Konuralp 2006’da “Bu Bina Yıkılamaz” Demişti

Mehmet Konuralp, 2006'da yaptığımız söyleşide Karayolları 17. Bölge Müdürlük Binası'nın yıkılmasının mümkün olmadığını söylemişti.

Türkiye’nin modern mimarlık mirasının önemli örneklerinden biri olan Karayolları 17. Bölge Müdürlük Binası bugün yayınlanan bir haber ile yeniden gündeme oturdu.

Yapının bulunduğu arazi 2009’da Zorlu Grubu’na satılmıştı. Geçtiğimiz yıl afet yasası kapsamındaki Deprem Performansı Değerlendirme raporuyla binanın çürük olduğu tespit edilmiş ve İstanbul III Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu tarafından tescilli kültür varlığının değerini koruması koşuluyla yapının yıkılıp yeniden yapılmasına karar verilmişti. Ancak bugün Zorlu Grubu’nun binayı, yıkıldıktan sonra yeniden inşa etmek istemediği haberleri gündeme geldi.

1973 yılında tasarlanan yapıyı mimarı Mehmet Konuralp 2006 yılında Arkitera.com’a anlatmıştı.

“Yıkılması mümkün değil”

17. Bölge Karayolları Müdürlüğü Binası’nı yıkamazlar çünkü yapı, Anıtlar Yüksek Kurulu tarafından koruma altında. 2004 senesinde 3. koruma kurulu tarafından bu bina, ulusal mimari örneği olarak korumaya alındı. Yıkılması mümkün değil, 17. Bölge’nin de böyle bir ihtiyaç sıkıntısı çektiği kesinlikle doğru değil.

“Burasının milli park olarak değerlendirilmesi gerekir”

Devlet son derece ucuz ve ticari; Karadeniz’li müteahhitlerin pazarlamalarından daha farklı olmayan ikinci sınıf tüccar görünümü veriyor. Şu anda buna karar vermeye çalışan ya da bundan rant elde etmeye çalışanlar var. Ayrıca devletlerin, toplumların menfaatleri hükümetlerinin rant peşinde koşmaları ile orantılı değildir. Burasının bir milli park olarak değerlendirilmesi; hatta içinde benim yaptığım bazı binalara da yeni fonksiyonlar yükleyerek -tescilli olan değil, tescilli olmayan- kullanmaları bence çok daha akılcı olurdu. Ama bu şekilde değerlendirilmedi.

“Böyle düşünülürse Eyfel Kulesi de Yıkılabilir”

Dünyada yok böyle bir örnek. Belki de Eyfel Kulesi’nin yerine, Eyfel Kulesi’nden çok daha fazla rant sağlayabilecek birşey konabilirdi. Kentlerin bazı sembolleri vardır. Bunlar parayla ölçülmez. Sultanahmet Camisi’ni de yıkıp yerine çok daha fazla para getirecek birşey yapmak mümkün böyle düşünürseniz.

O zaman daha fazla rant sağlayabileceğin herşeyi yıkıma sokmak sonucu çıkıyor. O zaman çıkalım sokağa “Buranın artık değeri bunun üç katına çıkmış. Hadi onu yıkalım, bunu yıkalım.” O zaman bence valinin konağının da burda olmasına gerek yok. Vali Konağı da Nişantaşı’nda. Onu da götürelim başka yere. Orayı da verelim. Nasıl olsa para kazanmayacak mıyız? Bir Mahmutpaşa tezgahtarının veya bir sokak satıcısının zihniyetiyle bir toplumun yönlendirilmesi bir tek şu anda Türkiye’de var. Bir de belki birkaç diktatörlükte vardır. Böyle birşey yok dünyada. Yarın rantı yüksek, onun için bunun üstündeki kötü, bunu yıkalım hemen bunun yerine daha başka birşey yapalım. Yok böyle birşey. Dünyada görülmemiş bir ayıp bu.

Afife Batur da Karayolları sahasının DOCOMOMO olarak korunması, yapılacaksa da bir park haline dönüştürülmesi konusunda çok uğraştı. Yüksek yapı silüeti daha fazla bozar. Ayrıca orasının dolgu toprak olduğunu da unutmamak lazım. Dolgu toprakta yüksek kat çıkmak da yanlışların başı.

2006’da bunları dile getiren Mehmet Konuralp, bugün çıkan haberler üzerine yaptığı açıklamada niyetin deprem riski bahanesiyle bu binayı kamuoyunun hafızasından silerek ileride daha fazla imar hakkının elde edilmesi olduğunu söyledi.

Zorlu Center’ın inşasıyla birlikte yıkılan yapının yeniden inşa edilip edilmeyeceği merak konusu.

Etiketler

Bir yanıt yazın