Kuşadası’nda yaşayan iki genç kadın, Venüs Şahin ve Çağla Cansın Karaman, gecekonduların yoğunlukta olduğu Kese Dağı’nı renklendirecek ve altyapı eksiklerini tamamlayacak bir sanat projesi geliştirdi.
İki yıl önce Kuşadası’nın trafolarını renklendiren projeleri ile tanıdığımız Venua (@venuart) ekibinin yeni projesi şehre daha geniş çaplı bir müdahalede bulunuyor. Gecekondu, apartman, restoran ve otellerden oluşan 400’den fazla binayı barındıran alanda yürüttükleri proje, “korkulan” Tepe Mahallesi’nden başlayıp Kese Dağı’nı renklendirerek, önyargıları dağıtmayı hedefliyor.
İnsanlarda Tepe Mahallesi’yle ilgili bir önyargı ve korku vardı. Tam bu noktada insanları buraya getirebilecek bir şeye ihtiyaç duyduk ve bunun da en iyi yolunun renklerle olacağını düşündük. Farklı renklerde yapacağımız portrelerin yanında evleri, kapıları, sokakları da boyamaya karar verdik. Proje sadece gecekondu bölgesi ile sınırlı kalmayacak, apartmanlar ve oteller de yer alacaktı. Amacımız renklerin hem insanlar arasında hem de yapılar arasında bir birlik oluşturmasıydı. Aynı zamanda önyargılardan oluşan bu büyük görünmez duvarı da ortadan kaldırabilecektik.
Venua ekibinin “Renkler Birliği” ismini verdikleri projeyi hayata geçirebilmek için öncelikle yerel yönetimi ikna etmeleri gerekmiş. Kuşadası Belediye Başkanı Özer Kayalı ile iletişime geçen ekip, Kayalı’nın desteğini aldıktan sonra projeye malzeme desteği sağlanması için Marshall’ı ikna etmeyi başarmış.
Projeyi tamamen kendilerinin geliştirdiğini dile getiren Şahin ve Karaman’ın bir sonraki adımları, mahalle sakinleri ile tanışarak kendilerini tanıtmak ve proje ile ilgili bilgilendirmek olmuş. Tanışıklığın ardından, belediyenin onlara sağladığı ekibin başına geçip kolları sıvayan Şahin ve Karaman, başlarda projeye temkinli yaklaşan mahallelinin (ve hatta çalışma ekibinin) çalışmalar ilerledikçe projeyi benimsediklerini ve “bizim sokağa ne zaman gelinecek?” diye sorar olduklarını anlatıyor.
Pes edip gideceğimizi düşündüler. Hatta öyle ki ekibimizde yer alan çalışanların bile inancı yoktu. Biz iki kadın olarak sırtımıza çuvalları alıp taşıyana kadar onlar da taşımıyorlardı, umutsuz ve inançsızlardı.
Sıkıntı yaşadık ama pes etmeyip insanlarla konuştuk, onlara anlattık ve onları kazandıkça daha da güçlendik.
Mahallelinin desteğini aldıkça, yardımlaşmanın arttığı bir çalışma ortamına kavuşan ekip, özellikle mahallenin çocuklarının ilk günden itibaren projeye çok ilgi gösterdiğini ve her fırsatta yardıma koşarak (çalışmayı oyunlaştırarak) ekibin motivasyonunu arttırdıklarını söylüyor.
Çocukların desteği ve emeğinden de bahsetmeden geçemeyiz. Daha ilk günlerden bizim kadar heyecanlı ve inançlılardı proje için. Bizi daha güçlü ve cesur kılan şeylerden biriydi bu. Resim yapacağız duvarlara dedik, ressam olmak istediler; kum taşıdık, çimento taşıdık ‘amele olacağız’ dediler; hayvanları iyileştirmek istedik, veteriner olmak istediler; bize bakıp ‘Ben de sizin gibi olacağım büyünce.’ dediler.
Aylardır devam eden ve 2019 yılı içinde tamamlanması planlanan projede sürecin işleyişi ve gelecek planları ise şu şekilde:
Belediyenin bize sağladığı çalışanlar ile birlikte biz de iki kadın olarak yol yapımı, alt yapı çalışmaları, sıva-boya işleri, beton dökümünden bunları yapmak için gerekli malzemelerin taşınmasına kadar birlikte çalışıyoruz ve çalışanlarımızla birlikte mahalleyi yeniliyor, renklendiriyoruz. Tüm sokağın bizim elimizdeki imkanlar dahilinde yenilendiğinden ve koşulların iyileştirildiğine ikna olduktan sonra renklendirme çalışmalarımıza geçiyoruz. Hatta bu sırada atladığımız bir şey görürsek, bitti deyip geçmiyor onu da düzeltiyoruz. Renklendirme çalışmalarımız bittikten sonra duvar resimleri ve enstalasyon çalışmalarımıza geçeceğiz.