Bu sene Venedik Mimarlık Bienali'nde Altın Aslan Ödülü'nün sahibi olan Kore Pavyonu için jüri şu yorumu yapmıştı: “Son derece gergin bir politik durumda mimari ve şehir planlamayı yeni ve zengin bir bakış açısıyla sunma başarısına sahip.”
Bazı ülke sergileri “Buna internetten de bakılabilir, Venedik’e kadar gelmeye gerek yok.” hissi doğuruken, Kore ise tam tersi bir düşünce oluşturuyor. Bilgi erişimi kolay olmayan Kuzey Kore’nin mimarisini ve şehir planlamasını, Güney Kore’yle yan yana görme deneyimi sadece bu seneki Venedik Mimarlık Bienali’nde mümkün. Kore Pavyonu, daha yapıya girer girmez ziyaretçiyi içine çekebilme becerisine sahip. Her köşesinde ilginç bir detay barındıran, özenle hazırlandığı açık olan sergiler, ister istemez pavyonda uzun zaman geçirmenizi sağlıyor.
Kore Pavyonu ismini “Crow’s Eye View: The Korean Peninsula” belirlemiş. Tam olarak “Kargabakışı: Kore Yarımadası” olarak Türkçe’ye çevirilebilir. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Kore Yarımadası’nın iki farklı ülkeye bölünmesi ve bunların politik olarak dünya dinamiklerinin iki uç noktasını temsil etmesi bu coğrafyayı ilginç kılan özelliklerin başında geliyor. Kore Pavyonu’nun bu konuyla derdi ise, bu iki kutuplu durumun çoğu zaman çok basitleştirilerek, klişeler ve önyargılarla anlatılması. Onlara göre, Kore Yarımadası, geçmişi, bugünü ve geleceğiyle birçok karmaşıklık ve olanak barındırıyor. Kore Pavyonu’nda Kuzey ve Güney Kore’nin mimarileri, hem günlük hayat ölçeğini hem de anıtsal ölçeği anlatmak için araç olarak kullanılmaya çalışılmış.
Kore sergisi, sonradan şair olan mimar Yi Sang’ın (1910-37) “Crow’s Eye View” (Karga Bakışı) isimli şiir kitabından esinlenilerek hazırlanmış. 1934 yılında yayınlanan”Crow’s Eye View” Dada hareketinden etkilenerek yazılan ve modern bir mimar olma hayalindeki Yi Sang’ın parçalı (bütüncül olmayan) bakış açısının sembol ürünü. Kuşbakışı görünümün tekil ve genelleştiren perspektifi yerine, “Kargabakışı” Kore için bu bütüncül bakış açısının imkansızlığını vurguluyor. Kore Pavyonu, sergiyi hazırlayan olarak, kaçınılmaz bir şekilde “Güney Kore” tarafından baktığını kabul etse de, sergiyi iki Kore arasında eklem olarak düşündüklerini ve iki tarafı da yansıtmasıyla bu pavyonun “Kore Yarımadası’nın ilk mimarlık sergisi” olduğunu vurguluyorlar.
Kore Pavyonu ana tema çerçevesinde dört farklı bölüme ayrılan sergiler olarak gezilebiliyor. Bunlar: “Reconstructing Life” (Hayatı Yeniden İnşa Etmek), “Monumental State” (Anıtsal Devlet), “Utopian Tours” (Ütopya Turları) ve “Borders” (Sınırlar) olarak sıralanıyor.
Kore Savaşı’ndan sonra iki Kore de, birbirinden farklı yollar izleyerek ülkelerinde istikrar ve büyüme sağlama yoluna gittiler. Savaş boyunca, Kuzey Kore’nin başkenti Pyongyang da dahil olmak üzere bombalamalardan dolayı birçok Kuzey kenti yerle bir olmuştu. Yeni kurulan devlet ise, mimari anlayış olarak bu durumu, yeni sosyalist görüşe göre herşeyi sıfırdan inşa etme fırsatıyla boş bir sayfa olarak gördüler. Pyongyang uçak bombardımanıyla havadan yıkılmışken, Seoul’un tarihi merkezi ise yerden buldozerlerle yıkılmıştı. 30 yıl içinde üç farklı aşamada hızla gelişen Seoul, büyük bir metropol haline geldi. İşte Kore Pavyonu’nun “Hayatı Yeniden İnşa Etmek” isimli bölümü, Kuzey ve Güney Kore’nin yeni yaşam biçimlerini oluşturmak için mimariyi nasıl kullandıklarına odaklanıyor.
Pyongyang, sosyalizmin idealleriyle inşa edilmiş anıtlarla dolu kentin nihai vardığı nokta olarak görülebilir. Ayrıca Kuzey Kore’nin güçlü tek lider yönetimiyle mimarisinin arasında açık bir bağlantı var. Farklı ekonomik güçlerin etkisindeki Güney Kore mimarisinin ise komşusundan çok farklı bir yörüngeye saptığı söylenebilir. Ne var ki, iki Kore de mimarilerinin oluşması safhasında büyük çelişkilerle yüz yüze kaldı. Kuzey Kore “sosyalist” toplumunun kahraman mimarı hep “büyük lider”lerinin etkisi altındaydı. Güney Kore mimarı ise, “bireysel” yaratıcılık iddiasındayken hep bürokrasi ve kapitalizme hizmet etti. Kore Pavyonu’nun “Anıtsal Devlet” isimli bölümü, bu çelişkili durumu yanyana koyulan iki ekranda gösterilen Kuzey ve Güney Kore’nin mimari pratiklerine nasıl yansıdığını ziyaretçilere gösteriyor.
“Ütopya Turları” isimli sergi; gezi, film ve kültürel üretim üzerine odaklanan Koryo Grup’un eş kurucusu olan Nick Bonner’ın arşivinden oluşuyor. 20 yıldan fazla zamandır, Kuzey Kore’deki günlük hayatı araştıran Koryo Grup’un topladığı, rölyef, resim ve posterlerden oluşan bölüm, isimsiz Kore mimarlarının ve ressamlarının işlerini barındırıyor.
Kuzey ve Güney Kore arasındaki ülke sınırı, askeri ve politik olarak Dünya üzerindeki en gergin bölgelerden biri. Kore Pavyonu’ndaki “Sınırlar” isimli sergi ise, iki Kore’yi ayıran ve bağlayan sınırı, fiziksel, kavramsal ve duygusal olarak genişletip inceliyor. Sergide yer alan toprakla birlikte kentin kesitini alan parça, harita ve gerçeklik arasındaki farkı sorgulamak için düşünülmüş. Serginin bu kısmının eleştirisinin, haritaya üzerindeki çizginin sadece soyut bir durumu sembolize ettiği, arazinin doğal ya da yapay dinamikleriyle kıyaslayınca, bir önemi olmadığı üzerine olduğu söylenebilir.
Yöneticiliğini Minsuk Cho’nun yaptığı Kore Pavyonu hakkında daha fazla bilgi almak için “Crow’s Eye View: The Korean Peninsula”nın internet sitesini ziyaret edebilirsiniz.