Kızılay Meydanı’nın Adının Değiştirilmesiyle İlgili Mimarlar Odası’ndan Açıklama

Mimarlar Odası Ankara Şubesi, dün Melih Gökçek'in Kızılay Meydanı'nın adının değiştirileceğini açıklaması üzerine bir basın bildirisi yayınladı.

Boğaziçi Köprüsü’nün adının değiştirilmesinin ardından Ankara Büyükşehir Belediyesi Başkanı Melih Gökçek, Kızılay Meydanı’nın adının 15 Temmuz Kızılay Demokrasi Meydanı olarak değiştirileceğini açıklamıştı. Bu haber üzerine Mimarlar Odası Ankara Şubesi bir basın açıklaması yayınladı. Kızılay Meydanı’nın adını 1929 yılında kurulan Kızılay’ın Genel Merkezi Binasından aldığının hatırlatıldığı bildiride, “Bugün yapılması gereken, bir öncekini yok etmeden yeni mekânsal izlerinin oluşmasını sağlamaktır. Toplumsal hafızanın reddettiği, anlamını ve karşılığını bulamayacak olan Meydan isimlerin değiştirilmesi değildir.” denildi.

Bildirinin tam metni şöyle:

MEKÂNSAL İZLER KOLAYCI YÖNTEMLERLE OLUŞTURULAMAZ… HAFIZA REDDEDER!
Kent kimliğinin ve kültürünün sürekliliğinin sağlanmasında ve kuşaklardan kuşaklara aktarılmasında, bellek mekânları önemlidir. Bu bellek mekânlar bulundukları alana adlarını verirler. Toplumsal yaşamın karşılaşma alanı, buluşma alanı kent demokrasisinin yaşama alanı ve zora düşürüldüğü durumlarda direnme alanları olan Meydanlar ve adları ise bir kent üniversitesi gibi kentlilere anlatır. Kolejin adını verdiği, Kolej Meydanı, Kızılay Binası’nın adını verdiği Kızılay Meydanı, depolanan suyu taksim etmek- yani dağıtmak için yapılan binayla anılan Taksim Meydanı, Opera Binası ile anılan Opera Meydanı, Sağlık binaları ile anılan Sıhhiye Meydanı, Zafer Anıtı ile anılan Zafer Meydanı gibi. Kent bir üniversitedir, sokak isimleri ile meydan isimleri anıtları ile yapıları ile. Tarihe tanıklık eder, simgeselleşir, anılarımızı biriktirir, özgündür. Bu kentsel çevrelerden ve hafıza mekânlarından oluşan üniversite yaşamın ve onu oluşturan çevrelerin kendisidir. Gerçektir sahicidir, okumasını bilen için.

15 Temmuz’da tüm toplum ve ülke olarak yaşadığımız darbe girişiminin ve yaşattığı acıların, kayıplarımızın unutulmaması ve gelecek kuşaklara aktarılması için hatırlatma mekânlarının olması hepimiz için vazgeçilmezdir. Ancak bu mekansal izlerin oluşması sürecinde akıl ve bilim hakim olmaz ve mekanın değerini ve izlerini silme üzerine şekillenir, ben yaptım oldu yaklaşımı ile uygulanır ise toplum hafızası bunu reddeder. Ankara’da Bahçelievler’ de ki 7.Cadde’nin isminin değiştirilmesinin üzerinden yıllar geçmiş olmasına rağmen hala 7.Cadde olarak hafızlardaki yerini koruması bundandır.Tandoğan Meydanı’nın, hafıza mekânı olarak değiştirilen ismine rağmen geçmişini koruması bundandır.

Unutmak üzerine kurulmuş olan hafızayı diri tutmak ve yaşanan olayları unutmamak için mekânsal direnişlere ve izlere ihtiyacımız vardır. Bu direniş ve izler bir öncekinin izlerini silerek oluşturulamaz. Hafızalarımızdan silinemeyecek 15 Temmuz darbe girişimi ve direnişin simgelenmesi mekânsallaşması önemlidir. Ancak Ankara Büyükşehir Belediyesinin yaptığı gibi, bu izler Kızılay Meydanı’nın adını değiştirerek olmaz. Hafıza bunu reddeder.

Kızılay Meydanı adını, 1929 yılında yapılan, depremlerde, savaşta, afetlerde yurtiçinde ve yurtdışında halkın yardımına koşan ve bugün yitirdiğimiz Kızılay Genel Merkezi Binasından alır. Kızılay Meydanı adını aldığı bu mekânsallıkla birlikte kentin en önemli karşılaşma dayanışma ve buluşma alanı olarak, demokrasinin, özgürlüklerin emeğin, her türlü zorbalığa, hukuksuzluğa karşı direnişin hafıza mekânı olmuştur. Adının değiştirilmesi kentsel kimliğin ve hafızanın yok edilmesi anlamına geleceği için asla kabul edilemez.

Mekânsal izler kolaycı yöntemlerle oluşturulamaz. Türkiye’nin darbeler ve insan hakları ihlallerini gelecek kuşaklara taşıyan bir hafıza ve insan hakları müzesi, anıtlar gibi mekânsal izleri yoktur. Bugün yapılması gereken var olan mekânsal izlerin adlarını değiştirme kolaylığına kaçmadan, deneyimlerden yararlanmaktır. Şili’de darbe dönemlerini gelecek kuşakların belleğinden silemeyecek şekilde mekânsal izler bırakılmış ve bu mekânlar halkın ve öğrencilerin demokrasi ve insan haklarını öğrendikleri eğitim alanları haline gelmiştir. Uluslararası yarışmayla elde edilen Şili “Hafıza ve İnsan Hakları Müzesi” ve “Paine Hafıza Anıtı” örnekleri darbeler ve insanlık tarihinin hafıza mekânları olarak yol göstericidir. Bugün yapılması gereken, 15 Temmuz’da ne yapılırsa yapılsın hafızlarımızdan silinemeyecek darbe girişimi ve karşı duruşların, özenle yarışma yoluyla, bir öncekini yok etmeden yeni mekânsal izlerinin oluşmasını sağlamaktır. Toplumsal hafızanın reddettiği, anlamını ve karşılığını bulamayacak olan Meydan isimlerin değiştirilmesi değildir.

Etiketler

Bir yanıt yazın