Kentin Tozu Üzerinizden Eksik Olmasın

Kentin Tozu’nda kent ve ekoloji mücadelelerinin sözlü tarihi, Haydarpaşa’nın sadık eylemcilerinden Budapeşte’nin evsizlerine direnişin her yönünden sesler var. Kitap bir anlamda hakkı ihlal edilen yüzde 99’un hikâyesini anlatıyor.

Kentin Tozu kitabı, Cihan Baysal’ın Açık Radyo’da aynı adla yayınlanan radyo programının 2012-2014 arasındaki kayıtlarından oluşuyor. Cuma günleri saat 19.00’da Açık Dergi bünyesinde yayınlanan programın her bölümü “Adil, eşitlikçi, yaşanabilir bir kent için kentin tozu üzerinizden eksik olmasın” temennisiyle bitiyor. Kitapta yer verilen yirmi beş hikâye arasında İstanbul’da 3. Köprü ve Havalimanı, Fikirtepe, Sulukule, Haydarpaşa Port, Yedikule Bostanları, Haliç Tersanesi, Tozkoparan, Derbent, Üsküdar, Ayazma ve Bezirganbahçe; Ankara’da Dikmen Vadisi ve Çinçin, Antalya’da Ahmetler Kanyonu HES ve Van’da deprem sonrası kurulan konteyner kentler var. Ayrıca Macaristan’ın evsizleri ve Amsterdam Üniversitesi işgalcileri de kitaba dâhil edilmiş.

Programın yapımcı ve sunucusu Cihan Baysal, meseleleri kent hakkı odaklı bir aktivist bakış açısıyla ve gazeteci merakıyla inceliyor. Zaten içinde olduğu ve aktörlerini yakından tanıdığı, kent ve ekoloji mücadelesinde öne çıkan konuları haberleştirirken kendi ifadesiyle “Kentte ve kırsalda sermayenin talan ve yağma projelerine karşı yaşam alanlarını, mahallelerini, ormanlarını, parklarını, korularını, bostanlarını, derelerini kısaca müştereklerini, hafıza mekanları ile tarihi kültürel varlıklarını savunanların, haklarını arayanların sesini duyurmayı” dert ediniyor.

Baysal aslında Kentin Tozu’nda ana akım gazetelerin ve televizyonların takip etmediği, etmemeyi seçtiği haberleri işliyor. Bunu yaparken de tartışmanın taraflarına söz hakkı veriyor, örneğin programlarda Yedikule Bostanları’nda park isteyenlerin de, Garipçe’de 3. Köprü’yü destekleyenlerin de görüşleri var. Ortaya çıkan kitap önemli bir mücadele arşivi.

“Kendimizi değiştirme hakkı”

Kitabın önsözünde anlatılan ve programlarda sıklıkla değinilen ‘Kent Hakkı’ kavramı, Marksist filozof Henri Lefebvre’in dile getirdiği şekliyle “Varolan adaletsiz kente dâhil olma talebi değil, demokratik bir kenti yeniden inşa etmek üzere mücadele çağrısı.” David Harvey’in ifadesiyle de “Kent kaynaklarına ulaşma özgürlüğünden çok öte bir şey: Kenti değiştirirerek kendimizi değiştirme hakkı.” Baysal’a göre ise Kent Hakkı kavramı neoliberal politikaların doruğa çıktığı 2000’lerde gündemimize oturdu: “2011’den itibaren domino etkisiyle yayılan, Gezi’de şahikasına ulaşarak ülkenin tüm kentlerine sıçrayan ve hangi ülkeden ne zaman patlayacağı kestirilemeyen küresel başkaldırının en önemli taleplerinden birinin Kent Hakkı olması hiç şaşırtıcı değil. Nüfuslar, yaşam alanlarının yapılanması, gelişimi ve kaynaklarının tasarrufu üzerinde sermaye ve iktidarların değil, bizzat kendilerinin hak sahipliğini talep etmekteler.”

Yüzde 1’in kenti, yüzde 99’un hikâyesi

Kent’in Tozu’nda ‘Kent Hakkı’ gözetilerek söz yatırımcı veya resmi mercilere değil, yereldeki muhatabına veriliyor: Haydarpaşa’nın sadık Perşembe eylemcileri, Budapeşte’nin evsizleri, yıkılıp yerine villalar dikilen Sulukule’nin genç rap grubu Tahribad-ı İsyan’dan Asil Koç, Haliç Tersanesi emekçileri, 3. Köprü kurbanlarından Garipçe’den balıkçı Ayhan Reis, Fikirtepe’nin “inatçısı” Alaattin Demirel, Vahdettin Köşkü’nün yanıbaşındaki sokağın tahliye edilmek istenen sakinleri, Levent Safir’de bir iş cinayetinden sonra basınla görüştüğü için işten atılan ve direnişi örgütleyen inşaat işçisi Mustafa Akyol, Van’da bir bayram günü elektrik ve suları kesildiliği için tezek yakarak yemek pişiren Van depremzedeleri…

Büyükşehir Belediyesi’nin koyları işgal eden İstmarin projesi hakkında İstinye’den Kaptan Mehmet Akyüz ile yaptığı röportajda Baysal, İstanbul’un halini şöyle özetliyor: “Küresel turistlere, üst gelir gruplarına ve sermayeye yönelik bir kent. Harvey’in deyişiyle yüzde 1’in kenti. Orada emekçilere, alt gelir gruplarına yer yok, yüzde 99’un kent hakkı ihlal edilmekte.” Kentin Tozu, hakkı ihlal edilen yüzde 99’un hikâyesini anlatıyor.

Harvey’le piknikte

Baysal iki kez David Harvey’i kayıt cihazının başına oturtuyor, söyleşilerden biri 2012 Haziran’da Sarıyer Mahalle Dernekleri Platformu’nun dayanışma pikniğinde, “kamusal bir alanda davul sesleri ve çocuk çığlıkları arasında” yapılıyor. Harvey ‘umut mekanlarından’ bahsediyor, Şili öğrenci hareketinin halk arasındaki yaygınlığını, Amerika’da Seattle ve Los Angeles’ta asgari ücretin yükseltmeyi başaran yerel hareketleri anlatıyor. Gezi’ye dair “Bu kadar önemli olması, bir parkı kurtarmak ve alışveriş merkezini inşa ettirmemek protestosunun dışına çıkarak geniş kapsamlı bir fikre doğru “hayatlarımızı yaşamanın başka bir yolu da var” düşüncesine doğru gitmesidir … Bu çeşit kentsel ayaklanmaları dünyanın her yerinde gördüğümüz kanaatindeyim” diyen Haryvey, Brezilya kentlerinde, Londra’da, Stockholm’de protestocularının mesajlarını şöyle okuyor: “Farklı bir şey yapmamız gerek, farklı kentler inşa etmemiz gerek, farklı bir yaşam tarzı bulmalıyız; rekabetçi olmayan, kaygılarla dolu olmayan, birbirimize açık olan ve doğa ile farklı bir ilişki kuran…”

Etiketler

Bir yanıt yazın