Belediye bütçesini halk belirliyor, en çok hizmet gecekondulara götürülüyor. Mimar Cruz, "Kentsel iyileştirme için Güney Amerika'ya bakın" diyor.
California San Diego Üniversitesi’nde şehircilik dersleri veren Mimar Teddy Cruz, Meksika ve Amerika’nın sınır bölgesindeki araştırmalarıyla tanınıyor. 13. İstanbul Bienali’nin ‘Şehri Kamusallaştırmak’ etkinliği için İstanbul’a gelen Cruz’la Güney Amerika’da 70’lerde başlayan ‘halk için belediyecilik’ anlayışını, şeffaf, katılımcı ve kamu yararını gözeten bir ‘kentsel iyileştirme’nin nasıl mümkün olabileceğini konuştuk.
Cruz’a göre dünyanın birçok yerinde devletler otokratikleştikçe kamuyu temsil etmekten uzaklaşıyor. Türkiye ‘deki kentsel dönüşüm uygulamalarının ‘hormonlu’ versiyonlarını Asya’da gördüğünü anlatan Cruz, “Çin’de merkezi, totaliter yönetim, insanları topluca yerinden edip arsalarını inşaat firmalarına teslim ediyor. Bütün kaynaklar özelleştiriliyor. Zaten neoliberal düzen kentlerde kendisini bu şekilde gösteriyor” diyor.
‘Kamu yararı’ nedir?
‘Halk için’ ve ‘kamu yararı’ kavramlarını sorgulamamız gerektiğini söyleyen Cruz, 1955’te Amerika’da halk otobüsünde yerini beyaz bir adama vermeyi reddettiği için tutuklanan Rosa Parks’ı anımsatıyor: “O otobüs de güya ‘kamuya açıktı’, ama aslında siyahlara kapalıydı. Bu otobüsü gerçek anlamda kamusallaştıran Parks oldu.”
Cruz’a İstanbul’daki kentsel dönüşümü anlatıyorum. Cruz, “Bu gibi kamu-özel sektör işbirliklerinden tek kârlı çıkan inşaat firmaları oluyorsa ciddi bir sorun var. Kamu yararı belediyelerin ceplerini doldurması demek değildir, o bölgede yaşayan insanların ihtiyaçlarının karşılanması, yaşam koşullarının iyileştirilmesidir. Ayrıca burada esas sorun belediyelerin bütçelerini göremiyor oluşumuz” diyor.
Cruz, Brezilya’nın Porto Allegre şehrinde 90’lardan beri belediyenin bütçesinin halk katılımıyla oluşturulduğunu anlatıyor:
“Bu belediyecilik, Brezilya’da 70’lerde başladı. Bogota’da eski filozof Antanas Mockus’un belediye başkanlığı sırasında, sürekli kaza olan bir yolda pandomim oyuncularıyla vatandaşlara trafik ışıkları öğretildi. Kolombiya’nın ikinci büyük kenti Medellin’de Sergio Fajardo’nun 2004’te başlattığı dönüşüm de güzel bir örnek. Öncelikle Medellin’in dik yamaçlarına yayılmış gecekondulara ulaşımı kolaylaştırmak için teleferik yapıldı. Etrafı parklarla çevrili birçok kütüphane açıldı, okullar renove edildi. Belediye binası bir think-tank veya laboratuvar gibi işlemeye başladı. Şehrin en yaratıcı beyinleri, sanatçıları, akademisyenleri, aktivistleri, mahalle temsilcileri, sosyal hizmet uzmanları buradan çıkmaz oldu. Halkın ihtiyaçları derinlemesine anlaşıldıktan sonra yapılan, nokta atışı projelerle şiddet ve suç oranları çok azaldı. Bir mimarlık firmasının masabaşında hazırladığı ‘dönüşüm projesi’ sizce bunları başarabilir miydi?”
Metrekare başına sosyal etkileşim ne kadar?
20 yaşında Guate-mala’dan ABD ‘ye gelen Cruz, tepeden inme dev projeler yerine halkın katılımıyla belirlenmiş küçük ölçekli projelere inanıyor. Halen California sınırındaki San Ysidro’da yerel bir STK’yla sosyal konut tasarlıyor. Burada ‘yoğunluk’ metrekare başına sosyal etkileşimle ölçülüyor. Komün mutfaktan tiyatroya her metrekare kullanıcılar için özel tasarlanmış.