‘Likör’ için önce yık, sonra koru

'Endüstriyel Miras' kapsamındaki tarihi Likör Fabrikası binası, önce yıkılacak sonra aslına uygun olarak yeniden inşa edilecek.

Atatürk’ün emriyle 1930 yılında kurulan Şişli Likör Fabrikası arazisine yapılacak 157 metre yüksekliğindeki iki gökdelen için start verildi. 2006 yılında ‘Endüstriyel Miras’ kapsamında tescil edilen tarihi fabrika binası da projeye göre yıkılıp daha sonra aslına uygun şekilde yeniden yapılacak. Koruma Yüksek Kurulu’nun 660 sayılı ilke kararı “Tescilli yapıların yıkılmadan restorasyonunun yapılması esastır” demesine rağmen tarihi binanın yıkılarak yeniden yapılmasına izin verildi. Ancak karar yıllardır konuyu tartışan 2 No’lu Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu’ndan değil, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na bağlı 4 Numaralı Tabiat Varlıklarını Koruma Komisyonu’ndan çıktı. Viatrans – Meydanbey Ortak Girişimi İcra Kurulu Başkanı Haydar Özkan, “Koruma Kurulları ne istediyse onu yaptık. Binayı en iyi şekilde korumak nihai hedefimiz. Kurul yıkmadan korumayı seçse onu uygulardık” dedi.

Şişli Likör Fabrikası, ‘art-deco’ döneminin ünlü mimarı Robert Mallet Stevens (1886-1945) tarafından inşa edildi. Fabrika ana binası 1930’ların başında Cumhuriyet döneminin ilk mimari yapıları arasında yer aldı. İlk betonarme tekniğini gösteren ender yapılar arasındaydı. Bu özellikleriyle 2006’da 345 sayılı kararla ‘Endüstriyel Miras’ kapsamında 2 No’lu Koruma Kurulu’nca kültür varlığı olarak tescil edildi. 2008’de de bu kez fabrika giriş pavyonu ve parseldeki ağaçlar ‘anıt ağaç’ olarak tescillendi. 2011 yılında da orijinal olmamasına ve 1960’lı yıllarda yapılmasına rağmen fabrika bacası tescil kapsamına alındı. Fabrikanın 23 bin 711 metrekarelik arazisi ise TOKİ iştiraki olan Emlak Konut GYO tarafından gelir paylaşımı yöntemiyle satışa çıkarıldı. İlk ihaleyi Kiler Gayrimenkul, 295 milyon 700 bin lira teklif ederek kazanmış, Emlak GYO, kamuoyundan gelen tepkiler üzerine ihaleyi iptal etmiş, yeniden yapılan ihaleyi ise Aşçıoğlu-Ofton-Meydanbey-Omak İnşaat Ortak Girişimi kazanmıştı. Daha sonra Aşçıoğlu Ofton ve Omak çekildi. Ortaya çıkan ön projeye göre fabrikanın arkasında bulunan yaklaşık 5 dönümlük alana 157 metre yüksekliğinde iki gökdelen inşa ediliyor ve tescili fabrika binasının altının otopark yapılmasına imkân tanıyordu.
İstanbul 2 No’lu Koruma Kurulu da 28 Haziran 2011’de bir rapor hazırlayarak, projenin uygun olmadığını belirtti. Kurul önerilen ek yapı yüksekliğinin 60 metreyi geçtiğini vurgulayarak Büyükşehir Belediyesi’nce incelenmesini istedi. Ancak belediye kurula yolladığı 24 Ağustos 2011 tarihli yazısında ‘Projenin estetik ve yerleşim yönünden uygun olduğunu’ bildirdi. İstanbul Büyükşehir Belediyesi siluet açısından sakınca görmeyerek, “Parselde bulunan korunması gerekli kültür varlığından dolayı söz konusu ön projenin silüet olarak nihai kararının kurulunuz tarafından değerlendirilmesi gerekir” dedi.

Kurul baypas edildi
2 No’lu Kültür Varlıkları Koruma Kurulu nihai karar için müzakerelere devam ederken Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü’nden bir yazı geldi. 15 Şubat tarihli yazıda şöyle denildi:
“Çakışan alanlarla ilgili uygulamalarda yetki karmaşası tespit edilmiştir. Tabiat varlıkları ve doğal sit alanları ile tarihi sit, arkeolojik sit, kentsel sit, tescilli kültür varlığı, milli park, tabiat parkı, tabiat koruma alanı, sulak alan ve tabiat anıtının çakıştığı yerlerde 644 sayılı KHK’da da belirtildiği gibi yetki ve sorumluluk bakanlık uhdesindedir.”

Jet hızıyla onay
Bu yazıyla onay yetkisi 2 No’lu Kültür Varlıkları Koruma Kurulu’ndan alındı. Beş yıldır bu alanla ilgili doğru karar alabilmek için mücadele eden kurul yetkisini 4 No’lu Tabiat Varlıklarını Koruma Komisyonu’na devretti. Komisyon da tartışılan projeyi jet hızıyla onayladı.

‘Bina statik açıdan güçsüz’
Tartışılan tarihi binanın içinde dün Viatrans- Meydanbey Ortak Girişimi bir basın toplantısı düzenledi. Girişim yetkilileri 200 milyon dolarlık bir yatırımla eski fabrikayı yeniden inşa edeceklerini, tescilli binanın uluslararası düzeyde bir kültür, sanat ve moda merkezi yapılacağını duyurdu. Tarihi tescilli binanın statik yapısının güçsüz olduğu ve orijinal yapıdan yıllar içindeki müdahalelerle uzaklaşıldığı savunuldu. Ortak Girişim Yön. Kur. Bşk. Haydar Özkan sorularımızı cevaplarken şöyle dedi:
“İTÜ ile işbirliğimizin nedeni bilim adamlarının en doğru kararları almalarını sağlamak ve ona uymak. Biz aslında yaklaşık 2 bin metrekarelik bir alan kaybederdik orayı yıkmadığımız takdirde. Arkadaki yarım kattan daha az bir alana otopark yapardım. İnşaat en fazla iki ay daha uzardı. Ben zaten bu binayı yıkmadan, altına dokunmadan orada kaybettiği alanı telafi ederdim. Ciddi bir maliyet etkisi de yaratmazdı. İTÜ ‘nün verdiği raporlar ve daha sonra hazırlanan teknik raporlar gösterdi ki binanın ayakta kalma problemi var.”

Etiketler

Bir yanıt yazın