Yazın sonuna yaklaşırken modern mimarlığın öncülerinden Le Corbusier'nin yazlık mekanını inceledik.
Modernizmin belki de en tanınan mimarı, betonun duayeni Le Corbusier, 1963’teki ölümene kadar 13 sene boyunca ağustos aylarını Cap Martin’de geçirdi. O çok sevdiği Akdeniz’e bakan bir yamaç üzerine, okaliptüs ve akantus ağaçlarının arasına yerleştirdiği kulübesinde konfordan uzaktı; ama kendi ifadesiyle bir insanın ihtiyacı olan her şeye sahipti.
Le Corbusier, yazlık kulübesinin inşaatını 1952’de tamamladı. Le Corbusier kulübeyi eşi Yvonne’e hediye olarak tasarladı.
Eskizlerini 45 dakikada yaptığını daha sonra üzerinde çok değişiklik olmadığını söyleyen Le Corbusier kulübesini tam da çok bilinen “Ev, içinde yaşanan bir makinedir.” nitelendirmesine uygun tasarlamış.
Kulübe, Le Corbusier’nin ‘ev makinası’nın minimal bir örneği. O sıralar modern mimarlığın araştırdığı ‘insani ihtiyaçları karşılayabilen en küçük yaşama birimi’ fikrine dair bir söz söylerken aynı zamanda ilkel kulübeye de gönderme yapıyor.
İçinde dinlenme köşesi, çalışma köşesi, tuvalet için bir kısım ve lavabonun bulunduğu kulübeye tek yerleştirilmemiş birim mutfak. Nedeni ise çiftin yemeklerini daima yakındaki arkadaşları Reputatos’ların restoranında yemeği tercih etmesi.
Çevredeki tatilciler neden olduğunu anlamasalar da yazlarını 13,5 m2’lik bir kulübede geçirmeyi tercih eden usta mimar kulübesini “Côte d’Azur’da 3,66×3,66 metrelik bir şatom var… Aşırı konforlu ve cömert.” diye tanımlamış.
Kulübenin küçük ölçülerine rağmen, yazı geçirmek için uygun nitelikte olması Le Corbusier’nin detaylardaki tasarım gücüne dayanıyor. Kulübe mimarın “Modular” sistemine göre ölçülendirilmiş. Tek kişi genişliğindeki giriş holünün sonundaki askılığın hemen yanındaki kayar kapıdan tek bir hacim olan kulübeye giriliyor. Yatmak için iki ünite, bir çalışma masası, dolaplar, lavabo ve perdeyle ayrılmış klozet bu tek mekânın içine yerleştirilmiş.
Bütün ahşap paneller ve mobilyalar Korsika’da önceden imal edilmiş. Dışı ahşap kütüklerle kaplanmış yapı beton bir taban üzerine oturtulmuş.
Kulübenin 70×70 cm boyutlarındaki, kepenklerinin yarısı ayna olan iki penceresi mekanın gün ışığından daha çok yararlanması için tasarlanmış. Havalandırma için inşa edilen 2 tane açıklığı daha olan kulübenin belki de tek lüksü pencerelerinden görünen Cap Martin manzarası.
Ev aynı zamanda dedikodusu bol bir koyda inşaa edilmiş. modern mimarlığın diğer bir başka ikonik yapısı, Eileen Grey’in E1027 Evi de aynı koyda yer alıyor. Le Corbusier’nin koya ilk ziyaretlerinde E1027 Evi’nde kalırken çok beğendiği evin duvarlarına yaptığı mural resimlerini Grey, tasarımına bir saldırı olarak görmüş. Bu anlaşmazlıktan sonra E 1027 Evi’ni satın almak isteyen ama alamayan Le Corbusier, kulübesini bitişik arazide inşa etmiş.
Büyük ölçekli projeleri ve beton yapılarıyla bilinen modern mimarlığın belki de en tanınan ismi Le Corbusier’nin 13 yıl boyunca ağustos aylarını geçirdiği kulübe insanın en temel ihtiyaçlarına cevap veren alçak gönüllü tasarımıyla bu sefer tam tersi bir ölçekten modern mimarlığın sembolleri arasına girmeyi başarıyor.