Hawkins\Brown, tarihi Central Foundation Boys' School’u yeniledi.
Londra’nın merkezinde bulunan ve Hawkins\Brown tarafından yenilenen okulda, eski ve yeni binalar basamaklı bir avlu etrafında sıralanıyor. 1866’da kurulan okul, proje kapsamında sanat odaklı bir öğrenme mekanına çevrilmiş olan şapel gibi pek çok tarihi yapıyı içinde barındırıyor.
Yenileme öncesinde okul uyumsuz düzenlemelere ve merkezde az kullanılan, boş bir avluya sahipmiş. Var olan binaları yenilemenin yanında Hawkins/Brown, avluyu basamaklı oturma alanları ve bitkiler kullanarak tekrar düzenlemiş. Ayrıca avlunun altına bilim laboratuvarları ve spor salonu eklenmiş.
Stüdyo ortağı Negar Mihanyar’ın açıklamalarına göre Central Foundation Boys’ School son 150 yıldır, eğitim amaçlı kullanıma pek de uygun olmayan binaların geçici bir koleksiyonuna dönüşecek şekilde organik olarak gelişmiş.
Projeye başlamadan önce merkez avlu, sert ve çıplak asfalt döşeme üzerine koşu parkuru boyanmış şekilde bir artık mekan durumundaymış. Bu nedenle insanlar tarafından bir hapishane avlusuna benzetildiği oluyormuş.
Korunmuş cephelere sahip eski yapılar ve devasa boyutlarda cam yüzeylere sahip yeni yapılar olmak üzere kampüsteki tüm binalar bu avlunun etrafında sıralanıyor. Avlu boyunca, yer altındaki spor salonuna ışık geçirecek şekilde uzun banklarla sınırlanan eğimli çatı ışıkları eklenmiş.
Kampüste bulunan dönüştürülmüş binalar arasında Hawkins\Brown’un yaratıcı sanatlar merkezine dönüştürdüğü bir şapel yer alıyor. Mihanyar, bu harika ve benzersiz şapelin yıllardır ahşap kaplanarak basketbol dersleri için kullanıldığını ve acil yenilenmeye ve modernleştirilmeye ihtiyacı olduğunu fark ettiklerini belirtiyor.
Yapıların büyük çoğunluğu korunup iyileştirilirken, avluya bakan cephe, siyah grid çerçeveli cam bir cephe ile değiştirilmiş. Bu projede mimarlık ve mühendislik firması BDP ile birlikte çalışan stüdyo, şapelin en üst katındaki drama stüdyosunda açık bir şekilde bırakılan çatı makasları gibi orijinal strüktürel özelliklerini ortaya çıkarmayı amaçlamış.
BDP’nin açıklamalarına göre, halihazırdaki çatı makasları ve döşeme strüktürü üzerine detaylı bir çalışma yürütülerek, mevcut dokuyu maksimuma çıkarmak ve yeni eklemeleri minimize etmek amaçlanarak yapısal güçlendirme faaliyetleri hayat geçirilmiş.
Şapelin en üst katını bir drama stüdyosuna çevirmek için büyük siyah bir perde ve asma sistemi eklenmiş. Yapının diğer bölümleri ise, daha önce yapıyı işgal eden loş ışıklı basketbol sahası ve sınıfların yerine müzik ve sanat stüdyolarıyla doldurulmuş. Sanat faaliyetleri için özel ve benzersiz mekanlar oluştururken tarihi dokuyu korumaya öncelik verilmiş.
Mihanyar, tasarım yaklaşımlarının yaratıcı yeniden kullanım odaklı olduğunu vurguluyor, okulu ve yerel toplumu destekleyebilecek esnek ve sürdürülebilir konuma getirmek için, cesur yeni müdahalelerin yanı sıra binanın mirasını ve karakterini kutlamak ve yeniden canlandırmak için koruma uygulamalarıyla dengelemek gerektiğini belirtiyor.
Yeraltında laboratuvarlar ve sınıfların bulunduğu bilim bloğu ve üç kortlu spor salonu kampüsün iki yeni elementini oluşturuyor. Spor salonu alanın büyüklüğü dikkate alınarak yerin 7 metre altına gömülmüş. Yeni spor salonu, koruma altındaki iki binanın ve şapelin arasında ve altında yuvalanmış bulunuyor. Hatta istinat duvarı şapelin cephesinden sadece 10 santimetre uzaklıkta konumlanmış.