Herzog & de Meuron, Berggruen Institute için Los Angeles yakınlarında bulunan Santa Monica Dağları üzerinde konumlanacak yeni bir kampüs tasarladı.
Görseller: Herzog & de Meuron
Kaliforniya’lı bağımsız think tank grubu the Berggruen Institute, Los Angeles manzaralı yeni kampüsü için hazırlanan planları açıkladı. İsviçreli mimarlık ofisi Herzog & de Meuron tasarımı proje, 447 dönümlük arazinin %90’ını oluşturan açık alanları ile bir ‘peyzaj imgelemi’ olarak tasarlanmış. Toplantı, çalışma mekanları, konutlar ve bahçeleri içeren düşük yoğunluklu kompleks, Santa Monica Dağları’nın, çorak sırtları boyunca ve mevcut kontürü dahilinde inşa edilecek.
Hayırsever bir yatırımcı olan Nicolas Berggruen tarafından 2010 yılında kurulan Berggruen Institute, ‘politik, ekonomik ve sosyal kurumları şekillendirecek analizler ve yeni fikirler’ üretmeyi amaçlıyor. Herzog & de Meuron tarafından lineer bir park olarak tasarlanan kampüs masterplanı, akademisyenlerin alanlarının liderleriyle etkileşime geçebilecekleri özel bir eğitim forumu sağlıyor. Plan şeması ise, doğal peyzajı korumak amacıyla, alanın mevcut altyapısını kullanmayı öngörüyor.
Çerçeve olarak anılan kampüsün birincil tesisi, zeminin 3.7 metre üzerinde asılmış durumda tasarlanmış. Geniş bir avluyu çevreleyen yapı, bazı ara katlar ile birlikte tek kotta, kampüsün çalışma, yaşama ve toplanma gibi ana işlevlerini barındırıyor. Projede ayrıca çalışma/yaşama işlevlerini içeren loft yapılar, toplantı odaları, çalışma mekanları, ofisler, sanatçılar için atölyeler, basın için mekanlar, yemek ve resepsiyon alanları da bulunuyor.
Avluda bulunan büyük küre içerisinde 250 kişi kapasiteli bir amfi bulunurken, çerçevenin üzerine oturan küçük küre su deposu olarak tasarlanmış. Kuzeyde bulunan konutlar, akademisyenler ve ziyaretçiler için servis mekanları ve rekreasyonel alanların yanısıra, yaklaşık 26.000 metrekarelik kalacak yer imkanı sağlıyor. Her biri geniş açık alanlara sahip 15 adet ünite, peyzajda girintiler oluşturan konutlar ile birlikte, düzenlenmiş geniş gezinti alanının iki yakasında tasarlanmış.
Kampüsün son kısmında, konutlar ile birlikte, kütüphane, konferans odası, yemek/ikram tesisleri ve personel alanlarının bir bileşimi olan ‘başkan konutu’ bulunuyor. Kuzeydeki alan ise enstitü ile komşu yerleşim arasında bir tampon bölge oluşturacak şekilde tasarlanmış.
Kampüs, mevcut peyzajı korumak amacıyla bazı sürdürülebilir özellikler barındırıyor. Ağaçlar açık alanlarda gölgelenme sağlarken, mekanik sistem ihtiyaçları, gölgelikler, çapraz havalandırma ve termal kütleler gibi pasif önlemlerle azaltılmış. Ek olarak bir su yönetim sistemi, peyzaj alanları ve bahçelerin sulanmasını sağlıyor. Düşük enerjili aydınlatma sistemleri, elektrikli araç şarj istasyonları ve yenilenebilir enerji kaynakları da yapının çevresel etkisini azaltan diğer faktörler arasında.
Jacques Herzog açıklıyor:
The Berggruen Institute mimarisi, spesifik bir peyzaj konsepti ile iç içe geçmiş durumda. Santa Monica dağlarında bulununan mülkün tepelerinde ve sırtlarında bulunan düzenlenmemiş kıyı bitkileri ve ormanlar, farklı ve kendine özgü çok sayıda bahçe ile üst üste bindirilecek. Kampüsün inşa edileceği ve şu anda çorak halde bulunan sırt, hasat etme, toplama, temizleme ve yeniden kullanıma dayalı, kampüs dahilindeki su sistemi vasıtasıyla sürdürülebilir bir vahaya dönüştürülecek.