğini söyledi. İkinci aşamada birinciden farklı olarak yeni ölçütler ortaya çıktığını ve bunların da jüri ile idarenin talepleri, maliyet ve uygulanabilirlik olduğunu ifade eden Karabey seçim yapıldıktan sonra idarenin de memnun kaldığını belirtti ve sözü salona verdi.

Belediye süreçte her zaman yanımızda oldu ancak hiçbir zaman müdahil olmadı.

İlk soru mimar Ozan Öztepe’den geldi: “Yarışmalarda idarenin temsiliyeti ile ilgili bir soru sormak istiyorum. İdare ikinci aşamada idare projeler üzerinde görüş belirtti mi ve sonuç üründen memnun kaldı mı?” Haydar Karabey, belediyenin süreçte her zaman yanlarında olduğunu ancak hiçbir zaman müdahil olmadığını belirtti. Bunun yanında belediyenin ortaya çıkan sonuca çok sevindiğini ekledi.


2. Ödül

Mikrofonu alan mimar Kürşat Açıkgöz, sergiyi gezdiğinde ikinci aşamaya geçmiş projelerin birinci aşamadan sonra çok gelişmemiş olduğunu gözlemlediğini belirtti ve sordu: “Yarışmanın tek aşamalı yerine iki aşamalı yapılması verimli oldu mu?” Asli jüri üyelerinden Özgür Bingöl, yarışmanın iki aşamalı olması durumunun her projede farklı etkisinin olduğunu kimi projeleri olumsuz etkilediğini kimi projelerin ise daha çok geliştiğini belirtti. Yarışmanın iki aşamalı olmasının sebebi olarak ise alanın kısıtlarının tek aşamada çözülemeyecek oluşu ve özellikle diğer disiplinlerin danışmanlığıyla çalışılacak alanların ikinci aşamaya bırakıldığını söyledi. Sözü alan asli jüri üyesi Semra Uygur, jürinin yarışmacılardan beklentilerinin özellikle danışmanlık alanlarında ikinci aşamaya yansımamış olduğunu söyledi.

Bu havuz problemini hayat çözecek.

Yarışmada ikinci aşamaya geçen ancak ödül almayan projenin müellifi Ömer Selçuk Baz, bunun gibi zor bir alan üzerinden iki aşamalı bir yarışma açmanın anlaşılır olduğunu ancak yarışmanın tanımladığı program ve istenilenlerin bu motivasyonla çatıştığını düşündüğünü belirtti. Ömer Selçuk Baz iki soru sordu: “İki aşamalı kurgu daha farklı bir şekilde formüle edilebilir miydi?”, “Program bu kadar ağır olmalı mıydı, bu gereklilikler araştırılmış mıydı”. Soruya cevap veren Haydar Karabey, sivil toplum örgütleri ve kullanıcılar ile yapılan toplantılarda gelen çok sayıda talebin olduğunu ve buna cevap vermeye çalıştıklarını söyledi. Semra Uygur, arsanın küçüklüğü ve bulunduğu yerin sıkışık olması durumunun jüriyi ilk aşamada yalnızca fikir istemekten öteye gitmek zorunda bıraktığını ekledi. Programın ise her yaştan kullanıcıları alana davet etmek için (havuzun programda yer alması) ağırlaştığını söyledi. Özgür Bingöl ise kişisel olarak en başından beri havuzun programda sıkışıklık sebebiyle yer almaması gerektiğini ve hacim olarak kâğıt üstünde sığmasının bu projenin pratikte çalışacağını kanıtlamadığını düşündüğünü söyledi ve ekledi: “Havuz problemini hayat çözecek.”

Yarışma katılımcılarından mimar Yavuz Selim Sepin yarışmanın birinci aşamasında yarışmacılardan yalnızca fikre odaklı sonuçlar beklenmesi gerektiğini ve bu yarışmanın birinci aşama ağırlığını hata olarak gördüğünü söyledi. Çok değerli gördüğü yarışma alanının gereksiz yere sıkıştırılmış ve yoğunlaştırılmış olduğunu ve bunun kamusal alan kayıplarına sebep olduğunu ekledi. Bu yarışmada mimari bir ikon yerine kamusal alan vurgusunun olması gerektiğine inandığını belirtti.

Bu yarışmada mimari bir ikon değil kamusal alan beklentisi olmalıydı.

Basketbol antrenörü Altimur Tülmen sözü alarak mevcut durumdaki spor merkezinin İstanbul’da basketbol sporu için en önemli alanlardan biri olduğunu belirtti. Değerlendirme sürecinde sporcuların görüşlerinin alınıp alınmadığını ve gelecekte yüzme havuzunun işlevini yerine getirememesi durumda bunun ölü bir yatırıma mı dönüşeceğini sordu. Moderatör Mehmet Bozkurt jüri toplantılarında spor profesyonellerinden görüş alındığını ifade etti.

Yarışma ödüllerinin üç katına çıkmış olması katılımcıların bilgi birikimini artırmayacaktı.

Ozan Ertuğ, program ve yarışma şekli tartışmalarına odaklanan kolokyumun odağını bir başka konuya çekti. Jürinin bahsetmiş olduğu, ikinci aşamaya geçen projelerin daha sonrasında yeterli gelişme göstermemesi durumunu yarışma ödüllerinin yetersiz oluşuna bağlayan Ertuğ, ödüllerin ikiyle çarpılmış olması gerektiğini söyledi. Semra Uygur, yarışmaya bakış açısının ödül odaklı olmasını hayal kırıklığıyla karşıladığını söyledi. Sözü alan ve Ozan Ertuğ’a katıldığını belirten Eylem Önal, yarışma sürecinin uzun oluşu, kalabalık ekipler ile çalışma gerekliliği gibi konuların yarışmacının üzerinde baskı oluşturduğu ve bunun hafiflemesi için Kadıköy Belediyesi gibi geliri yüksek bir belediyenin ödüller konusunda daha hassas davranmış olmasını beklediğini söyledi. Semra Uygur, ödüller üç katı fazla olmuş olsaydı bile yarışmaya katılan projelerin bilgi birikiminin artmayacağına inandığını ekledi.

Katılımcı modelin yarışma sürecinde yer almış olması çok önemliydi.

Türkiye’de yarışma kültürünün kesintiye uğramış olduğunu belirten Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Sami Yılmaztürk, yarışma sürecinde katılımcılığın yer almasının ve bunun belediye tarafından desteklenmiş olmasının çok önemli olduğunu belirtti. Katılımcı süreci içine alan yarışma örneğine sık rastlanmadığını ve bu tecrübenin yaşanmış olduğu için mutlu olduğunu ifade etti. Şartname ve beklentiye yanıt verecek nitelikte pek çok proje katılmış olduğunu belirten Sami Yılmaztürk belediye, jüri ve katılımcılara teşekkür ederek konuşmasını bitirdi.


3. Ödül

Kolokyum birincilik ödülünü alan ekipten Ferhat Hacıalibeyoğlu’nun konuşmasıyla sona erdi. Hacıalibeyoğlu, sürece katkısı olan tüm paydaşlara teşekkür ettiğini ve projenin yarışmayla elde edilmiş olmasının Türkiye mimarlık ortamı için çok büyük bir değer olduğunu söyledi. Yarışmaya katılım sürecinde ve sonrasında fark ettikleri değerlerden bahseden Hacıalibeyoğlu spor merkezi ve kültür merkezinin Caferağa için ne kadar önemli bir işlev olduğunu bildiklerini ancak yarışma sürecindeki ortak akıl ve kolektif sürecin arka plandaki varlığını kolokyumda daha iyi anlamış olduğunu ve bundan mutluluk duyduğunu ekledi.

Etiketler

2 yorum

  • cem-yildirim says:

    Ağır ve haksız bir cevap olmuş. Bireysel bilgi birikimine olmasa da ortaklı katılıma pozitif etki edebilir ödül miktarının artması. Ayrıca bilgi birikimin sunumuna direkt etkisi olduğu bir gerçek. Ki Ozan Bey’in belirttiği anladığım kadarıyla buymuş kolokyumda.

  • omer-yilmaz says:

    Ödül miktarının artması ile yarışma katılım niteliği arasından doğrudan bir bağ kurmak çok doğru olmaz. Hem yarışmayı hem kolokyumu hem de bu konuyu irdeleyen bir görüş yazacağım, bu nedenle ayrıntılarına girmiyorum.

Bir yanıt yazın