Memlekette vatandaşın hayrına bir mesele çıktığında önce bir heyecan dalgası kaplıyor toplumu. Sonra hızla sönüyor.
Sebebi açık: Halihazırdaki kanunlar, her konuda suiistimalin her türlüsüne müsait.Kanunlar müsait olmasa bile yurdum insanı “daha çok para” için her türlü dalavereyi yapmaya, boşluğu eşelemeye, kanunu evirip çevirmeye hazır. Yeter ki cep dolsun. Kentsel dönüşüm de vatandaşın kabusuna dönüşen konulardan biri artık.
Kimi müteahhitler işi “zorbalık” noktasına dahi taşıyor. Psikolojik baskı yapanlar, “hayır” yanıtından sonra sakız gibi yapışanlar, ısrar ederek bıktıranlar… Farazi, güven vermeyen projelerle laf kalabalığı edenler…
Öncelikle şunu belirtmekte fayda var: Apartmanın verileceği şirket ile anlaşmak, için mal sahiplerinin 3’te 2’sinin onayı gerekli. Diyelim ki 12 daire var. 8 daire “tamam” diyecek ki, x firması binanızın sorumluluğunu alabilsin.
Birçok müteahhit çoğunluk sağlamak için apartmandan daire satın alıyor. Güven vermeyen bir firma olsa dahi, bu yöntemle otomatik olarak apartmanı yapma hakkına sahip oluyor ve olan binada 40 yıldır yaşayan insanlara oluyor. Kendi evlerini, istemedikleri, güvenmedikleri bir müteahhide vermeye zorlanıyorlar. Bu işgal değil de nedir? Eğer çoğunluk sağlanamaz ve anlaşma söz konusu olmazsa, “karot” alma konusu gündeme geliyor. Yani binanızın yapısal elemanlarından örnek alınıyor ve bir dayanıklılık testine tabi tutuluyor.
Dayanıksız bir bina olduğu anlaşılırsa, tahliye kararı çıkıyor ve iki ay içinde binanın boşaltılıp yıkılması icap ediyor. Tabii bu seçenek de müteahhitlerin iştahını kabartıyor. Zira iki aylık süreç, apartman yönetimlerini hızlıca karar almaya itiyor ve sınırlı koşullar içinde en iyi teklif veren inşaat firmasını seçmek durumunda kalıyorlar. “Kötünün iyisi”ne mecbur kalıyorlar bir başka deyişle. Bu “karot” sürecine müdahale eden müteahhit firmaları da olduğu iddiaları da mevcut. Mesela apartmanda birkaç farklı daire satın alarak daireye bilinçli olarak zarar vermek gibi…
Yazının buradan sonrası çok çok önemli. Lütfen bir kenara not edin: Şu sıralar, eğer müteahhit firmaları anlaşma yapmak için işleri hızlandırmaya çalışıyorsa dikkatli olmakta fayda var. Zira belediyeler tarafından yeni imar planları bakanlığa sunulmuş, bu planlar bakanlık tarafından kabul edilmiş ve yürürlüğe girme aşamasında. Mesela sizin sokağınızda 4 kat izin var diyelim. Bu, çok kısa bir süre sonra 8 kat olarak değişebilir. Eğer siz, müteahhitlerle imzalayacağınız sözleşmede, imar planının değişmesi halinde oluşacak haklarla ilgili ek madde koydurmazsanız, imar planı değişikliğinden sonra oluşacak hakları müteahhide teslim etmiş olursunuz.
Apartman yenileme projelerinde, müteahhitlerin size sunduğu projeleri iyi bir inşaat mühendisine ve avukata iyi inceletmelisiniz. Böyle bir süreçte, komşular arasında kendi kendinize karar vermek, yapacağınız en büyük hata olur. Biliyorsunuz en büyük anlaşmazlık “metrekare küçülmesi”nden ileri geliyor. Eviniz yenileniyor ancak birkaç metrekareyi feda etmek durumunda kalıyorsunuz.
Bu da esasında bir nevi “işgal” sayılır ancak deprem bölgesi olan çaresiz memleketimizde, güvenlik için neredeyse bunu yapmak mecburiyetinde bırakılıyor vatandaş. Denetleyeni yok ya, “evim yenilenecek” diye 30 metrekaresini altın tepsiyle müteahhide sunuyor. Çoğu itiraz da burada başlıyor. Devlet bu işlere sahip çıkmalı, “kentsel dönüşüm” denen o modern işgalciliği önlemeli. Gelecek bu konuyla ilgili ne gösterir bilinmez fakat kısa dönemde birileri bu işten çok para kazanacak, vatandaşın ise çok canı yanacak. Yanıyor. Hal böyleyken, T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’a sormak zorundayız: Vatandaşı, “kentsel dönüşüm” adı verilmiş modern işgalden, müteahhitler tarafından kendi evlerinde huzursuz edilmekten nasıl kurtaracaksınız?
Israrcı, “hayır”dan anlamayan müteahhitlere ne yapmalı? Dava mı açmalı? Polisi mi aramalı?
Lütfen bizi aydınlatın.
1 Yorum
“Hakkıyla Denetim” şart!(Buradaki “Hakkı” Hakkı adlı biri demek değildir haliyle :-)) Belediyelere çoook iş düşüyor. Güven vermeleri şart. Yoksa işler iyi görünmüyor sonu itibariyle. Her türlü denetimin hakkıyla yapılması gerekiyor; bina kontrol, yıkım, inşaa süreci vb. iyi insanların, diğergam olarak öne çıkmalarına çook ihtiyaç var, özellikle de deprem gibi mecburi durumlarda.