İMP, 3 Eylül - 3 Ekim 2010 tarihleri arasında 24 Haziran 2010'da sonuçlanan "Zonguldak Lavuar Koruma Alanı ve Çevresi Koruma, Planlama, Kentsel Tasarım ve Peyzaj Düzenleme Proje Yarışması"nda ödül alan projelere de ev sahipliği yapıyor.
Serginin açılış töreni Zonguldak Belediye Başkanı İsmail Eşref’in de katılımı ile 3 Eylül Cuma günü İstanbul Metropoliten Planlama Merkezi’nde gerçekleşti.
Serginin açılış konuşmasını İMP Kentsel Tasarım ve Yarışmalar Grubu koordinatörü Murat Vefkioğlu yaparak, Zonguldak Belediye Başkanı İsmail Eşref’e söz verildi. İsmail Eşref, öncelikle Zonguldak’ı tarihsel süreç içinde ele alarak geçirdiği ekonomik ve sosyal değişimlerden söz etti. Enerji sektörünün değişimi ile kömür üretiminin azalmasından ötürü başka sektörleri ön plana çıkarmak istediklerini söyleyen Eşref, Zonguldak kentinin gerçek bir kent kimliğine sahip olduğunu vurguladı. Yarışma alanın, 1950’lerde yıkılan kömür lavuar alanını içeren 80.000m2’lik bir alan olduğunu, 2006 yılında kalan yapıların ve alanın koruma altına aldığını söyleyen Eşref, bu alanın Zonguldak kenti için cazibe noktası olmasına yönelik böyle bir proje yarışması yaptıklarını söyledi. İsmail Eşref, açılış konuşmasını tamamlarken “Kim ne der ise desin bu projeyi bozamayacak. Biz ısrarlıyız, bu proje uygulanacak,” sözlerini ifade ederek emeği geçen herkese teşekkürlerini sundu.
Tören, Belediye Başkanı İsmail Eşref ve katılımcıların ödül alan projeleri incelemesiyle devam etti. İsmail Eşref birinci proje hakkında, Zonguldak’ın meydan sıkıntısı olduğunu ve bu projenin bu sorunu en iyi şekilde çözdüğünü, sosyal donatı açısından oldukça fazla, otopark sorununa yönelik önemli kararlar alındığını, manzara faktörünün önemsendiğini vurguladı. İMP Kentsel Tasarım ve Yarışmalar Grubu koordinatörü Murat Vefkioğlu’nun “Yarışma alanın yanında yer alan limanın değişimi söz konusu olacak mı?” sorusuna İsmail Eşref, limanın değişiminin söz konusu olabileceğini, kömürün şimdilerde demir-çelik sektörü için kullandığını ve bu sektörlerin de limanlarının artık başka yerlerde yer seçtiğini ve zamanla bu limanın boşa çıkacağını söyledi. Bu nedenle de ileriki zamanlarda bu limanın yarışma alanına entegre olmasının söz konusu olabileceğini vurguladı.
Daha sonra Zonguldak Belediye Başkanı İsmail Eşref, proje müellifi Oktan Nalbantoğlu, jüri başkanı Prof.Dr. Gülşen Özaydın ve Prof.Dr. Cengiz Giritlioğlu Arkitera Mimarlık Merkezi’nin sorularını yanıtlayarak, yarışma ve birinci seçilen proje hakkında görüşlerini paylaştılar.
Bu yarışma için kent konseyinin toplandığından söz ettiniz. Kent konseyinin çalışmalarından ve bu konseye kimler katıldığından bahseder misiniz? Halk, bu alan için beklentilerini sizlere söyleyebildi mi?
Ben göreve geldiğim zaman bu işi kendim yapmayı düşünmedim. Öncelik halkındı. Kent konseyine sunduk. Kent konseyi, halkın isteklerini belirttikleri bir platform. Kent konseyi 3 ay bu iş için çalıştı. 120 kişilik bir gruptu. İstekleri bizim söylediklerimizdi: Meydan olsun, kültür merkezi olsun, bina yoğunluğu olmasın, otopark olsun, yeşil alan çok olsun… Belediye meclisi de kent konseyinin söylediklerini benimsedi ve bazı ilavelerle (nikah salonun eklenmesi, madencilikle ilgili bir sembolün, heykelin olması gerektiğini ben önerdim) halkın, belediyenin istekleri ortaya çıkmış oldu. Bu süreç biraz uzadı, biraz zaman kaybettik. Yaklaşık 6 aylık bir yarışma süreci ile şartnamenin hazırlanması ve yarışmanın yapılması, jürinin değerlendirmesi, sonuca bağlanması tüm bu süreç 24 Haziran 2010 tarihinde tamamlandı.
Eğer başlangıçta biz yapmış olsaydık, dayatmış olacaktık. Ama öyle olmadı. Yarışma ile tüm halkın görüşleri alındı, farklı katılımcılar katıldı. Ben bir firmaya ihale verseydim, şikayetler çıkabilirdi. Çok ses çıkmadı, çok ufak tefek sesler çıktı onlarda çok önemli değil. Zaten o çıkan seslerde projede derece alamayanların çıkardığı sesler oldu, onlarda eleştiri sayılmaz.
Bu planlama açısından olumlu adımlar attık. Herkesin beklentisi 80.000 m2’lik alanı çizip proje alanı olarak tanımlamaktı. Mülkiyet, Türkiye Taş Kurumu (TKK)’nun. TKK takas yapmak istedi. Bu bizim için avantaj oldu. Mülkiyet sorununu çözdükten sonra imar durumuna gelirsek, biz fonksiyonlara göre imar alanlarını böldük. Tümüne özel proje alanı deyip geçemezsiniz, dolayısıyla imar planın hükümleri ile alanı bölmeye çalıştık. Koruma kurulu hala ısrar ediyor, proje alanı bir bütün olsun diye. Ama o şekilde çözümlenemiyor ki. O nedenle böldük ve bu şekilde yaptık, 2 gün önce de meclisten geçti. Mülkiyet bölünebilir halde çıktı. Şimdi, 12 Eylül’den sonra koruma kurulu belediye meclisi ile toplanıp, karar alacak. Daha sonra tatbikat projeleri kalıyor. Onaylar gerekiyor. Biz bu projeyi önümüzdeki senenin başında uygulanabilir hale getirmeyi düşünüyoruz.
Çok iyi bir çalışmaydı. Öğrenciler çok güzel çalışmalar yaptı. Bu yarışma projesinde de 30’un üzerinde yarışmacı vardı ve hepsinde çok güzel kararlar vardı. Diyoruz hepsinden birşey alıp, öyle uygulasak diye. Ama tabii bu yarışmanında bir birincisi var. Proje müellifimiz Oktan Bey de uygulama aşamasında diğer projelerdende bişiler alalım fikrine katılıyor. Düzeltme aşamasında hem öğrenci projelerinden hem de diğer projelerden öneriler paylaşabiliriz. Jüri üyemizinde kararı ile düzeltmeler yapmak mümkün. Her projede güzel şeyler vardı, değişik bakış açıları vardı.
Yeni yarışma gerektiren şu an bir alanımız yok ama alan yaratttığımızda düşünüyorum. Kentsel alanda insanların günübirlik gidebilecekleri hobi evleri düşünüyorum. Bir alanım var ama küçük geldi biraz, 50.000 m2’lik bir alan. Daha geniş bir alan elde ettiğimiz takdirde yine yarışma ile bu alanda da proje uygulamak istiyorum.
Birinci projenin müelliflerinden Oktan Nalbantoğlu projeleri hakkında, “Zonguldak’daki Lavuar alanı kentin sürdürebilirliği açısından çok önemli bir yeri. Kenti hem kuzeyden hem de doğudan birleştirebilecek bir odak. Hem yaya hareketleri hem de ulaşım olanaklarını çözebilecek bir yaklaşım önerdik. TKK’nın bu yeri kentin önemli bir noktasında yer seçmiş. Zonguldak inanılmaz bir kentsel belleğe sahip. Kararların çok önemli olması lazım. Geçmişe saygı duyarak dikkatli müdahalelerde bulunmaya başladık. Bu kararlar çok radikal kararlar değildi. Ben Zonguldak’a ilk defa yarışma için gittim, ama kenti iyi okumaya çalıştık. Kentin en önemli sorunlardan bir tanesi yaya ulaşımı. Kentsel yoğunluğu fazla olan bir kent. Denizin kıyısında bir kent ama deniz ile iç içe değil. Engeller çok fazla. Mekana tamamen yaya öncelikli bir yaklaşım getirdik. Meydan ve kültür yapısı vardı. Meydan ile yaya köprüleri kurguladık. Meydanın çok formatını bozmadan kentin ihtiyacı kadar önerdik. Kriblaj binaları, kuleler ile yaya hareketini ve fonksiyonları bütünleştirecek bir tasarım, filo alanlarının altında sergi alanları önerdik. Tarihi dokuyla beraber çağdaş mimarinin de beraber olmasını özendiren bir proje ortaya çıkarmaya çalıştık,” şeklinde açıklama yaptı.
Jüri Başkanı Prof.Dr. Gülşen Özaydın yarışma ve birinci seçilen proje hakkında şu şekilde yorum yaptı: “Jüri üyelerini çok heyecanladıran süreç yaşadık. Katılımcı bir süreç yaşadık. Belediye üyeleri, mimarlar odası, TKK, madenciler odası başkanı, halk katıldı. Tüm kurumlar ve halk beraberdik. Kenti herkes o kadar benimsedi ki, Zonguldak için en iyisi olmasını istiyordu. Rafa kaldıran proje yarışmalarından çok farklı bir yarışmaydı. Yarışamaya katılalarda çok inanarak yaptı. Endüstri mirasının yeniden işlevlendirilmesi açıdınan bu ölçekteki ilk örenklerinden biri. Diğer bir konuda belediye başkanımızın bu konuya gönül vermesinden ötürü çabucak ilerlemesi…
Birinci projeyi diğer projelerden ayıran ilkeler: Şartname çok iyi hazırlanmıştı. Şartnamedeki ilkelere ve amaçlara en iyi uyan projeyi seçmek. Kenti dönüştürüp yepyeni bir çevre yapmak yerine, geçmişi koruyan bir tasarım anlayaşının olması. Yapı alanları ile açık alan dengesiz çok iyi kuruglanaması. Yaya platformlarının . Ulaşımın müdahalenin radikal bir müdahale olmadan çözümlenmesi. Birkaç kritiğimiz oldu, yasal süreç içerisinde onları proje müellifinden bekliyoruz.”
Prof.Dr. Cengiz Giritlioğlu da “Gördüğüm kadarı ile hem bu yarışmayı organize edenler hem de katılımcılara teşekkür edilmesi gerekir. Projenin katılımcı bir yaklaşım çerçevesinde kurgulanması ve yarışmacılarında aynı şekilde çalışmış olmaları Zonguldak’ın bir şansı olduğunu düşünüyorum. Ortak, birlikte üretim artık çok önemli. Sayın başkanın heyecanı beni çok inandırıcı olduğu görüşünde, o konuda çok sevindim. Yarışmalar yapılır, birinci seçilir ve o şekilde kalır. Ben birçok yarışmada jüri üyeliği ve başkanlığı yaptım. Ama bütün emekler boşa gitmiştir, projeler rafa kaldırılmıştır. Bir yönetim gelmiş böyle bir yarışma açmış, fakat o dönem bitmiş başka bir yönetim gelmiştir. Zihniyet olarak olarak geçmişteki tüm çalışmaları çöpe atmıştır. Bu kopukluk, bu kesiklik, yapılması mümkün olan birçok işin yarım kalmasına ya da işten vazgeçilmesine neden olmuştur. Bu durumun çözülmesi lazım, sürdürülebilirliği yasal olarak sağlamak lazım. Ben kaç tane proje yaptım, fakat yönetim değişikliği nedeni ile hiçbiri uygulanmadı. Projelerin uygulanabilirliği, yönetim değişikliklerinden etkilenmemeli. Bu yarışmadaki sinerjinin devamını diliyorum ve gerçekten başarılı bir uygulamanın yapılmasını da görmek istiyorum.” diyerek yarışma hakkındaki düşüncelerini paylaştı.
Zonguldaklı bir vatandaşın “Bundan sonraki proje alanın Zonguldak Otobüs Terminali’nin olması gerektiğini düşünüyorum. Şu an orası çok eskimiş durumda, çok güzel projeler yapılabilir,” fikrine Zonguldak Belediye Başkanı İsmail Eşref, “Terminal proje alanın dışında, ama mevcut durumun iyileştirilmesine yönelik bir ihalem var. Bu bina kötü bir bina. Fakat bu binayı yıkamıyoruz, çünkü kıyı kenar çizgisi arkasından geçiyor. Yani kıyı kenar çizgisi deniz tarafında. Hatta İl Emlak Müdürülüğü, kıyı kenar çizgisinin arka tarafında özel mülkiyet olamaz diye bir çok yapının tapusunu iptal etti. Ama elde edilmiş bir hak var. O da nedir: Bina 1980 senesinde, kıyı kanunundan önce yapılmış. Korunacak bir bina değil ama iyileştireceğiz. İhale açtık, çok güzel bir yapı olacak,” şeklinde cevap verdi.