The Quake Project, 1755 Lizbon Depremi'nin tanınması ve derinlemesine incelenmesi amacıyla tasarlanmış ve inşa edilmiş bir proje. Bu deneyim merkezi, 18. yüzyıldan itibaren Avrupa ve dünya tarihini kesin bir şekilde değiştiren bu önemli olayı ayrıntılarıyla sergiliyor.
1 Kasım 1755 günü Portekiz Krallığı sabah yerel saatle 09:40’da 8.5 ile 9.0 arasında bir büyüklükteki depremle sarsılmış. Oluşan depremin merkez üssü Atlantik Okyanusu olarak belirlenmiş ve deprem bölgede özellikle Lizbon’da çok ciddi bir tahribata yol açmış. Depremi tsunamiler ve yangınlar izlemiş. Sadece Lizbon’da değil çevre şehirlerde de 10.000 ile 100.000 arasında insan yaşamını yitirmiş.
O dönemde Avrupa’nın en büyük dördüncü şehri olan Lizbon’un neredeyse tüm yerleşim alanları kullanılmaz hale gelmiş. Deprem İspanya ve Fas’ı da büyük ölçüde tahrip etmiş. Günümüzde jeologlar, Büyük Lizbon Depremi’nin Atlas Okyanusu’nda Cabo de São Vicente’den 200 km batıda meydana gelmiş 9 Richter ölçeğinde olduğunu tahmin ediyorlar.
Lizbon’da binaların %85’i depremde yıkılmış. Bunların içinde meşhur saray ve görkemli kiliseler de varmış depremden kurtulanlar da çıkan yangında zarar görmüş. Yananlar arasında daha yeni açılan muhteşem bir opera binası, Ribeira Sarayı ve içindeki 70 binlik bir kütüphane ile Titian, Peter Paul Rubens ve Antonio Allegri da Correggio gibi ressamların yüzlerce sanat eseri de kül olmuş.
Yaşanan bu trajedi halkın isyanına yol açmış ve uzun vadede güç kaybeden koloni imparatorluğunun yıkılmasına sebep olmuş. Depremin sarsıntısı tüm Avrupa’dan hissedilmiş. Tsunami ise İngiltere ve İrlanda sahillerini vurmuş ve yeni bulunan kaynaklara göre Brezilya sahillerine de uzanmış.
Büyük Lizbon Depremi Avrupa’da başlamış olan aydınlanmayı tetikleyen en önemli olay olarak nitelendiriliyor. Lizbon depreminin araştırılması girişimi yer bilimlerinin doğuşu olarak kabul ediliyor.
Felaketten sonra, şehri yeniden düzenlemek ve krallıktaki düzenin bir an önce yeniden sağlanmasını sağlamak, dönemin Dışişleri Bakanı Marquês de Pombal’a kalmış. Mühendisler Manuel da Maia, Eugénio dos Santos ve Carlos Mardel tarafından geliştirilen planlar aracılığıyla, Aydınlanma idealleriyle yakın ilişki içinde, ortogonal geniş caddeleri olan ve artık kilise kuleleri ve saray kubbelerinin hakim olduğu bir ufuk çizgisi olmayan bir şehir planı hayata geçirilmiş. Marquês de Pombal, benzer bir trajedinin tekrarlanacağından endişe ederek, binaların deprem önleyici bir sisteme sahip olmasını istemiş. Geleneksel yöntemlerden esinlenerek yeni bir inşaat tekniği olan iç ahşap kafesle güçlendirilmiş bir yığma yapı olan gaiola pombalina geliştirilmiş daha sonra sistematik olarak kullanılmaya başlanmış
Yüzyıllar sonra Lizbon’da tasarlanan Quake – Lizbon Deprem Merkezi, bir anlatı olarak 1755 Lizbon depremini görmeyi, hissetmeyi ve anlamayı sağlayan tematik bir deneyim sunmak üzerer hayata geçirilmiş. Merkez yeni bir büyük sismik olay karşısında herkesin hazırlıklı olma durumunu (farkındalık ve bilgi, karşılıklı yardımlaşma ve müdahale kapasitesi) artırmayı hedeflemiş.
Merkez zaman yolculuğu şeklinde 1755 Depremi, Aydınlanma Çağı, Lizbon ve genel olarak sismik olaylar hakkında daha fazlasını keşfetmek üzere planlanmış. Tarihsel ve bilimsel doğruluk, teknolojinin kullanımı ve ziyaret sırasında sürükleyici ve sonrasında sezgisel olan anlatısı, şimdiki zamanda daha fazlasını keşfetme isteğini uyandıracak şekilde birleştirilmiş.
Quake’i tasarlamak için bilgi ve yetenek, teknoloji ve yaratıcılık bir araya getirilmiş. Sismologlar Susana Custódio ve Luís Matias, Lizbon Üniversitesi Fen Fakültesi’nden akademisyenler ve Dom Luiz Enstitüsü’nden araştırmacılar ile tarihçi ve yazar André Canhoto Costa tarafından yöneltilen geniş bir ekip ile birlikte çalışılmış. İçerik yöneticisi ve sanat küratörü Marta Pisco, uzmanlar tarafından sunulan bilimsel ve tarihsel içerikle eklemlenmedeki yaratıcı süreci koordine etmiş. Konseptin geliştirilmesi ve deneyimin yaratılması, Hollandalı bir tasarım, üretim ve teknoloji şirketi olan Jora Vision tarafından yapılmış.
Portekizli mimarlık ofisi Fragmentos, binanın projesini tasarlamış ve onu şehrin ana eğlence, eğlence ve kültür alanı olan Belém’in mimari panoramasına entegre etmiş.
Tüm yapı, halka açık avlu ve yatay bir bağlantı gövdesi ile birleştirilmiş iki hacim üzerinde uzanıyor. Güneydeki hacmi, öncelikle Quake’in sosyal alanı olarak oluşturulmuş ve kuzeydeki hacmi ise tamamen sergi alanı olarak kullanılıyor.
İşlevsel dağılım ve akışlar, orta kattan alt kata ve ardından üst kata kadar uzanan, farklı temalara sahip ardışık odalarda zamanda yolculuğu yaptıran, tüm sergi içeriğini kapsayan bir rota ile basit ve net bir şekilde düzenlenmiş.
Bu deneyim merkezinin ana tematik zorluğu, her türden ziyaretçiyi çekecek çağdaş teknik çözümleri (sürükleyici 4D teknolojisi) kullanarak, bu özel olay ile onunla ilgili tüm tarihsel ve bilimsel bağlamı yenilikçi bir şekilde karşı tarafa iletmek.