Kent ve mimarlık gündemi her geçen gün yeni "çılgın projeler"le sarsılırken gündeme oturan başka bir konu da Bağdat Caddesi için öngörülen kentsel dönüşüm adımı oldu.
Bölgedeki binaların %80’i hasarlı ilan edildikten sonra kentsel dönüşüm kapsamına alınması planlanan Bağdat Caddesi, şimdiden inşaat simsarlarınca kuşatılmış durumda. 28 Kasım 2010’da aramızdan ayrılan ve Bağdat Caddesi’nin planlanmasında büyük rol oynamış mimar Aron Angel’ı saygıyla anarken son dönemde kentsel dönüşüm söylentileriyle çalkalanan Bağdat Caddesi’nin gelişim öyküsüne göz atmak istedik.
Tarihi Bizans’a kadar uzandığı bilinen Bağdat Caddesi’nin bir yerleşim alanı olarak gelişimi Osmanlı’nın son dönemlerine denk düşer. 1850’lere kadar her iki tarafı boş ve ekili arazi olan ve o dönemde Osmanlı ordusunun Doğu yönünde yapılacak seferleri için yolculuk güzergahı olarak kullanılan cadde bu tarihlerden sonra belirgin bir yerleşim alanı olmaya başlar. 1857 yılında buharlı gemi seferleri ve 1873 yılında da Haydarpaşa-Pendik banliyö tren seferleri başladıktan sonra Bağdat Caddesi’nin kuzeyinde istasyonlar çevresinde konut ve ticari yerleşimler gelişerek yavaş yavaş mahalle birimleri oluşmaya başladı. Diğer taraftan Osmanlı’da inşaat yapımına çeşitli sınırlamalar getiren Ebniye Kanunu, cadde çevresindeki boş arsaların bölünerek parselasyon yapılmasının, caddelerin genişliklerine göre bina yüksekliklerinin belirlenmesinin önünü açtı.
20. yy başında Kadıköy ve Bağdat Caddesi’ni gösteren harita (Kaynak: Zeynep Yazıcıoğlu Halu, Kentsel Mekân Olarak Caddelerin Mekânsal Karakterinin Yürünebilirlik Bağlamında İrdelenmesi Bağdat Caddesi Örneği, İTÜ, Doktora Tezi)
II. Abdülhamit döneminin sonlarına doğru cadde, devlet erkanının yazlık veya kışlık olarak kullandıkları büyük bahçeli ahşap ve kagir köşklerle dolmaya başladı. 1930’lara kadar dar ve tozlu Bağdat Caddesi’nde, Caddebostan ve Suadiye plajlarının açılmasıyla bölge sayfiye yeri olarak kullanılmaya başlandı. Plajların yanı sıra caddenin gelişimini tetikleyen diğer bir gelişme ise 1935’te Fenerbahçe-Bostancı arasındaki yolun asfaltlanması oldu. Öyle ki, bugün Bağdat Caddesi’nin karakterinin vazgeçilmezi olan “piyasa yapmak” eylemi, daha o dönemlerde caddenin asfaltlanmasının ardından Anadolu Yakası gençlerinin akşamüstü saatlerinde caddede gezinmelerinin “asfalta çıkmak” tabiriyle tanımlanmasıyla başlamıştı.
1940’larda Suadiye Plajı (Kaynak: Zeynep Yazıcıoğlu Halu, Kentsel Mekân Olarak Caddelerin Mekânsal Karakterinin Yürünebilirlik Bağlamında İrdelenmesi Bağdat Caddesi Örneği, İTÜ, Doktora Tezi)
1940’larda Bağdat Caddesi, Çiftehavuzlar (Kaynak: Zeynep Yazıcıoğlu Halu, Kentsel Mekân Olarak Caddelerin Mekânsal Karakterinin Yürünebilirlik Bağlamında İrdelenmesi Bağdat Caddesi Örneği, İTÜ, Doktora Tezi)
1935’ten sonra caddenin iki tarafından tramvay hatları geçirilerek cadde genişletildi ve caddenin iki tarafındaki araziler parsellere bölünerek iki katlı küçük villalar inşa edildi.
Prof. Emin Onat tarafından inşa edilen Göztepe’de Villa (Kaynak: Arkitekt)
Bağdat Caddesi’nin ilk planlı gelişimi 1952-1954 döneminde Kadıköy ilçesinin genel planlaması ile oluştu. Bu planlamayla Bağdat Caddesi ve çevresinde 3 katlı 9.50 kotunda yapılara izin verildi. 1950’lerde cadde ve çevresinde az yoğun ve bahçeli müstakil yapılaşma devam etti. İstanbul’un genelinde olduğu gibi 1958 yılında Menderes operasyonları olarak bilinen şehircilik hamleleri Bağdat Caddesi’nin karakterinin değişimini de beraberinde getirdi. Tramvay yolu kaldırılarak caddenin iki yanındaki bahçeler istimlak edildi.
1972 yılında hazırlanan 1/5.000 ölçekli Bostancı-Erenköy Bölgeleme İmar Planı ile Kızıltoprak-Bostancı arasındaki yapı yoğunluklarının arttırılması öngörüldü. Plana göre kıyı parsellerinde 4 katlı 12.50 metre kotunda, cadde üzerinde ise 5 katlı 15.50 metre kotunda yapılaşmaya izin verildi. Boğaz Köprüsü’nün yapımından sonra cadde ve çevresi cazip bir konut bölgesi haline gelirken dönemin “yap-sat” inşaat anlayışıyla geliştirilen apartman blokları bahçeli köşklerin yerini almaya başladı. Bedrettin Dalan döneminde ise Kalamış’tan itibaren sahil yolunun doldurulması, 1985-1988 tarihlerinde Kalamış Koyu ve Fenerbahçe arasında yat limanı inşası da bölgedeki yoğunluğun artışını etkileyen gelişmeler oldu.
Günümüzde hem ticaret hem konut yapılarının yoğunluğu ve geniş kaldırımlarıyla sosyal bir merkez konumunda da bulunan Bağdat Caddesi, 2000’lerde ortaya atılan kentsel dönüşüm baskısından da nasibini aldı. Cadde üzerindeki yegane kamusal yeşil alanın yapılaşmaya açılması fikri, cadde üzerindeki binaların kentsel dönüşüm kapsmında yıkılarak yeniden inşa edilmesi, caddede farklı bir sürecin başladığına işaret ediyor.
Geçtiğimiz haftalarda gündeme oturan önemli konulardan biri Bağdat Caddesi üzerindeki yapıların kentsel dönüşüme tabi tutularak yeniden inşa edileceğinin duyurulması oldu. Caddedeki binaların %80’inin yapı ömrünü doldurmuş ve riskli olduğunu ve tespit edilen bu binaların yıkılıp yeniden yapılması gerektiğini ileri süren rapor cadde sakinlerini endişelendirirken inşaat simsarlarını da hızlıca harekete geçirdi. Daha sonra rapor, Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar tarafından yalanlansa da müteahitlik firmalarının hak sahiplerine 2/3 kuralını bahane göstererek konutlarını dönüştürmeleri yönünde baskı yaptıkları basına yansıdı. Erdoğan Bayraktar “Zorla dönüşüm yok, gönüllülük esasına dayalı dönüşümü öngörüyoruz, vatandaşların talebi doğrultusunda çalışmalar yapılacak” şeklinde konuşsa da Bağdat Caddesi üzerinde “riskli yapı” söylentileri önemli bir spekülasyon yaratmış ve cadde üzerinde yeni bir rant kapısının doğmasına da zemin hazırlamış oldu.
Kaynaklar:
– Zeynep Yazıcıoğlu, Kentsel Mekân Olarak Caddelerin Mekânsal Karakterinin Yürünebilirlik Bağlamında İrdelenmesi Bağdat Caddesi Örneği, İTÜ, Doktora Tezi
– Zeynep Yazıcıoğlu, Bağdat Caddesi’nde Konutun Evrimi, Mimarsit 2001/1
– Semavi Eyice, Bağdat Caddesi, İstanbul Ansiklopedisi
– Prof. Emin Onat, Göztepe’de Villa, Arkitekt, 1941, Sayı: 7-8