Provence'in lavantalarla kaplı tepesinin ve ışıltılı Akdeniz'in üzerinden bakan dev apartmanlar "Unité d'Habitation" (Konut Birimi) adıyla yapılmış ve ilk açılışının üstünden 60 yıl geçmiş olmasına rağmen, hakkında hala ortak bir kanı oluşabilmiş değil.
1952 yılında tamamlanan ve 1600 kişiye ev sahipliği yapan yüksek ve hantal yapı Marsilyalılar tarafından “La Maison du Fada” (Deliler Evi), halk arasında “Crazy House” (Çılgın Ev), hatta “Cuckoo Coop” (Aptal Kafesi) unvanlarına layık görüldü.
Fransa’daki tüm diğer tek apartman bloklarından daha büyük olan Unité d’Habitation’un, bu hissi uyandırmasının çeşitli sebepleri var. Le Corbusier’nin mimari becerisinin tüm hünerlerini sergilediği eserinde, yalnız yaşayan yaşlılardan, 8 çocuklu ailelere kadar herkese ev sahipliği yapan en az 24 farklı birim tasarladı, ardından bu örnek proje Firminy, Berlin gibi 5 farklı Avrupa kentinde de kopyalandı.
Unité, koridorları, Akdeniz sıcağında oldukça ihtiyaç duyulan doğrudan havalandırmayı sağlayacak her iki tarafa bakan pencereler kazandırmak amacıyla koridorların her iki tarafında istiflenmiş L şeklindeki 2 katlı birimler nedeniyle sadece üç katta bir duran asansörüyle, o zamana kadar benzeri görülmemiş bir yapıydı. Her dairenin çarpıcı renk tonlarıyla boyanmış balkonları, aldatıcı heykelimsi çatı bahçeleri de binanın ilk sakinlerini şaşırtmaya yetmişti.
Çatı bahçeleri Unité d’Habitation’ın doku ve renkler paletiyle oluşturulan, betondan silindir, kutu, spiral ve serbest formlu organik şekillerle süslü bu sosyal konut kompleksinin sakinlerinin çoğunluğunu düşük gelirliler oluşturuyordu. Pek çok mimar, Unité’in ilk ortaya çıktığı 1947 yılında, ilkeleri, tasarımı hatta belki anlayışıyla Modern mimarinin kaybettiğimiz mucidi Le Corbusier’in peşinden gitti.
O dönemdeki mimari dergileri okuduğumuzda, pek çok akranının, saygı duyduğu yaşlı dahi “Corbu”nun biraz kaçık olduğunu düşündüğünü görüyoruz. Unité aynı zamanda adını Le Corbusier’nin Ronchamps’daki kilise, La Tourette adlı manastır yapılarında kullandığı sert dokulu betondan (Fransızca “béton brut”) alan Anglo-Saxon mimari akımı “Brütalizm”in de ilham kaynağı oldu.
Le Corbusier’in “Beş Nokta”sı (çatı bahçeleri, “piloti” adlı kolonlar üzerinde yerden yükseltilmiş binalar ve daha fazlasının dahil olduğu tasarım ilkeleri), o zamana dek dünya üzerinde neredeyse her mimarlık okulunda tartışılıyordu. Unité d’Habitation ise tüm bu prensipleri içeren fakat rasyonalizm, modernizm, fonksiyonelizmden daha fazla şey içeriyordu.
Bir mimarlık öğrencisi olarak Unité d’Habitation 3 yıl önce ilk kez ziyaret ettiğimde, bina, belki güneş ve denizden, ya da telaşlı cadde boyunca süzülen Afrikalı kadınlar yüzünden ya da her iki mekanda da var olan yoksullar arasındaki o naif şifre yüzünden Brezilya’yı anımsatmıştı.
Bu bakımdan, Unité’i ikinci kez gördüğümde Le Corbusier’in son çalışmalarında Brezilya’ya 10 ve 20 yıl öncesinde gerçekleştirdiği ziyaretlerinden esinlendiğine ikna oldum. Çoğu kez öğrenciler öğretmenlerini eğitirler, burada da yaşlı mimarın, genç Brezilyalı tasarımcılardan özellikle Oscar Niemeyer’den (yaşayan son modernizm ikonu, bugün hala 100 yaşında Rio de Janeiro’da çalışmaya devam ediyor) etkilendiğini görüyoruz.
Brezilyalı mimarlar çevreden; ağaçlandırılmış kıyı dağlarının kıvrımları, kurak iç düzlükler, zengin bitki örtüsüne sahip Amazon’dan ilham aldılar ve bunu tasarımlarında mimari biçimlerine yansıttılar. Brezilyalılar yapılarda, önceden sakınılan bezemeleri ve parlak renkleri tekrar gündeme getiren dünyadaki ilk modern mimarlardı. Modernist kutuları reddederek, organik formların, doğrudan kadın vücudundan esinlendikleri biçimlerin de yer aldığı kendi paletlerini kullandılar.
Girişine monte edilmiş UNESCO levhasıyla Unité d’Habitation şüphesiz, 20. yüzyılın en etkili konut tasarımlarından biri. Etkisini hissetmek için Unité’nin çatısından Marsilya kentinde ufka kadar dağılmış taklit konut kulelerine bakmak yeterli. Bu projelerin çoğu Le Corbusier’in fikirlerinin örnekleri; pilotislerle yaratılmış boş zeminler, dikey formlar, sert dokulu beton, heykelimsi giriş saçakları ve çatı bahçeleri. Fakat Marsilya’daki diğer konut kulelerinin hiçbiri Unité d’Habitation’da olduğu gibi tüm bunları bir araya getiremiyor. Üzerinden 60 yıl geçmiş olmasına rağmen hala bu yapının bir eşi yok.