İzmir'deki tüm köyler kayıt altına alındı. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, kaçak yapılaşmanın önüne geçmek için 81 ilde bu taramanın yapılmasını istiyor. Bu çalışma, Türkiye'de bir ilk olacak.
Türkiye’de kaçak yapılaşmanın önlenmesi ve depreme dayanıklı binaların inşa edilmesine yönelik projeler önem kazanırken, İzmir genelindeki 416 köy, akademisyenlerin 1 yıllık saha çalışmasıyla mimari ve yöresel özellikleriyle taranarak kayıt altına alındı.
İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü (İYTE) Rektör Yardımcısı ve Mimarlık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Murat Günaydın, kaçak yapılaşmanın önlenmesi ve köylerde mekansal yaşam koşullarının modern koşullara göre yeniden düzenlenmesi hedefiyle İzmir İl Özel İdaresi’nin talebi üzerine akademisyenler tarafından İzmir genelinde köy taramasının yapıldığını bildirdi.
Yaklaşık 1 yıl süreyle kent genelindeki 416 köyün mimarisi, tarihi dokusu, yöresel özellikleri ve kullanım alanlarıyla ele alındığını kaydeden Günaydın, ”İl Yöresel Mimari Özellikleri, Sorunları ve Öncelikle Envanteri” adıyla hazırlanan proje kasamında özel idareye iki rapor sunduklarını söyledi.
Türkiye’de benzeri çalışmalar için Kayseri ve Balıkesir’de bazı köylerde tarama yapıldığını, buna karşın İzmir’de yaptıkları çalışmayla ilk kez bir büyükşehrin tamamındaki köylerin tümüyle kayıt altına alındığını kaydeden Günaydın, 416 köyü kapsayan bir proje için köylerin mimari özellikleri ve yaşam koşulları göz önüne alınarak kapsamlı envanterin çıkarıldığını dile getirdi.
Mimar, restorasyon uzmanı, sosyoloğun da bulunduğu kalabalık bir ekiple yapılan tarama çalışmalarında, 416 köyde bulunan evlerde kullanılan yapım malzemeleri, yapılaşma ve mekan kullanımının ortaya çıkarıldığını ifade eden Günaydın, şu bilgileri verdi:
”İzmir’de tüm köyler teknik olarak analiz edildi. Üç aşamalı proje yapıldı. Kırsal yerleşim, mimarlık envanteri hazırladık ve raporun teslimini yaptık. Envanterde tüm köylerin bilgileri yer aldı. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, kaçak yapılaşmanın önüne geçmek için 81 ilde bu taramanın yapılmasını istiyor. İzmir’de bu çalışma somutlaştı. Envanter çalışması, çapı itibariyle Türkiye’de bir ilk. Buna yönelik taramalar peş peşe gelecek. İkinci ve üçüncü etapta bütün incelemeleri yaptıktan sonra ‘nasıl bir mimari, nasıl örnek bir yapılaşma yapabiliriz’, önerileri ele alacağız. İl Özel İdaresinin projesinde, yerele, köyün ve köylünün kendi imkanlarına uygun yeni binalar yapılması amaçlanıyor. Hazırladığımız envanter çok değerli. 10 yıl sonra belki bu yapıların çoğunun göremeyeceğiz, çalışmayla kendi öz varlığımız, kendi kültürümüz kayıt altına alındı.”
Köylerde yeni yapılaşmanın hayata geçirilmesinin ayrı bir projeyi gerektirdiğini, İzmir İl Özel İdaresi’nin, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile yakın gelecekte bu uygulamayı yapabileceğini dile getiren Günaydın, hazırladıkları envanter ve raporların İzmir’de yapılacak uygulamalara kaynaklık edeceğini bildirdi.
Kırsal kesimde de daha sağlıklı yapılaşmaya ve yeni konuta ihtiyaç bulunduğunu belirten Günaydın, köy envanterinin son rapor aşamasında ise yapılaşmaya yönelik önerilere yer vereceklerini kaydetti.
BAZI KÖYLERDE HÂLÂ TEK ODADA YAŞAM SÜRÜYOR
Köylerdeki saha tarama çalışmalarında ilginç veriler ve şaşırtıcı örneklerin de ortaya çıktığını kaydeden Günaydın, bazı köylerde halen bütün ailenin tek odada yaşamını sürdüğünü belirtti.
Günaydın, ”Bazı köylerde hala tek mekanda yaşam devam ediyor. Birkaç çocuklu aile tek odada yaşamını sürdürüyor. Birçok aile hala tek odada yemek yiyor, yatıyor ve yıkanıyor. Bu köylerde tuvalet dışarıda. Hedeflenen yeni yapılaşma projelerinde, ailelerin yaşam alışkanlıklarına uygun, yerel özellikler taşıyan daha hijyenik, çağdaş, yaşama uygun mekanlar üretilmesi planlanıyor” dedi.
Günaydın, bazı köylerde göçler nedeniyle yaşayan sayısında azalma görülürken, bir çok köyde hayvancılık ve tarımla ilgili gelişmeler nedeniyle yeni hayatlar kurulduğunu, bu nedenle kırsalda da konut ihtiyacının bulunduğunu söyledi.
Köylülerin projelendirme ücretlerinin yüksek olması nedeniyle maliyetleri karşılayamadığını ve binalarını kendilerinin yenileyemediğini anlatan Günaydın, hedefleri şöyle anlattı:
”Konuta ihtiyaç var ama birçok köylü bunu karşılayamıyor. İl Özel İdaresi bu ihtiyacın giderilmesi, kaçak yapılaşmanın önünün kesilmesi ve daha sağlıklı yapıların hayata geçirilmesi hedefiyle örnek projeler hazırlayacak. Özel İdare, köylünün istediğini seçerek köylerde örnek yapıları hayata geçirmek istiyor. Köylerin kendini yenilemesi düşüncesi var. Yeni yapıların ısıtması, soğutması ve bakımının ekonomik olması amaçlanıyor. Biz, bu yöndeki tasarımları ortaya çıkarmak istiyoruz. Bundan sonra köylerde depreme dayanıklı, çevreye duyarlı, enerji etkin kullanılabilecek daha sağlam binaların inşa edilmesi için projeler üretilecek.”
Köylülere yerel özellikleri yaşam alışkanlıkları nedeniyle şehirdeki anlayışla bina yapılamayacağına dikkati çeken Günaydın, ”Köylünün ve tarımla uğraşan grubun kullanabileceği tasarımlar yapıyoruz” dedi.
”KÖYLERDE ÇEŞİTLİLİK ÇOK FAZLA”
Projede yaşam alışkanlıklarına yönelik sosyolojik verileri toplayan Yrd. Doç. Dr. Adile Arslan Avar taramalar ve tasarım aşamalarında üzerinde durdukları en önemli konunun köylerdeki yapılan mimari kullanım pratikleri olduğunu vurguladı.
Arslan, elde ettikleri verileri şöyle anlattı:
”Köyde, en pratik kullanım, toplumsal hareketlilik ve mülkiyet ilişkilerine göre yapılaşma gerçekleşiyor. Çok fazla göç veren köylerde artık konuta yatırım tercih etmiyorlar. Bazı köylerde ise yoğun ve aktif bir biçimde üretim, ekonomik uğraşı var ve bu nedenle göç yok. Bu köylerde yaşayanların yeni yapılaşma talebi var. İzmir’de 416 köyün çeşitliliği çok fazla. Yeni tasarım projeleri, geniş bir skalada uygulanacak. Kendi yöresel özelliklerine adapte edilebilecek örnek yapılar gerekiyor.”
Dağ köyüne ya da ova köyüne kendi özelliklerine uygun tasarımlar yapmaya çalıştıklarını ifade eden Öğr. Gör. Dr. Zeynep Durmuş Aslan da şu bilgileri verdi:
”Araştırmalar sırasında köylerde konutlar ile avlu yaşantıları üzerinde ciddi bağ tespit ettik. Yeni yapı tasarımlarımızda bunları korumaya yönelik öncelikleri de göz önüne aldık. Yerel yaşantı ve mimariyi korumak adına aynısını üretme derdimiz de olmadı. Yeni yaşantının ve günlük ihtiyaçların daha sağlıklı karşılanmasının gerekliliği köylerde de mevcut. Köylünün talepleri de bu yönde. Aynı yapıyı malzeme değişikliğiyle sunmak derdimiz yok. Geleneksel olandan neleri alıp, yeniyle nasıl entegre edebiliriz bunun üzerine ciddi çalışıyoruz.”
İzmir’in 416 köyünde 1 yıl süren saha, envanter, raporlama ve tasarım çalışmalarında Doç. Dr. Selim Sarp Tunçoku, Öğretim Görevlileri Ülkü İnceköse, Tonguç Akış, mimarlar Necdet Şenoğlu, Mehmet Ali Yalçın ve Ahmet Arda da görev aldı.