Oktay Ekinci'nin 16 Ekim 2012 tarihinde Cumhuriyet Gazetesi'nde yayınlanan yazısı.
“Asıl amacımız, afetler karşısında can ve mal güvenliğini sağlayacak bir dönüşümü gerçekleştirmek. Yani rant değil, insan odaklı bir proje yürütüyoruz.”
Başbakan 5 Ekim’de İstanbul’un Esenler ilçesinde başlattığı “kentsel dönüşüm yıkımları” töreninde söylüyordu bunları…
Çünkü, başta “mimar ve mühendis odaları” olmak üzere, “uzman”lıklarından ödün vermeyen “hükümet dışı” kesimler, yasa henüz tasarı halindeyken açıkladıkları görüşlerinde özetle diyorlardı ki: “Kentsel dönüşümün ‘asıl amacı’, deprem bahane edilerek bunalımdaki inşaat sektörüne ‘yeni rant olanakları’ yaratmaktır.”
Başbakan, işte bu eleştiri için “Rant değil insan odaklı bir proje” dese bile, çürük oldukları savıyla yıkılmaları öngörülen milyonlarca binanın “arsa”sına yeni yapıların “kim”ler tarafından “hangi para”yla inşa edileceğine dair tek kelime etmedi… “Binalardan arındırılmış” boş(!) araziler en kısa sürede “Başbakanlık’a bağlı TOKİ”ye verilecek.
Peki, yükselecek yeni konut bloklarını TOKİ nasıl yapabilecek?
Yanıtı “Başbakanlık ödeneği”nden veya “devlet bütçesi”nden olamayacağına göre, 60 yıllık “yap-sat şehirciliği” tarihimizdeki en büyük “kat karşılığı inşaat furyası” başlamış bulunuyor. Yani, meslek odalarının dediği gibi: “Depreme hazırlık adına bunalımdaki inşaat sektörüne ülke ölçeğinde yeni rant olanakları yaratılıyor.”
Esnafın eleştirisi
Nitekim uygulamanın daha şimdiden “bu yönde” olduğunu fark eden kimi “kentsel dönüşümzede”lerin itirazları yükselmeye başladı bile. Bunlar arasındaki en “gerçekçi” kesimlerden biriyse “esnaf”ımız..
TOKİ’nin diğer projelerinde olduğu gibi kentsel dönüşüm uygulamalarında da “kent çarşıları” yerine AVM’lerin yeğleneceğini bilen Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken diyor ki; “Yıkılan evlerin yerine ev yapılacak; ancak dükkânı yıkılan esnaf unutulacak.”
Planlarda sadece AVM’lere yer ayrıldığını, böylece “esnafın silineceği bir dönüşüm”ün yaşanacağını belirten Palandöken’i dinleyince insan soruyor: “Rant yerine insan odaklı proje böyle mi olur?”
‘Mağdur semt’liler
Kentlerin, dönüşümle “rantı yükselen” bölgelerinde “yeni emlak pazarı” yaratılacağını görenler arasında en “mağdur” kesimlerden bir diğeri ise semtleri “yıkım programı”na alınanlar… İstanbul’da, “uygulamanın başlatılacağı yer”ler arasında ilan edilen Beyoğlu ilçesi Okmeydanı semti “Keçecipiri-Piyalepaşa-Fetihtepe” mahallelerinde kimsenin gözüne uyku girmiyor.
Okmeydanı sakinleri, 6 Ekim Cumartesi günü yaklaşık 5 bin kişilik katılımla Dikilitaş Parkı’nda toplanıp yürüdüler. Aralarında “üç kuşak”tır aynı semtte oturanlar da var… Diyorlar ki: “İşgalci değil, hak sahibiyiz.” Ama bu pankartlarına ne belediye aldırıyor ne de bakanlık.
Oysa yine kuşaktan kuşağa, sudan, elektriğe, belediye otobüsünden doğalgaza ve hatta sağlık tesislerinden okullara kadar tüm toplumsal hizmetlerden yararlanmış bu gibi semtler için mimarlık ve şehircilik okullarında öğretilen çözüm “kentsel sağlıklaştırma.”
Ne var ki ‘sağlıklaştırma’ denince insanların evlerinden kovulması değil, aynı mekânlarda “daha esenlikli yaşam”aları anlaşıldığından, bu “evrensel tanım” çoktan unutuldu; yerini aynı semtlerde yeni emlak ticaretini hedefleyen kentsel dönüşüm aldı.
Konuyu irdelemeyi sürdüreceğiz.